kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
18 Ocak 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Prof. Dr. Fehmi Ülgener

Korsanlar parayı 10 saatte sayabildi

SONAT BAHAR
17.01.2009
Denizcilik tarihinde ilk kez bir Türk gemisi, Yasa Neslihan, Somalili korsanlar tarafından kaçırıldı. Geminin kaçırılma ve serbest kalma öyküsünü, şirketin hukuk müşaviri Prof. Dr. Fehmi Ülgener ile konuştuk..
Türk denizcilik tarihinde bir ilk yaşandı ve Yasa Neslihan isimli Türk gemisi Somalili korsanlar tarafından iki buçuk ay önce kaçırıldı. Olayın ilk olmasının heyecanıyla, ilk günler haber, gazete manşetlerinden düşmedi. Ama gemi orada kaldıkça, korsanlarla pazarlık uzadıkça haberin heyecanı da kaçtı. Oysa ne personel, ne aileleri ne de geminin sahipleri iki buçuk ay boyunca rahat bir uyku uyuyamadı. Neyse ki pazarlıklar sonunda bitti ve para korsanlara teslim edildi. Somalili korsanlar da gemiyi terk ettiler. Biz yaşanan bu süreci, bilinmeyenleri konunun uzmanı Deniz Ticaret Odası'nın ve Yasa Denizcilik Şirketi'nin Hukuk Müşaviri, aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Deniz Ticareti Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr.Fehmi Ülgener ile konuştuk...

GEMİ NASIL KAÇIRILDI
"29 Ekim'de, akşamüstü şirketten haber geldi, 'Gemiyi korsanlar ele geçirdi,' diye. Gündüz olmuş, geminin etrafına gelip havaya ateş etmeye başlıyorlar.
Gemiye tırmanmaları zor değil çünkü geminin üzerinde 80 bin ton demir cevheri var ve geminin büyük bölümü suya batık. Gemi yükü Kanada'dan almış, Çin'e götürüyor. Dünya haritasına bakarsanız en uygun yol bu güzergâh.
En rahat ve düz yol bu. Korsanlar Aden Körfezi'nde silah tehdidi altında geminin kontrolünü ele geçirmişler.
Gemilerde bankalarda olduğu gibi bir düğme var, 'Gemi tehlikede,' diye 15 dakikada bir sinyal veriyor, bu yolla geminin koordinatlarını anlıyorsunuz.
Biz ilk anda oradaki NATO kuvvetleriyle temasa geçtik. Üç güne yakın gemiyle hiç temas kuramadık.
Sonuç olarak silahlı birtakım korsanlar gemimize girdi, birine bir şey oldu mu, yaralı, ölü var mı hiç haberimiz olamadı ilk birkaç gün."

KAÇIRILDIKTAN SONRA NELER YAŞANDI?
"Gemiyi meşhur korsan şehri olarak nitelendirilen Eyl şehrinin limanına çektiler. Sonra kaptan aradı, gemidekilerin iyi olduğu haber verdi.
Ertesi gün korsanların temsilcisi aradı.
İlk konuşmada rakam telaffuz edilmedi ama korsanlarla konuşmaya başladığımızın üçüncü günü ilk tekliflerinde bulundular. Burada önemli olan nokta şuydu; şirketimiz hiçbir zaman kendi başına hareket etmedi. Amerika, İngiltere kaynaklı korsan konusunda danışmanlık veren şirketlerden birinden yardım aldık.
Çok hassas bir dönemdi, hiç kimse bu işle ilgili bir şey bilmiyordu. Bize 'Çok hassas bir durum aman basını alevlendirmeyin,' dedi.
Ama bizim basın olayı abarttı. Denizcilik sektöründen birkaç basın mensubu geminin telefonlarına ulaşıp, kaptanla konuşmaya başladılar. İlk başta histerik bir durum aldı, herkes kaptanla konuşmak istedi. Bu korsanların iştahını da attırdı, çünkü Türkiye'de olay büyüdükçe onlar daha çok heveslendi. O dönem korsanlardan çok medyadan çektik desem yeridir. Sonra olay soğudu.

İLETİŞİM NASIL SAĞLANDI?
"Hem bankacılık, hem denizcilik krizi patladı. Günlüğü 150 bin dolar olan gemilerin fiyatı kaçırılma sırasında günlüğü 2 bin dolara indi. Elbette Neslihan Gemisi'nde de böyle bir rakam kaybı yaşandı. O kadar büyük bir kriz vurdu denizciliği. Gemilerin kaçırıldığı andaki değeriyle şu anki değeri arasında dağlar kadar fark var. Bu tip gemiler hep banka kredisiyle alınır, bu gemi armatörün de değil. Kaçırıldı diye kredi ödemeleri de durmadı elbette.
Günde bir kez kaptanla görüştük; personelin sağlık durumuyla ilgili bilgi aldık, yani iletişimi de abartmadık. Bu arada da görüşmeler sürdü.
Bize hep şöyle dendi; 'Pazarlığı çabuk bitirirseniz, bu sizin bolluk içinde olduğunuz imajını verir, anlaştığınız parayı ön ödeme kabul edip yine para isterler.' Yani pazarlığı kısa tutsaydık, personeli 60 günde kurtarabilecekken, 120 günde kurtaramazdık.
Meselenin uzamasının sebebi bu. Danışmanlık şirketimizde '50-60 günden önce biteni yok,' diye söylediler.
Haberin fotoğrafları