Söz gümüşse sukut altın

Valide sultanın bir yüksek bürokrattan, bir isteği olmuş. Bürokrat "talebi yerine getirmemiş."
"Yüce padişahımızın annesisiniz, başımızın tacısınız fakat isteğiniz usulsüzdür, hukuksuzdur" demiş.

Valide sultan gidince, çevredekiler, yüksek bürokratın etrafını sarmışlar:
* Siz ne yaptınız?
* Başınıza büyük iş açtınız.
* Yarın görevden alınırsınız.
Yüksek bürokrat demiş ki:
* Görev yapıyorsan doğruluktan ayrılmayacaksın.
* Yüksek bürokratsan, ayakkabın her an elinin altında olacak.
* Göreve gelmek de var, görevden alınmak da. Alınırsan, ayakkabını giyer, gidersin.
"Bu hikâyeyi" dün bize Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu anlattı.

"Hocam" dedik:
- Rivayet muhtelif, yorum çok.
Prof. Halaçoğlu "biliyorum" diye konuştu.
TV'lerde, gazetelerde kimi diyor ki "Halaçoğlu'nun gitmesini ABD istedi", kimi diyor ki "AB istedi."
Kimi diyor ki "Ermenistan memnun edildi."
Ya Prof. Halaçoğlu ne diyor?

Yusuf Halaçoğlu:
* Ne görev sırasında insanlara yaranmaya çalışırım, ne de ayrılınca çığırtkanlık yaparım.
* Herkesin yorumu kendisine.
* Kimi öyle diyor, kimi şöyle diyor... Herkes kendine göre siyaset yapıyor.
* Söylemediğim sözler, söylemişim gibi gösteriliyor.
* En iyisi susmak... Ne dersiniz?