kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
18 Ocak 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Gazze’deki korkunç saldırıları protesto gösterilerinde sık sık bayraklar yakılıyor.

'Türkiyeli Yahudiler İsrail'in günah keçisi değil'

Müjgan Halis
17.01.2009
Gazze'deki gelişmelerin Türkiye'de yaşayan Yahudilere yönelik tepkiye dönüşmesini ve sonrasında yaşananları Türkiye Musevilerinden araştırmacı-yazar Rıfat Bali'yle konuştuk..
Antisemitizm İsrail'in Gazze'ye müdahalesinden sonra, yeniden gündemde. Geçen yıl Pew adlı araştırma kuruluşunun yaptığı bir araştırmada, Türkiye'de Yahudilere olumsuz bakanların oranlarına yer verilmiş ve bu rakamın 2005'te yüzde 60, 2006'da yüzde 65 olduğuna dikkat çekilmişti.
Eskişehir'de gündeme gelen "Ermeniler ve Yahudiler giremez, köpekler girebilir," yazılı afiş, tartışmaları alevlendirdi. Öte yandan medyada çıkan "Hitler haklıymış", "Terörist Yahudi yine bebek vurdu", "Rab'in sana bunu emretmiş olamaz" başlıklı manşetler de İsrail'e yönelik tepkinin, Yahudilere de yöneldiğini gösteriyor. Türk Musevi Cemaati sözcüsü Silvio Ovadya gelişmeler karşısında sessizliğini bozdu ve Türk Yahudilerinin hedef gösterildiğine dikkat çekti. Gelişmelerle ilgili kendisi de bir Türkiye Musevisi olan ve araştırmalarıyla tanınan Rıfat Bali'nin kapısını çaldık. Söyledikleri akılda tutulması gereken şeyler...

- Gazze'deki gelişmeleri nasıl yorumluyorsunuz?
- İsrail devletinin Filistin'le kuruluşundan bugüne süren ve çözümlenmeyen bu mesele hakkında kişisel görüşüm, bu sorunun ancak iki bağımsız devletin varlığıyla çözümleneceği.
Ama bu problem, bir tarafın radikalleşmesi, diğer tarafın da çoğu zaman sivilleri de gözetmeyen 'aşırı şiddet'iyle çözümlenmeyecek gibi görünüyor.

- Bu durum Yahudi azınlığın yaşadığı bizimki gibi ülkeleri de doğrudan etkiliyor...
- Türkiye tarif olarak Müslüman değil, laik bir ülke. Ben de dini bir azınlık mensubu değil, dini Musevi olan bir Türk vatandaşıyım.
Araştırmacı şapkasıyla antisemitizmin Türkiye'deki tezahürlerinin yeni bir şey olmadığını söyleyebilirim. İnternetin ve bilgi teknolojilerinin ilerlemesiyle daha görünür olsa da, bu sorun İsrail devletinin 1948'de kurulmasından beri var olan bir mesele. Değişik zamanlarda değişik şekillerde tezahür etti. Hitler'in Kavgam'i ülkücülerin el kitabı gibiydi ve Siyon Önderlerinin Protokolleri bu ülkede hâlâ peynir ekmek gibi satılıyor. O dönemde Mehmet Şevket Eygi'nin çıkardığı Bugün gazetesinde, zengin Türk Yahudileri tefrika ediliyor ve isim-adres verilerek teşhir ediliyordu. 1967'deki 6 Gün Savaşları'ndan ve 1969'da Mescid-i Aksa'yı Avusturyalı bir turistin yakmaya teşebbüs etmesinden sonra, Türkiye'de aynı şeyler oldu. Şu anda sadece İsrailli şirketleri hedefleyen boykot çağrıları, 1969'ta Milli Türk Talebe Birliği'nin öncülüğünde Türk Yahudilerini hedefleyen bir boykota dönüştü. Ondan sonra Lübnan Savaşı, intifadalar döneminde her seferinde bunlar yaşandı, zaten İslami hareket de böyle yükseldi.

- Antisemitizme düşen kesimler, bir yandan da İslamofobinin de mağdurları değil mi?
-
Doğru ama Müslümanlara karşı ayrımcılık 11 Eylül'den sonra başladı, antisemitizmin kökenleri ise ondan önce de mevcuttu. İsrail devletinin varlığının kabul edilmemesinden ve birtakım komplo teorilerinden beslendi. İsrail'in Ortadoğu'da İslam aleminin kalbine bir hançer gibi saplandığına inananlar, Siyonizmin kurucu atası Theodor Herzl'in Abdulhamit'ten Filistin'de toprak istediği ve reddedildiği için, tahttan indirildiğine inandılar. İttihat ve Terakki içinde dönmeler ve farmasonlar vardı ama, Jöntürk'lerin Abdulhamit'i tahttan indirmesi bundan kaynaklanmıyordu.

