kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
26 Ekim 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat

Doğurmak, yeniden doğmak gibidir

21.10.2008
Çocuk doğurma yaşı, büyük kentlerde 30'lara ulaştı, 40'lara doğru ilerliyor. Meslek sahibi kadınlar, anne olmayı planlarken, artık ince eleyip sık dokuyorlar. Gelişmiş ülkelerde yaşlı nüfus çoğunlukta. Aileler genellikle tek çocukla yetiniyor. Bir yandan evlatlarına iyi bir eğitim ve sağlam bir gelecek sağlamak için çocuk sayısını kısıtlıyorlar, öte yandan da kadınlar sosyal yaşamdan uzaklaşmayı veya kariyerlerini kaybetmeyi göze alamıyorlar. Tabii çirkinleşmekten de çekiniyorlar. Çünkü artık daima aktif, genç ve güzel olmak 'in'; kendini ailesine adamış fedakar bir anne tablosu ise neredeyse 'out' hale geldi! Oysa anne olmak dünyanın en güzel şeylerinden birisidir. Bir anne bebeğini doğururken, kendisi de yeniden doğar! Sağlıklı gebelik ve doğumlar, kadınların güzelleşmesine, uzun yıllar gençliğini korumasına yardımcı olur.

GEBELİĞE BAĞLI DEĞİŞİMLER
Hamilelik döneminde birçok kadın hem gereğinden fazla kilo alır, hem de ciltleri bozulur. Vücut formunun bozulması, cilt lekeleri, dolaşım bozuklukları, kılcal damar çatlamaları, varisler, karın ve göğüslerdeki çatlaklar gibi sorunlarla karşılaşır. Gebelik sırasında cilt daha fazla yağ üretir, ter bezleri ise daha yavaş çalışır. Bu sorunların tümü üç nedenden kaynaklanır: 1. Östrojen hormonunun yükselmesi 2. Kilolarla artan vücut ağırlığı ve hareketsizlik 3. Güneş etkileri Hamilelik bilinçli bir şekilde yaşanacak olursa, bunların çoğu önlenebilir. Bir kısmı zaten doğumdan sonra geçer. Gebelik boyunca beslenme ve harekete özen gösterilmesi çok önemlidir. Böylece hem bebek daha sağlıklı olur, hem anne doğumdan sonra kolayca formuna kavuşur, hem de çatlaklar ve ödemler büyük ölçüde önlenir. Düzenli egzersiz yapın. Hareket varisleri, ayak bileklerinde ve ayaklarda su birikmesini (ödem) önler, karın kaslarını kuvvetlendirir, doğumu kolaylaştırır. Çatlaklara gelince... Karın ve göğüslerin hacmi genişlediği için deri gerilerek çatlar. Bu çatlaklar yeni oluştuğunda tedavi edilmeleri mümkündür. Özellikle mikrodermabrazyon uygulaması, hamilelik çatlaklarında çok etkilidir.

KİLO VARİSE YOL AÇAR
Hamileliğin ileri aylarında, vücut ağırlığı bacak damarları üzerindeki basıncı artırır. Bunun sonucunda hamile kadınların bazılarında varisler meydana gelir. Bu nedenle ne kadar az kilo alınırsa, o kadar iyidir. Varisler en çok baldırlarda, üst bacak bölgesinde, vajina ve anüste görülür. Doğumdan sonra kilo verilince, nispi bir düzelme olur. Neyse ki, varisleri gidermek için gayet etkili tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Hamileliğin özellikle son aylarında az veya çok herkeste ödem görülür. Önlem olarak gebelik boyunca tuzu azaltın. Gebelik süresince ödem söktüren ilaçlar kullanmayın. Bu tür ilaçlar vücut sıvısının atılmasına yol açar ve bebek için tehlike yaratır. Ayaklarınız şişiyorsa, her fırsatta biraz yükseğe kaldırıp uzatın. Uyurken, altına yastık koyun. Gebelikteki ödemler, doğumdan sonra kaybolur.

LEKELERİN ÇOĞU GEÇİCİDİR
Gebelik sırasında ciltte çeşitli lekeler oluşabilir. Bunların çoğu östrojen seviyesinin yükselmesine bağlıdır. Bu lekeler doğumdan sonraki ilk yıl içinde kaybolur. Ancak güneş bu lekeleri pekiştirir. Bu nedenle hamilelik boyunca cildin güneşten korunması gerekir. Gördüğünüz gibi; doğru beslenip, doktorunuzun tavsiye ettiği egzersizleri yaparsanız ve fazla kilo almazsanız, güneşten de korunursanız gebelikten korkmanıza gerek yok. Hormonal değişikliklerin yol açtığı tüm sorunlar ve lekeler, doğumdan sonra geçer. Bebeğinizi emzirirken, karın kaslarınız toparlanır. Kalıcı lekeler sadece güneşten kaynaklanır. Vücudun deformasyonu ise fazla kiloların ve hareketsizliğin eserleridir. Doğurmak, yeniden doğmak gibidir