kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
30 Kasım 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Benim güzel Bağdat Caddem!..

Bağdat Caddesi nostaljidir benim için.. Güzel günlere nostalji.. Gençliğe nostalji.. Aşka nostalji.. Vakit buldukça giderim.. Gençliğimin Bağdat Caddesi yok artık.. Tatsız ve mimarisiz betonlaşma, o bahçeler içindeki köşklerin villaların yerini alalı çok oldu Kadıköy'ün o taraflarında..
Ama Bağdat Caddesi hala güzel.. Hala dünyanın en güzel caddelerinden biri, yürümek için..
Çok sevdiğim bir İzmirli arkadaşım İstanbul'a taşındı. Kadıköy'e yerleşti. Ona İstanbul'u tanıtmak adına fırlayıp fırlayıp karşıya geçiyorum ve de ne güzel, ama ne güzel saatler yaşıyorum..
Ben bulvar adamıyım.. İnsan adamıyım.. Manzaraya değil, cıvıl cıvıl yaşayana bakarım. Paris'i, Viyana'yı sevmem bundandır. Sokak kafeleri, restoranları..
İstanbul'da lokantaya giderim. Tanırlar ve özenirler.. Denizi en güzel gören, İstanbul'a en panoramik bakan camın önündeki masayı gösterirler bana ve konuklarıma.. Manzaraya sırtımı döner otururum, içerdeki insanları görmek için..
Bağdat Caddesi, İstanbul'un bulvara en açık kafe ve restoranlarını barındırır. Oturdunuz mu, dalıp gitmez, yaşarsınız. Yaşamı tadarsınız..
İzmirli dostumla, Dinette diye bir yere gittik ilk.. Eskiden Carpe Diem'di. Bizim basketçi Orhun işletirdi. Şimdi Dinette olmuş.. Diner var ya hani.. Onun küçüğü anlamına gelirmiş Dinette..
Gezdirdiler.. Asıl Dinette dedikleri yer içerde.. Küçük, sıcak ve de çok romantik bir salon.. Sevgiliyle gelip baş başa bir yemek isterse insan eğer..
Ben önde caddeye uzanan camekanın içini seçtim. Arka tarafta bir set var. Set üstünde bir masa.. Hem tüm dükkanı, hem de üç yanından Bağdat Caddesi'ni gören bir loca sanki.. Bana özel yapmışlar sanki.. Bu kadar olur.
İlk defa gittiğim için "Bana tadımlık servis yapın" dedim.. Yığınla şey koydular önüme, ufak ufak.. Hepsine bayıldım.. Servis hızlı, sıcak, içten.. Salata olağanüstü. Mezelikler leziz.. Ana yemekler hafif..
Keyifle çıktık.. O doyulmaz Bağdat Caddesi yürüyüşü başladı. Suadiye'den Erenköy'e gelmişiz ki, Galip Paşa Camisi'nin karşısında bizim Marpop..
Bizim, yani Sevgili Dostum Erol'un (Kaynar). Hani yazın Sortie'de tanışmıştım Marpop'la da size anlatmıştım.
Pizza yapar gibi dondurma yapıyorlar. Sade seyretmek için bile değer.. Seçtiğiniz Mado dondurmasını pide gibi açıyor ve içine sizin seçtiğiniz harcı karıştırıyor, şef!. Çikolata, fıstık, incir, üzüm, çilek, dut, helva, baklava.. Aklınıza ne gelirse. Sonra korneti seçiyorsunuz. Karışımı ona yerleştiriyor. Sonra da sosunuzu seçiyorsunuz üstüne konacak.
Kışın dondurma yeme kültürü bizde pek yok, oysa dünyada dondurmanın mevsimi yok. Morpop'u deneyin.. Yok, aklınız ille de kışta kaldıysa, merak etmeyin. O da var.. Sahlep.. Kış kültürünün içkisi sahlebi isterseniz, Morpop'da "Nasıl" diyorlar size.. Ve önünüze bir sahlep menüsü koyuyorlar.. Üşenmedim saydım, 24 çeşit sahlep var.. Sıcaklı, soğuklu.. Hindistan cevizliden mangoluya çeşitli..
Vay ki vay!..
Bağdat Caddesi ömre değer!..