- Medyanın tavrını nasıl yorumluyorsunuz?
- Son derece kötü. Ama bu Yahudilere özgü bir şey değil, genel bir medya problemi. 'Müşteri odaklı' bir bakış açısıyla, sansasyonel haberlerin ve ölü çocuk fotoğraflarının öne çıkarılması öfkeyi artırıyor.

- 'Biz antisemitist değiliz, antisiyonistiz,' diyen insanlar var. Bu iki kavram bazen karışıyor mu?
- Siyonizm, çok basit bir şekilde Yahudi milliyetçiliğidir. Ve diasporada yaşayan tüm Yahudilerin bir araya gelip kendi vatanlarında yaşamasını isteyen, Theodor Herzl'in kurucusu olduğu bir ideolojidir.
Bu ideoloji amacına ulaştı ve 1948'de İsrail devleti kuruldu. Dolasıyısıyla siyonizm sanıldığı gibi 'şeytani' bir şey değil, bütün milliyetçilikler gibi bir 'milliyetçi ideoloji'.
Şunu söylemek lazım, İsrail devleti uluslararası anlaşmalarla kurulmuş, meşru bir devlet. Politikalarıyla mutabık olmayabilirsiniz, en ağır şekilde eleştirebilirsiniz. Ama "İsrail devleti yok olsun," derseniz, antisemit olursunuz.

- Çok ince bir çizgi değil mi?
- Evet ince bir çizgi ama durum bu. Bir anarşistin bütün devletlere karşı olduğu için İsrail devletine karşı olması başka, ama sadece İsrail'e karşı olmak çok daha başka, antisemitizm orada başlıyor. Dolayısıyla kendisine antisiyonist diyen insanların da bütün söylemlerine bakmak lazım, bütün Yahudileri kapsayan bir lisan kullanıyorsa antisemittir.

- Antisemitizm tartışmaları Türkiye Yahudilerini nasıl bir ruh haline sokuyor?
- Türk Yahudileri İsrail devletinin silahlı operasyonlarının neticisinde günah keçisi edilmekten endişe ediyor. Çünkü buna teşne olabilecek bir ortam var ve bir parçası oldukları dini bir alemin politikalarına tesir edemedikleri halde, bu oluyor. İsrail savaş açıyor biz burada günah keçisiyiz, Kıbrıs'taki Rumlar Türklere saldırıyor buradaki Rumlar günah keçisi oluyor, Ermenistan'da bir şeyler oluyor Türkiye'deki Ermeniler günah keçisi oluyor. Türkiye'nin geçmişine baktığınızda 6-7 Eylül gibi kontrolden çıkmış kitle hareketleri ve 2003'te yapılan sinagog saldırıları var. Münferit unsurların onlara karşı, söylemde olan şeyi eyleme geçireceklerinden korkuyorlar. Güvenlik önlemlerini artırıyorlar, kişisel olarak tartışmalara girmiyorlar, hayatlarını kontrol altında tutup, sakınarak yaşıyorlar.

- Azınlıkların vatandaşlık tanımlarının altı boş değil mi?
- Bunun nedeni Türkiye'de 'çokkültürlülüğün' tanımı.
Çokkültürlülük 'etnik hoşluk' halinde, müzik, yemek vs. şeklinde algılanıyor.
Modern dünyada algı böyle değil. Orada çokkültürlülük, çok vatandaşlık ve çok sadakat olarak algılanıyor. Türkiye'de Osmanlıdan gelen ümmet zihniyeti hâlâ egemen ve buna göre gayrımüslimler vatandaş değil. Halbuki bunun tam tersi olmalı: "Bunlar Musa dininden, İsa dininden ama Türk ve sadakatleri buraya, bu topraklar için askere gidiyorlar, bu topraklar için yemin ediyorlar," denmesi lazım. Farazi bir senaryoda Yunanistan'la, Ermenistan'la, İsrail'le savaş çıkarsa tabii ki bütün gayrımüslimler Türk ordusunun safında yer alacak.

- Şimdilerde hâlâ Hitler jargonu kullanılıyor...
- Maalesef son derece tehlikeli ve nefret yayan bir jargon. Bu Türkiye'nin toplumsal hafızasıyla ilgili bir şey, Türkiye geçmişiyle zaten yüzleşemiyor. Ve bir reklam jingle'ı gibi bu tür laflar edilebiliyor, bu antisemitizmin ve nefretin sıradanlaşması ve olağanlaşması demek.

- Peki ne yapılmalı?
- Dini cemaatler istedikleri kadar kendilerini doğru tanıtmaya çalışsın, bu Türkiye'nin eğitimi, aydınlanması ve batı düşmanlığından arınmasıyla ilgili bir problem.

- Ama bir yandan da Filistin çok mağdur değil mi?
- Mağdur tabii ki ama siz bir hikâyeyi verirken, okurun kendi kanaatini oluşturmasına da izin verin lütfen...
Haberin fotoğrafları