kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
30 Kasım 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Tüketerek ölmek

NEW YORK

Morgan Stanley Asia'nın başkanı Stephen S. Roach'ın yazısı Amerikalılar için de dünya için de çok önemli şeylere temas ediyordu. Roach, uzun lafın kısası, Amerika'nın bugün "tüketimden öldüğünü" belirtiyor. Tasarruf etmeyi unutmuş, kapitalizmin iğvasına kapılmış ve şimdi onun öldürücü sonuçlarını yaşayan bir Amerika var ortada.

İşte paşam Amerika
Birkaç rakam ister misiniz: ortalama Amerikalıların evlerini teminat göstererek aldıkları ve sadece tüketimde kullandıkları kredi 2000'de % 3 iken 2006'da % 9'a çıkmış. Hane başına düşen borç harcanabilir hane gelirinin % 133'üne tırmanmış. Bu oran daha önce % 90 dolaylarındaymış. Anlayacağınız Amerikalılar servetlerinden daha fazlasını borçlanarak harcıyor, o da kıvır zıvıra. Amerikan ekonomisindeki toplam gayrı safi gelirin % 72'si tüketime akıyor. Dünyada bu oranlara sahip bir başka ekonomi yok. Durumun çok vahim bir sonucu var: bugün yaşı 60 civarında olan bebek patlaması kuşağı (baby boom) yaşlılığına tasarruflarının çok önemli bir bölümünü kaybederek giriyor. Bütün bunlara bakarak Roach "Krizin bir faydası olacak" diyor, "Amerikalılara yeniden tasarruf etmeyi öğretecek."

Tatlı ölüm mü?...
Öğretecek mi? Doğrusu emin değilim. Bu tereddüdümün nedeni harcamanın manik bir hastalık olduğunu bilişim. Depresyonun en önemli göstergelerinden birisi sayılıyor tüketim. Deli gibi harcama tutkusu ancak anti depresanlarla ve diğer psikiyatrik ilaçlarla çözülüyor. Tıpkı yeme tutkusu gibi. Sigara bırakmak için kullanılan ilaçları şimdi Amerikalılar hapır küpür bu deliliklerinden kurtulmak için içiyor. Bir yandan akıl almayacak derecede şişman, bir yandan delicesine para harcayan bir toplum. Yani hakikaten her anlamda tüketerek ölen bir Amerika duruyor şu yazıyı yazdığım odanın gökdelen görüntülerinin yansıdığı camlarının arkasında.

Muhafazakârların muhafaza etmediği...
Obama dönemini sadece dış politikadaki sorun ve sıkıntılar değil bir yeni Amerika yaratma çabaları da bekliyor. Burada konuştuğumuz yetkililer bu gerçeği döne döne vurguluyor. Bir anlamda "yitik Amerika"yı arıyor herkes. (Bir yazı da bu Amerikan nostaljisi için yazmalıyım.) "Protestan ahlakı" nın harcamayı reddeden, çalışmayı ve tasarruf etmeyi yücelten anlayışına yeniden dönülmesi savunuluyor.
Aslına bakarsanız burada biraz ters bir durum da var. Böylesi "asetik" (el etek çekmiş olarak yaşamak) bir Amerika'yı yaratmak daha çok dini ve vicdanı gündelik konuşmalarında dillerine pelesenk etmiş neocon'lara yani muhafazakarlara düşerdi. Fakat onlar tersini yaptı, insanlara tüketim kamçısını çaldıkça çaldı. Şimdi Demokratlar yeniden aklın ve sağduyunun sesi olarak bu işe soyunacak.
Tekrar edeyim, kolay olmayacak. Bu, Obama'nın işi kolay olmayacak demektir. Onun yakın çalışma grubunda yer alacak kişiler önümüzdeki dönemin önceliğini ekonominin alacağını belirtiyor ki, bunu kestirmek kolay. Fakat gerek o düzeyde, gerekse dış politika konularında Obama döneminin ne kadar bir değişiklik öngördüğü, bu değişikliğin radikalizmi konusunda kimse bir şey bilmiyor. Büyük bir beklenti var fakat onunla oranlı bir program henüz somut olarak ortada görünmüyor.
Yeni dönemin nasıl bir dönem olacağı ancak kabine açıklandığında yer alan kişilerin geçmişleri ve düşünceleriyle tayin edilecek. Ortada bir belirsizliğin bulunduğu kesin. Hele Hindistan olayları, Mumbai baskınları falan bu durumu daha da karartıyor.

Krizden insan manzaraları
Amerika bir ölçüde karanlığa gömülmüş durumda. Beni Princeton'dan New York'a getiren yarı deli Faslı sürücü bu söylediğimin canlı kanıtıydı. Adam orada bir Fransız bankasının müdürüymüş. Bizde de yapıldığı gibi kurada veya tombalada Amerika-Yeşil Kart çıkmış, o da buranın taşı toprağı altın diye gelmiş. Önce McDonald's'da müdürlük yapmış, kriz gelince önce işini sonra tasarruflarını kaybetmiş, sonunda taksi şoförlüğüyle idare eder olmuş. Ama bana bütün bunlardan daha ilginç geleni, karamsar olmamasıydı, "Amerika bu krizden en fazla iki yılda çıkar" diyordu.
Ne diyelim, Obama iyimserliği mi?..