kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
30 Ocak 2009, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Bir gazetecilik bildirisi

Şimdi size bir bildirinin tam metnini vereceğim. Şu nedenlerle:
1. Bildirinin özüne, metnine katılıyorum.
2. Bir, iki istisna dışında, bildiriyi, özellikle büyük medyada tam metin yayınlayabilecek gazete, televizyon, köşe yazarı kaç kişidir, hiç bilmiyorum. Biliyorum da, söylemeye utanıyorum!
3. Bildirinin bir kısmını, ayıklayarak, "işine geldiği gibi" yayınlayacak çok kişi tanıyorum.
4. Bildirinin kimi ifadelerini kendilerine "destek" diye kullanabilecek olanların ikiyüzlülüklerinden sıkılıyorum.
5. Bildirinin muhatabı Başbakan'ın "tam teşekküllü basın özgürlüğü" ne inanmadığını düşünüyorum; onun kızdığı medyada da öyle bir inancın olmamasına yanıyorum. Özellikle de "Gazetecinin halka karşı sorumluluğu, işverenine ve kamu otoritelerine karşı sorumluluktan önce gelir" kısmı!
6. Ortak bildiriyi imzalayan ve G 9 diye anılan gazeteci meslek örgütlerinin (büyük ölçüde) samimiyetine, görevli meslektaşların "meslekte bir şeylerin düzelmesi"ni içtenlikle istediğine inanıyorum.
7. Bildirinin ruhunun sadece iktidara, yasaklara, boykot telkinlerine karşı değil; basın özgürlüğünü bizzat medyada sınırlayanlara karşı da olduğunu sanıyorum.
8. Bir de şahsi bir şey: Bildiride kimi bölümün, 11 yıl sonra bugün de, 1998'de dünyadaki yüzlerce benzer bildirge, metin ve kitap ile makaleyi tarayarak tamamladığım, 3 bin dolayında imzayla Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi olarak ilan edilmiş "Beyanname"den alınması nedeniyle, kendimi de kafadan yazmış ve imzalamış sayıyorum!
"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 'Bu gazeteleri evinize sokmayın' diyerek başlattığı ve daha sonra yaygınlaşan basına yönelik haksız suçlama ve müdahaleler; yeniden bir boykot çağrısı ile sürüyor...
Basın özgürlüğüne yönelik dünyanın hiçbir yerinde eşi, benzeri görülmeyen; gazeteleri, gazetecileri, okurlarıyla birlikte hedef haline getirebilecek bu tutum asla kabul edilemez... Asıl olan ifade özgürlüğüdür. Halkın gerçekleri öğrenme hakkı herkes tarafından her koşulda korunmalıdır.
Anayasada ve yasalarımızda titizlikle korunması gereken, düşünce ve ifade özgürlüğünün sonucu olarak ; gazeteci basın özgürlüğünü, halkın doğru haber alma, bilgi edinme hakkı adına dürüst biçimde kullanır. Bu amaçla her türlü sansür ve oto sansürle mücadele eder ve halkı bu yönde bilgilendirir.
Gazetecinin halka karşı sorumluluğu; başta işverenine ve kamu otoritelerine karşı olmak üzere, öteki tüm sorumluluklarından önce gelir.
Buna karşılık; özellikle yürütme organı, gazetecilerin mesleki görevlerini yerine getirmelerinde, serbestçe yayın yapabilmelerinde ve yayın hakkının sağlanmasında çok önemli görev ve sorumluluğa sahiptir.
Yürütme organı; haber, düşünce ve kanaatlerin serbestçe yayımlanmasını engelleyici veya zorlaştırıcı siyasal, ekonomik, mali ve teknik şartlar dayatamaz ve bu yönde kanun dahi yapamaz, basınyayın organlarını işletmekten alıkoyamaz.
Gazeteci; her ne amaçla olursa olsun tehdit ve şantaj gibi yollara başvuramaz. Doğru davranış ve meslek ilkeleri gereği bu şekildeki baskılara da karşı koyar. Bu ilkeye uyan gazeteciler ülke başbakanından aynı sorumlulukla hareket etmesini beklerken aksi yöndeki tutum, düşünce ve sözlerini kabul edilemez bulmaktadır...
Gazeteci başta barış, demokrasi ve insan hakları olmak üzere, insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara saygıyı savunur. İnsanlar, topluluklar ve uluslar arasında milliyet, ırk, cinsiyet, dil, din, sınıf ve felsefi inanç ayrımcılığı yapmadan, insanlar, topluluklar ve uluslararasında nefreti, düşmanlığı körükleyici yayınlardan kaçınır.
O halde gazeteciler yürütme organı ve onun başı olan Başbakan'dan nefreti, düşmanlığı körükleyici sözlerden ve davranışlardan kaçınmasını isteme hakkına sahiptir.
Gazeteciler Başbakan'ın basına yönelik öfkesine rağmen, kalemlerinden kaynaklanan güçlerini halkın bilgi edinme hakkı için kullanacaktır. Çünkü bilgi ve haber alma, yorum yapma ve eleştirme özgürlüklerini ne pahasına olursa olsun savunmak gazetecilerin temel görevi olmaya devam etmektedir ve edecektir. O nedenle gazeteciler meslek kuralları gereğince hükümet ve benzeri kurumların müdahalelerine kapalıdır.
Gazetecilerin iş ve çalışma koşulları açısından sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması yaşadığımız olaylar nedeniyle çok daha fazla önem kazanmıştır. Ekonomik krizin göbeğinde medya boykotu çağrısı, basın emekçilerinin iş güvencesi açısından da tehlikeli bir öneridir...
Bugün karşı karşıya olduğumuz engellerin aşılması ancak basın ve ifade özgürlüğünün önündeki yasakların kaldırılmasıyla mümkündür."
Bu bildiriye önce gazeteciler sahip çıkabilse...
Sivil iktidar, ordu, kanun, ilan reklam ve de patron baskıları zaten geriler.
Mesleğin lekeleri de öyle!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın