kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
7 Şubat 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
EMRE AKÖZ

Birçok sorunun kaynağı cahiller değil okumuşlar!

Daha önce burada sosyal bilimlerde kullanılan öğreten devlet kavramından söz etmiştim. Devletler iki yüzyıldan beri halklarını kitlesel biçimde eğitiyor. Erişebildiği herkese temel bazı bilgiler veriyor.
Bence bu kavramın tersini de sosyal bilimlere sokmak gerekiyor: Öğretmeyen devlet .
Geçen gün Türkiye Yahudi Cemaati Başkanı Silvyo Ovadya ile konuşuyorduk.
Burada birkaç kere sözünü ettiğim 1934 Trakya Olayları ve Varlık Vergisi gibi bilhassa Yahudileri ilgilendiren yakın tarih vakalarını toplumun bilmemesinden yakındı.
Bitmedi: Hitler'in liderliğindeki Nazilerin 6 milyon civarında Avrupalı Yahudi'yi öldürmesinden de haberleri yok.
Evet, bilmiyorlar çünkü devlet bunları sistematik bir biçimde okullarda öğretmiyor.
Hangi hükümet gelirse gelsin fark etmiyor: 1915 Tehciri'nden başlayarak Türkiye'nin hiçbir temel meselesi müfredatta yer almıyor: Kürt isyanları, Alevi talepleri, azınlıklara yapılan baskılar, Özel Harp uygulamaları, katliamlar, cinayetler, vb.
Öte yandan, insanların bu tip konulara olan ilgisinin arttığını görüyoruz. Salkım Hanımın Taneleri, Beynelmilel, Mustafa, Güz Sancısı gibi filmleri ve Hatırla Sevgili gibi dizileri izleyenler, bir yandan hayretler içinde kalıyor, bir yandan da daha fazlasını öğrenmeye çabalıyor.
Özetle: Öğreten devlet aynı zamanda öğretmeyen devlet de. Bir şeyleri öğretirken, başka bazı şeyleri de öğretmiyor. O konularda vatandaşını cahil bırakıyor.
Ancak bunu sadece devletin tavrı sanmayın. Mesela medyada da vatandaşı bilgisiz bırakmak için çabalayanlar var.
İşte, eski JİTEM Diyarbakır Grup Komutanı Albay Abdülkerim Kırca olayı.
Bu kişiyi aklamak için neler neler yazıyorlar. Şöyle kahramanmış, vatanı için sakat kalmış, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in elinden övünç madalyası almış.
Yazsalar ya aynı Kırca'nın, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım ile aynı davada 8 kişiyi yargısız infazla öldürdüğü iddiasıyla yargılandığını!
PKK'dan kaçıp itiraflarda bulunduktan sonra JİTEM'e memur olarak alınıp yıllarca maaş ödenen Abdülkadir Aygan'ın, "Kırca üç kişiyi enselerinden bizzat vurarak öldürdü" şeklindeki ifşaatına köşelerinde yer verseler ya!
Yazmazlar, yazamazlar.
Çünkü bunların kendisi de özel harbin parçasıdır. Hem de çekirdekten böyledirler.
1960 darbesinden sonra özel harpçilerden gelen parayla kurulan Öncü gazetesinde çalışmışlar, darbecilerle hemhal olmuşlardır.
Mesleğe böyle başlamışlar, böyle devam etmişler, yaptıkları iğrençlikleri de Atatürkçülük diye pazarlamışlardır.
Bu yüzden postal civelekliği yaparlar, onca bombaya, silaha, plana, itirafa rağmen; utanmadan, sıkılmadan, pişkinlikle "Ergenekon yoktur" diye yazarlar.
Bu bilgilenme konusunda bir şey daha söyleyeyim: Sık sık "halkımızın eğitim seviyesi düşük" diye yakınırız. Doğrudur. Önümüzde gidecek daha çok yol var.
Ancak Türkiye'de asıl sorun çıkaranlar okumuşlardır. Darbeleri okumuşlar yapar. İşkenceleri, yargısız infazları, bombalamaları hep okumuşlar organize eder.
Adaletin ve demokrasinin içine edenler hep okumuşlardır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde en çok mahkûm olan ve tazminat ödemek zorunda kalan ülkelerin başında gelmemize hep okumuşlar neden olmaktadır.
Bu da böyle biline!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın