kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Ağustos 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Alaçatı modeli herkese örnek olsun

Alaçatı'da sokakta koku yayan yiyeceklerin satışının yasak olduğunu biliyor musunuz? Peki ya dilencinin, hurdacının dolaşamadığını... Koyduğu Alaçatı kanunlarıyla da adından sık sık söz ettiren Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, beldenin nasıl bu kadar popülerleştiğini anlattı..
İLİŞKİLİ HABERLER
Alaçatı modeli herkese örnek olsun
Bu yazın en rağbet gören tatil beldesi hiç kuşkusuz Alaçatı. Geçtiğimiz yıla oranla gelen turist sayısında yüzde 50 artış yaşayan beldenin bu kadar popülerleşmesinde tam bir Alaçatı âşığı olan Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç'ın etkisi tartışılmaz. Üç kuşak Alaçatılı olan Dalgıç, görmeye alışık olduğumuz diğer belediye başkanlarından çok farklı. Makam arabasını özellikle siyah tercih etmiyor, Alaçatı'nın merkezinde korumalarla ya da şoförle dolaşmak yerine tek başına esnafla dertleşmeyi tercih ediyor. Beldede asayiş berkemal mi, her akşam 18.00'de şehir merkezine inip bizzat kontrol ediyor. Doğma büyüme Alaçatılı olduğu için herkesi yakından tanıyor. Öyle ki sabah 06.00'da bir evin kapısını çalıp, "Hadi kalkın bana kahvaltı hazırlayın," da diyebiliyor, motoruna atlayıp tek başına şehir içinde turlayabiliyor da. 2004 yılından beri görevde olan Dalgıç'la Alaçatı'nın geldiği noktayı konuştuk, bir de başkana sorduk: "Alaçatı neden bu kadar pahalı?"

- Bu yazın en popüler tatil beldesi Alaçatı. Kimi arasanız burada. Otellerde yer bulmak neredeyse imkânsız, Arnavut kaldırımlı sokaklarında iğne atsanız yere düşmüyor.
- Doğru söylüyorsunuz. Geçen yıla oranla bu yıl gelen misafir sayısında yüzde 50'lik bir artış var. Oteller yüzde 90 kapasiteyle çalışıyor. Biz 2004 yılında ilk göreve geldiğimizde üç otel vardı. Toplamda ise 30 yatak. Oysa şimdi kent merkezinde 1150 yatak kapasitesi var.

- Peki ama ne oldu da Alaçatı bu kadar popüler hale geldi?
- Alaçatı'nın bu kadar popüler olmasında herkesin büyük katkısı var. Belediye olarak biz 2004 yılında göreve başladığımızda ilk iş olarak mevcut planların revizyonunu yaptık, kentin içindeki korunacak bölgelerin koruma imar planlarını oluşturduk ve SİT alanlarını korumaya aldık. Bunlar çok kolay işler değil. Tabii tüm bunları yaparken vatandaşın cebine para girmesini de sağladık. Bugün çok iddialı konuşuyorum belki, ama ben kentin içine 10 katlı imar izni versem bile vatandaş yapmaz. Zaten iki kattan aldığı rantı 10 kattan sağlayamaz. Dar sokalar, iki katlı taş evler, butik oteller ve butik kafeler, Arnavut kaldırımlı sokalar Alaçatı'nın simgeleri. Ama beşeri ilişkiler ve insan faktörü de burada çok önemli. Güvenli bir belde. Alaçatı'nın en ücra sokağında saat 04.00'te bikiniyle bile rahatlıkla yürüyebilirsiniz. Kimse burada sizi rahatsız etmez.

- Sokaklarda hanutçu ya da dilenci de yok.
- Alaçatı sokaklarında düzeni bozacak kimseye izin vermem. Çığırtkanlık, hanutçuluk burada olmaz. Kimse kapının önünde durup da "Buyurun," diyemez. Bizim bir Yok Yok pazarımız var. Burada 500 civarında tezgâh var. Her tezgâhta ikişer kişi durduğunu hesap etseniz yaklaşık bin kişi çalışıyor demektir. Ama çıt çıkmaz. Kurallarımız var. Aksini yapanı atarım, kapatırım. Babam dahi olsa dinlemem. Bir ay önce, isim vermek istemiyorum ama bir yere gittim. Aracımı bir otoparka park ettim. Yan yana balık yenen mekânlar var. 40 tane de çığırtkan. Mekanlar arasında en iyilerden birine gittim ve dedim ki, "Ben ve arkadaşlarım hayatımız boyunca burada yemek yemeyiz," Otomobilimi park ettiğim yerde ufak bir restoran vardı. İki kardeş işletiyor. Dedim, "Yemek var mı?" "Fazla bir şey yok," dediler. "Olsun, kuru fasulye de olsa burada yiyeceğim," dedim. Çığırtkanlığa benim de tahammüllüm yoktur.

ALAÇATI KANUNLARI

- Sizin bir de 'Alaçatı Kanunları'nız varmış. Plastik sandalye, renkli şemsiye gibi görsel kirlilik yaratan şeyleri yasaklamışsınız.
- Evet, bizim sokaklarımızda göremeyeceğiniz şeyler vardır. Plastik sandalye, renkli şemsiye göremezsiniz. Tabela kirliliğine izin vermem. Belki de Türkiye'deki en yüksek tabela vergisi bizde var. Tabela koyarken çok ciddi zorluklar çıkarıyoruz. Hatta tabelaları Güzel Sanatlar'da okuyan sanatçılara hazırlatma projesi başlattık. Bunun dışında koku yayan maddelerin sokaklarda satılmasına da izin vermem. Simitçi, dilenci dolaşamaz. Cebindeki parayı da alırım. Hurdacı görürsem jandarmaya aracını çektirir alırım. Amacım buraya gelen insanların rahat etmesi. Siz eğer sokaklarda kontrolsüz güç, hanutçu bırakırsanız, taviz verirseniz zaten başa çıkamazsınız. Ama bir darıcısı (mısırcı), turşucusu Alaçatı'nın artık olmazsa olmazlarıdır. Onlara izin veriyoruz.

- Tüm bu kanunları getirirken örnek aldığınız bir yer var mı?
- Ben Yunan adalarını çok seviyorum. Oradaki aile bağları beni çok etkiliyor. Yunanistan'da çok sevdiğim şık bir restoran var. Çok da pahalı. Bir gün sahibine, "Şefle tanışmak istiyorum," dedim, baktım içeriden genç bir çocuk geldi. Oğluymuş. Kasada eşi, serviste kızı... Aile işletmesi kısacası. Böyle olunca herkes daha bir özenli oluyor. Garson işverene kızıp da işini baltalamaya çalışmıyor.

KADIN FAKTÖRÜ

- Alaçatı'da birçok otel, kafe ve restoran kadınlar tarafından işletiliyor. Bunun özel bir sebebi var mı?
- Bakın Alaçatı'nın bu kadar popüler olmasında ve özerk olmasında hiç kuşkusuz kadın faktörü çok önemli. Kadın elinin değdiği her şey farklı oluyor. Sokağa koyduğu masadan, masa örtüsüne, tabağına çatalına, süslemesine kadar her şeyde bir hijyen ve düzen oluyor. Alaçatı'daki butik otellerin yüzde 80'ine yakınının işletmecisi kadın.

- Burada 'eller havaya' bir eğlence anlayışı da yok. İnsanlar eğleniyor, sabahlara kadar yemekler sürüyor ama daha dingin ve özgün bir eğlence anlayışı var. Bunu nasıl sağlıyorsunuz. Sonuçta gelen genç nüfusun sayısı da küçümsenmeyecek kadar çok. Nasıl oluyor da deyim yerindeyse eğlencenin cılkı çıkmıyor?
- 'Eller havaya' eğlence de olması gerekiyor ama bizim vizyonumuz farklı. Biz Alaçatı'da daha durgun, daha seviyeli bir tatil anlayışı benimsedik. Sokaklarda çok yüksek sesli müzik yok. Hızlı, canlı müziğe izin vermiyoruz. Alaçatı sokaklarında yükselen müzik sesleri ya kemandır ya arp. Buradaki mekânların açılış ruhsatlarını benim dışımda kimse imzalayamaz. Bizzat takip ederim ve herkese de mekan açtırmam. Her akşam 18.00'de sokağa inerim. Gece de sokakları dolaşır kontrol ederim. Eğer müziğin sesini biri fazla açmışsa da anında uyarımı yaparım.