kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
27 Eylül 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat
Gülşen, kuzeni Seher’in evine istediği her an, gece yarısı bile gittiğini anlatıyor.

Seher'in kocası bana katlanmayı öğrendi

TULUHAN TEKELİOĞLU
26.09.2008
Dikkat çekmekten hoşlanan küçük bir kız. İstediği ilgi olmazsa, başını derde sokacak kadar uçlara gidebilen, Ordulu bir ailenin kimseye benzemeyen; Gülşen'i... Annesiyle hep sorunları olmuş bu yüzden. Annesine rağmen gece yarılarına kadar şarkı yazmış, annesine rağmen müzikte yolunu bulmuş. Ailenin bir başka kızı. Mantıklı, çalışkan... Gülşen'den sekiz yaş büyük olan Seher. Amca kızları. İki farklı karakter. Farklılıklar olmasa, nasıl bir olunur ki... Öz ablasıyla bu kadar yakın olamayan Gülşen, Seher ablasının dizinin dibinden hiç ayrılmamış. Şimdi de öyle. Gülşen, "Birbirimizin bonusuyuz yakınlığımız başka bir ruh hali," diyor. Hiç bitmeyecekmiş gibi yaşadığı aşkları bitiverince başını omuzuna koyup ağladığı tek insan, Seher. İlkokul öğretmeni olan Seher'i bazen diğer öğretmenlerden kıskanan, onunla konuşmak istediğinde teneffüs zilini bekleyemeden okul kapısında beliriveren Gülşen... Buluştuklarında heyecanlarını, hayatı, erkekleri, aşkı konuşan iki kadın. Biri 20 yıllık evli, diğeri aşklarıyla dertli. Seher'in kocası, Gülşen'i ailenin büyük kızı gibi benimsemiş. Gece yarısı telefonlarını, birkaç günlüğüne gidilen alışveriş seyahatlerini kabullenmiş. Seher, Gülşen'in içindeki beş yaşındaki çocuğu göremedikleri için erkeklere kızıyor. Gülşen de beraberliklere mantığıyla yaklaşan Seher'i eleştiriyor. "Mantıklı haller, beni ilişkiden koparır. Yaşadığım aşk, üçüncü ayda ilk günkü tutkudan uzaksa, acımadan bitiririm," diyor. Birbirlerine kan bağından öte, karşılıksız sevgiyle bağlı bu iki kadın, "Her zaman, her şeye rağmen ikimiziz," diyor.

GÜLŞEN
* Şarkımı yazdığımda gecenin kaçı olursa olsun, Seher'i ararım. "Bu şarkı tutacak," der mesela. O şarkı favori olur.
* Seher'le birbirimizin bonusuyuz. Ahmet Mete Işıkara, "İnsanlar depremle yaşamayı öğrenmeli," diyor ya, onun kocası da benimle yaşamayı, bana katlanmayı öğrendi.
* Birbirimizin her şeyini biliriz. Seher'in öğrencilerine, öğretmen arkadaşlarının hayatına kadar her şeyi biliyorum. Seher'e danışmadan iş yapmam. Sadece ona danışmadan âşık oluyorum. Üzüldüğüm de çok oldu bu yüzden.
* İlişkimde ilk günkü kadar tutku arıyorum. Üç ay sonra bir azalma varsa, o ilişkiyi bitiririm.
* Tutkularımla yaşıyorum. Şoförüm bana tutkuyla bağlı değilse, benimle çalışamaz mesela...
* Bende özel bir yeri var Reha Muhtar'ın. Beni tanımadan, olayları bilmemesine rağmen yazdığı bir yazıda öylesine bir analiz yapmı.tı ki, bunu ancak benim yakınımda olan biri yapabilirdi. O gözle görebilmi. olması, o inceliğe sahip olması, o günlerde beni dost edinen bir insan olması, beni kendisine çok yakın hissettirdi.
* Yalnızlıktan, üzüntülerimden kaçıyorum. Kaçış sendromum var benim. Mehmet Ali Erbil'inki fiziksel, benimki psikolojik!
* Çirkin kadınlar şarkı yapınca, şarkı kaliteli oluyor. Güzelseniz, yaptığınız şarkı önemli değil. Adınız 'seksi şarkıcı' oluyor! Besteyi benim yaptığımı bilmeyen binlerce kişi var.

SEHER BAYRAKTAR TÜRCAN (Gülşen'in kuzeni, her şeyi)
* Sabah kalkar kalkmaz beni arar. Takıntılıdır. Dersteyim mesela. Cevap veremem. Başlar mesaj atmaya: "Zil çaldı mı, çaldı mı? Çaldı mı?"
* Gece yarısı telefon çalar. Kimse şaşırmaz. Kocam, "Bizimki arıyor," der. Gülşen evimizin tatlı belası.
* Kapıdan içeri girdiği andan itibaren evin kızıdır. Bana geldiğinde eşofmanları vardır. Onları giyer. Benim ve kocamın büyük kızı gibi bir köşede oturur...
* Gülşen'in içindeki beş yaşındaki çocuğu keşfedemeyenlere üzülüyorum.
* Çok aceleci. İstediği şey anında olacak. Dersimin bitmesini bile bekleyemiyor. Teneffüs zili çalıyor, bakıyorum, Gülşen okulun kapısında belirmiş!
* Gülşen'in evindeki kıyafetleri sürekli eleme halindeyiz. Çünkü sürekli satın alıyor. Hiç durmadan 13 saat alışveriş yaptığımızı bilirim.

- Yakın mı büyüdünüz?
- G:
Evet, Çapa'da büyüdük. Amca çocuklarıyız.
- Seher: Orduluyuz. Üniversiteyi kazanınca Çapa'ya, İstanbul'a geldim.
İletişim fakültesini bitirdim. Çocuğum üç yaşına gelene kadar evdeydim. Şimdi öğretmenlik yapıyorum. Bu sene ilköğretim dördüncü sınıfı okutuyorum.
- Çocuğunuz kaç yaşında?
- S.B.T:
Kızım 15 yaşına geldi. Aslında iki kızım var benim Tuluhan.. Biri Gülşen. Evimizin tatlı belasıdır. Kocam da bizi böyle kabullenmeyi öğrendi.

- Aranızda kaç yaş fark var?
- S.B.T:
Sekiz yaş. Gülşen bizi ispiyonlar, ablasıyla benim erkek arkadaşlarımızı annelerimize söylerdi. 16-17 yaşlarına gelince aramızdaki yaş farkı kapandı. Sonra birbirimizden hiç ayrılmadık. Her toplantısında beni yanında ister.

- Ablanız ikinizin arasındaki bu yakınlığı kıskanmıyor mu?
- G:
Şarkılarımı yazdığımda onu da ararım. Ama kuzenimle daha bir farklıyız. Hayatın her anını paylaşabilecek kadar, birbirimizin bonusuyuz. Ablam 37 yaşında. Yeni boşandı. İki çocuğu var, onları büyütüyor. Seher'le yakınlığımız başka bir ruh hali.

- İkiniz de erken yaşta evlenmişsiniz... Sizin evliliğiniz 20. yıla dayanmış. Gülşen ise sadece üç sene evli kalmış. Neden bu kadar erken yaşta evlendiniz?
- G:
Ailemiz Karadenizli. Erkek arkadaş fikrine çok açık değiller. Bu yüzden âşık olur olmaz evlendim. Üç yıl sürdü ama ben sonsuz aşka inanıyorum. Buna inanan bir erkek buluncaya kadar arayacağım. Hayatımdaki ikinci ilişkimi ne ailem, ne iş hayatım ne çevrem, hiç kimse bana yakıştıramadı. Ama ben onu da tutkuyla yaşadım. Yani ilişkiler bittikten, bir zaman geçtikten sonra maalesef anlıyorsunuz. O erkekleri gerçek anlamıyla tanıyorsunuz. Şizofren bir durum oluyor gerçekten. Çünkü aşk varsa, karşınızdaki size en iyi, en âşık haliyle kendini gösteriyor.
- S.B.T: Öncesi var bu olayın.
- G: Gerçek ötesi bir ilgiydi... Bir sene karşı koyabildim. Bazen çok küçük detaylar, o insanın benim her şeyim olmasına neden olabilir.

- Sevgilileri konusunda ne kadar müdahale ediyorsunuz kuzeninize?
- S.B.T:
Müdahale değil, fikrimi söylüyorum. Çok hırpalandı. Hepimiz üzüldük. Bu süreci yalnız atlatması ağır bir şey. Bunu arkadaşlarıyla atlatmasının, sonrası açısından daha iyi olacağını söyledim.
- G: Bakarsanız, çok sağlıklı bir dönem olmadığını söyleyebilirim. O olay sonrası Reha Muhtar, yanımda olan nadir insanlardan biri olduğu için bende özel bir yeri vardı. Ailem, haksızlığa uğradığımı görünce desteklerini esirgemedi. Hatalı olduğumu görünce açık açık söylerler..
- S.B.T: Reha Muhtar, Gülşen'le ilgili bir yazı yazmıştı. Tanışmıyorduk bile.
İkimiz de inanamadık. Gülşen'i iyi tanımış.
- G: Beni tanımadan, benden bu kadar uzak olmasına rağmen, olayları bilmemesine rağmen yazdığı bir yazıda öylesine bir analiz yapmıştı ki, bunu ancak benim yakınımda olan biri yapabilirdi. O gözle görebilmiş olması, o inceliğe sahip olması, o günlerde beni dost edinen bir insan olması, beni kendisine yakın hissettirdi.
Haberin fotoğrafları