kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 26 Ağustos 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ABDURRAHMAN YILDIRIM

Yerlinin döviz aşkı saflıktan değil ihtiyaçtan

Dün Türkiye'nin dünyanın en yüksek faizini ödemesinin gerisinde yatan riskin kur riski olduğunu belirtmiştim. Kur riskinin büyüklüğü konusunda yerli yatırımcılar ile yabancı yatırımcılar arasında herhangi bir görüş ayrılığı yok. Bu konuda hemfikirler; ki bu yüksek riskin karşılığı olarak yabancılar yüksek faiz talep ediyor. Karşılığını da yıllardır alıyor. Kur riski bir türlü gerçekleşmeyince Türkiye kâğıtlarından çift taraflı kazanç elde ediyorlar. Dün yayımladığımız tabloda yabancıların 1989'dan 2008 ortasına kadar geçen yaklaşık 20 senede Hazine kâğıtlarından ortalama yıllık yüzde 20 getiri elde ettiklerini belirttik. 2001 krizi sonrasında Türkiye'nin riskinin azalmasına karşılık bu getiri giderek artmış. Kriz öncesinde yüzde 17 olan ortalama yıllık getiri, kriz sonrasında yüzde 28'e çıkmış. Faizin reel ve nominal olarak düşmesine karşılık yabancıların yüksek getiri sağlamasında dalgalı kur rejimi sayesinde döviz kurundaki gerileme etkili olmuş.
Borsada ise tersine bir getiri söz konusu. Yani kriz öncesindeki getiri çok daha yüksek. Yıllık yüzde 168 olan getiri, kriz sonrasında yüzde 27'ye inmiş. Ancak yine de borsadan yüksek kazanç elde ettikleri kesin.

- Satmazlar çünkü- Biz de bu yüksek kazançlara dayanarak ve kurdaki riskin karşılığının zaten talep ve tahsil edildiğini belirterek, Türkiye'de uzun vadeli kalacak yabancılar için aslında kur riski olmadığını, bu nedenle satıp çıkmalarına gerek olmadığını belirttik. Yani yabancıları Türkiye'de kalmaya iten etkenlerin başında yüksek kazanç geliyor.
- Türkiye'de kalışın ikinci gerekçesi de, Merkez Bankası'nın 70 milyar doları aşan rezervinin bulunması ve enflasyonu bozacak bir kur sıçraması karşısında müdahale edeceğini açıklamış olmasıydı.
- Ayrıca yerli yatırımcıların da bankalarda 106 milyar dolarlık döviz tevdiat hesabı bulunuyor. Bu hesaplar da dövizin yükselme dönemlerinde hep devreye girdi, yerliler döviz sattı. Yerlilerin satışının yetmediği durumlarda ise Merkez Bankası ortaya çıktı. Tıpkı 2006 ortasında yaşanan dalgalanmada olduğu gibi. Dolayısıyla yabancılar Merkez Bankası ile yerlilerin döviz hesapları sayesinde bir yerde kendilerini hedge etmişler zaten.

- Dövizde niye tersi?- Finansal piyasalarda yerliler genelde yabancıları ve dış dünyayı izler. Bu durum borsada büyük ölçüde böyle. Faiz piyasasında genelde geçerli. Dövizde ise tersine bir gelişme söz konusu. Çünkü yabancı yatırımcıların kimliği ve yatırım biçimi ile yerlilerinki farklı. Yabancılar kurumsal yatırımcı ve ellerindeki fonların küçük bir bölümünü Türkiye'ye yatırıyorlar.
Türkiye riskleri küçük. Ancak yerlilerin finansal yatırımları yanında, Türkiye'de yaşamaktan, yapmaktan doğan bir döviz harcama, döviz bulundurma ihtiyaçları var. Bu ihtiyaç karşısında döviz varlığı bulundurmaktan başka kendilerini korumaya alacakları mekanizma yok. Dolayısıyla cari açıkla birlikte kur riski büyüdükçe, yerlilerin dövize talebi artıyor, döviz tevdiat hesapları büyüyor.

- Döviz ihtiyacı- Yerliler eninde sonunda borçları, taahhütleri ve ithalat gereksinimleri karşılığında dövize ihtiyaçları olacak. Yabancının parası ise zaten döviz ve sadece finansal piyasalarda değerlendirmek amacıyla Türkiye'ye getirilmiş. Dövizden liraya bu nedenle geçmek zorunda. Aksi taktirde yüksek faizden de, yüksek getirili hisse senetlerinden de yararlanamaz. Kısaca yerlinin dövizde kalması, bunu yaparken de yabancıya bir yerde kur güvencesi sunması, saflığından değil, ihtiyaç farklılığından kaynaklanıyor.

- Sonuç"İhtiyaç, insan için fenalık mektebidir." Euripides