kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Ağustos 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ABDURRAHMAN YILDIRIM

100 yılda bir gelen şans ve şanssızlık

Geçen yıl genel seçimlerin ardından 23 Temmuz'da ünlü iktisatçı Steve Hanke'nin görüşlerini aktarmıştım. Hanke şöyle demişti: "Türk ekonomisi çok iyi gidiyor. Hükümet sıkı mali politika ve özelleştirmeyle dünyada ekonomik güven kazandı. Ancak bunu yaparken dış dünya çok uygundu. Gelişmekte olan ülkeler için dış dünya 100 yıldır olmadığı kadar iyi. Likidite çok, kimse riskten rahatsız olmuyor."

- Yüz yılda gelen- Bu sözlerin söylenmesinden yaklaşık bir ay sonra küresel dalgalanma başladı ve krize dönüştü. Kriz birinci yılını da doldurdu. 4 Ağustos 2008 tarihli Financial Times'a yazan ABD Merkez Bankası eski Başkanı Alan Greenspan, 100 yılda bir gelen iyileşme döneminin öteki yüzüne vurgu yaptı. Greenspan şöyle yazdı:
" - Bu kriz çok farklı. Böyle bir şey bir yüzyılda bir ya da iki defa olur.
- Batmanın sınırına gelmiş daha birçok banka var.
- Kriz ancak ABD konut sektöründe fiyatlar istikrara kavuştuğunda biter. Özsermayesi güçlü olanlar bu krizde ayakta kalacak.
- Yaşanan krizin suçu piyasa kapitalizmine atılıyor. Ancak bu yaşananlar insanların ve piyasaların aşırı derecede coşkusu ve korkusu yüzünden oldu. Geçmişte yaşanan hiçbir krizi de regülasyonlar çözmemiştir.
- Dünya ekonomisinin son zamanlardaki en büyük gücü, piyasa kapitalizminden geliyor. Şimdi suçu ona atmak anlamsız.
- Demokratik toplumlarda ekonomi iyi gidince, halk bunu hâlâ hükümetlerinin başarısına bağlıyor. Oysa gerçekte, son 10 yıldır küresel güçlerin ekonominin kontrolünü ulusal ekonomilerden devraldığına tanık olduk. İktisatçı Adam Simith'in ulusal ekonomilerde serbest rekabetin düzenleyici gücüne atıfla kullandığı 'görünmeyen eller' kavramını artık küresel piyasalar için kullanabiliriz. Merkez bankaları faiz hadlerinin uzun vadeli kontrolünü uluslararası piyasalara bırakmak zorunda kaldı."

- İki dönemin farkı- Hükümetin birinci dönemi ile küreselleşmenin pozitif dönemi çakıştı. Tam da seçim sonrası haftada küresel piyasalarda konjonktür değişmeye başladı. Üzerinden bir yıl geçtikten sonra Türkiye'nin dünyadan pozitif yönde ayrışamadığını da gördük.
Şimdi gerçek gündeme dönme fırsatı doğdu. 9 yıllık IMF programları uygulaması ardından ekonomide IMF'siz yola devam etmek iyi olurdu. Hükümetin tercihi de anlaşılan bu yönde. Ancak küresel konjonktür bu kez aleyhimize esiyor. Birinci dönemde şanslıydı, şimdi şanssız. Hükümetin tek başına durumu kurtarması ancak ekonomiyi ve Türkiye'yi konjonktürü yenecek şekilde yönetmesi ile mümkün. Ama yine de çok zor. Başarı için, sadece çalışma ve beceri yetmeyebiliyor, biraz da şans gerekli.

- Sonuç- "Yeteneği oluşturan doğadır, harekete geçiren ise talih."
La Rochefoucauld