kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
13 Ocak 2009, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

İsrail yöneticileri giderek Saddamlaşıyor mu?

Siyaseti uzun vadeli ve çok boyutlu düşünebilmenin önemi, İsrail'in Gazze Harekâtı muhtemel sonuçları ile değerlendirildiği zaman iyice anlaşılıyor.
İsrail'in Filistinlilere dönük siyasetini belirleyenlerin aralarındaki görüş ayrılıkları, bu son harekâtın ne tür kararsızlıklar içinde devam ettirildiğini de göstermekte.
Örneğin BBC'ye göre Savunma Bakanı Ehud Barak açısından Gazze Harekâtı, İsrail'in güvenliğini sağlamak hedefine kilitli olmalı.
Bu açı harekâtın sınırlı olmasına ve Gazze'nin sürekli bir işgale konu edilmemesine dayanıyor.
Yani Hamas'ın devrilmesi ve yok edilmesi gibi bir hedef, hem harekâtı rayından çıkartabilir, hem de Hamas'tan daha radikal şiddet yanlılarının Filistin'de ağırlık kazanmalarının önü açılabilir.
Buna karşı Dışişleri Bakanı Dışişleri Bakanı Livni, Gazze Harekâtı'nın son noktaya ulaşılıncaya kadar süresiz olmasını istemekte. Bu son nokta ise Hamas'ın yok edilmesi biçiminde ifade ediliyor.
Bütün bunların İsrail iç siyasetine doğrudan ilişkin yanı ise, önümüzdeki ay yapılacak olan genel seçimlere dayanmakta. Kamuoyu yoklamaları, sertlik yanlısı tutum sergileyen Livni'nin, rakibi Netanyahu karşısında puan kazandığını göstermekte.

Dünya ayakta
İsrail'e karşı dünya halklarının gösterdiği tepkileri ve Gazze Harekâtı'nın Ortadoğu'da kitleleri anti-İsrail ve anti-Batı tutumlara yönlendirmesi gibi durumları da hatırladığımız zaman, İsrailli siyasetçiler için "İç politika"nın öğeleri olarak görülen olguların, sade bölgeyi değil tüm dünyayı etkileyen durumlar olduğu kolayca görülebilir.
İsrail bir demokrasi.
Ancak şu anda İsrailli yöneticilerin dünyayı sadece kendi kamuoyları ve seçmenleri gibi görerek yaptıkları hatayı, yakın geçmişte demokrasi ile aşinalıkları bulunmayan Ortadoğulu despotlar da tekrarlamamışlar mıydı?
Mısır lideri Cemal Abdülnasır'ın 1950'li ve 60'lı yıllardaki Araplara dönük ve dünya dengelerini yok sayan siyaseti sonucu, Araplar hem yenilgilere sürüklenmişler, hem de Ortadoğu ülkeleri AmerikanSovyet dehşet dengesinin piyonları olmuşlardı.

Saddamlaşmak tehlikesi
Bu hatayı daha yakın zamanda Irak'ın Saddam Hüseyin'i de yaptı.
Saddam da dünyada olup bitenleri, Sovyetler'in çöküp dağıldığını, İran'daki Humeyni rejiminin en az Baas rejimi kadar kalıcı olduğunu göremedi. İran-Irak Savaşı'nı, Kuveyt'in işgali izledi.
Bağdat meydanlarında toplanan kalabalıkların alkışları Saddam'ın siyaset oluşturmasındaki tek etken oldu.
Sonuç ise ortada.
İsrail'in Gazze Harekâtı'nı izlerken, bu ülke siyasetçilerinin Araplaştıklarını ve giderek Nasırlaştıklarını veya Saddamlaştıklarını düşünüyorum.
Dünyadaki değişimi de, Ortadoğu'daki değişimi de, Amerika'daki değişimi de yok sayıyorlar.
Sanki ortada sadece çaresiz Gazzeliler ve İsrail kamuoyu var.
Sanki geride kalan dünya başka bir gezegende.