kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Ağustos 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERDAL ŞAFAK

Neo-Con'lar ve Neo-Com'lar

Üçüne de ülkelerinin kaderi milenyumun şafağında teslim edildi: ABD Başkanı George Bush'a 20 Ocak 2001'de; Rusya Federasyonu Başkanı (Şimdi Başbakan) Vladimir Putin'e 31 Aralık 1999'da; Çin Komünist Partisi Devlet Başkanı Hun Jintao'ya 15 Mart 2003'te.
Bush'un hedefi liberal demokrasiyi ve piyasa ekonomisini gerekirse güce başvurarak dünyada egemen kılmak, bu iki aracı ABD'nin küresel egemenliğinin silahı olarak kullanmaktı.
Putin'in amacı "20'inci yüzyılın en büyük felaketi" dediği Sovyetler Birliği'nin çökmesinden sonra Rusya'nın yaşadığı "Aşağılanma dönemi"ne son vermekti.
Jintao'nun niyeti, Afyon Savaşı'yla başlayan 150 yıllık utanç, eziklik, içe kapanıklık perdesini yırtmaktı.

Üç lider, üç strateji
Bush stratejisini, çevresini kuşatan Neo-Con'ların (ABD Yeni Sağı) kavramlarına dayandırdı : "Önleyici savaş", "Yaratıcı kaos", "Müşfik hegemonya", "Şer ekseni" gibi. Ortadoğu'daki kan gölünü "Doğum sancıları" olarak görmek gibi. Komünizmin çökmesinden sonra bu ideolojilerini sonuna kadar uygulamalarının önünde hiçbir engel kalmadığına inanıyorlardı.
Putin, Rusya'nın dirilişini, kendisinin ve çevresindeki Neo-Com'ların (Yeni Komünistler) geliştirdiği "Egemen demokrasi" teorisi temeline oturttu : Siyaset alanını yabancıların müdahalesine ve "Devlet çıkarları"nı tehlikeye sokabilecek gruplara ve de sivil toplum örgütlerine kapatmak, ekonomiyi devlet tekelleriyle yönetmek.
Çin usulü liberalizmin babası olan Deng Şiaoping'in daha 1990'ların başında "Halk Cumhuriyeti'nin dördüncü kuşak yöneticilerinin çekirdeği" olarak gösterdiği Neo-Com'ların bir başka lider modeli Jintao ise, "Sosyalist piyasa ekonomi" sentezini benimsedi : Devletin yönetiminde Komünist Parti'nin tekelinin sürmesi (Rusya'nın "Egemen demokrasi" teorisini de Çin koşullarına uyarladı), ekonomide Batı modeline geçilmesi. (Mülkiyet hakkı, bireysel zenginleşmenin ve toplumsal tüketimin teşvik edilmesi, yabancı sermayeye açılması gibi.)

Üç stratejinin bilançosu
8 yıl sonra tablo ya da bilanço şöyle:
- Bush, ABD'nin gelmişgeçmiş en kötü ve dünyada en çok nefret edilen başkanı olarak tarihe geçmeyi garantiledi. Gezegenimizi kasıp kavuran kaosun mimarları, Neo-Con'lar sahneden çekildi. Francis Fukuyama gibi o akımın beyinlerinden bazıları vicdanlarını rahatlatmak için Neo-Con'larla yolunu ayırdı. ABD ekonomisi krizlerle sallanıyor ve yomsulluk 8 yılda en az ikiye katlandı.
- Putin, Rusya'yı ekonomik olarak tarihinde görülmemiş bir güce kavuşturdu. (Döviz rezervleri 600 milyar dolara yaklaştı.) Askeri, stratejik, ekonomik tüm silahların kullanıldığı jeopolitik satranç partisinde vazgeçilemez ve bileği kolay kolay bükülemez oyuncu yaptı.
- Jintao'ya gelince uzun söze gerek yok. Birkaç rakam konuşsun yeter : Pek de uzak olmayan bir geçmişte "Asya'nın hasta adamı" diye söz edilen Çin bugün dünyanın üçüncü ekonomik gücü oldu, döviz rezervleri 1.9 trilyon doları geçti. Düşünün; Pekin Olimpiyatları için bir çırpıda 40 milyar dolar harcamayı göze aldı.
Şimdi Neo-Con'ların hala ortalıkta dolaşabilme cesareti gösteren son temsilcilerinden Robert Kagan, "Soğuk Savaş'ın bitmesinden sonra dünyanın ideolojik uzlaşma dönemine gireceğini umut edenler yanıldı. Demokrasiler ile Rusya ve Çin'in başı çektikleri otoriter yönetimler arasında yeni bir mücadelenin eşiğindeyiz. 21'inci yüzyıl dünyasının düzenini bu mücadelenin sonucu belirleyecek" diyor ve ekliyor: "Ey demokrasiler ailesi; yeniden çok güçlü biçimde tartışmaya açılan demokratik ilkelerinizi nasıl savunacağınızı ve çıkarlarınızı nasıl koruyabileceğinizi düşünmeye başlayın." (Geçenlerde yayınladığı "Tarihin dönüşü ve düşlerin sonu" kitabından.)
Rusya ve Çin ise kendilerini dünyanın yeni güvenceleri olarak tanımlıyorlar : "Çatışmalar kendiliğinden patlak vermez. Badece kendi çıkarları için dünya dengelerini alt-üst etmek isteyenler tarafından tetiklenir. Rusya-Çin işbirliği bundan böyle gezegenimizde istikrarın en önemli anahtarı olacak" (Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev'in 23-24 Mayıs'taki Çin gezisi sırasında Pekin Üniversitesi'nde yaptığı konuşmadan.)
İlk Soğuk Savaş'ı ABD ve Avrupalı müttefikleri kazanmıştı. Rusya'nın Güney Osetya müdahalesi ve ABD'nin Avrupa'da "Füze kalkanı" girişimiyle fitili ateşlenen ikinci Soğuk Savaş'ı kim kazanacak dersiniz? Ya da, dünya halklarının gönlü kimin kazanmasından yana acaba?