kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Haziran 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Kendime fotoğrafçı diyemem, fotoğrafçılara ayıp olur

Buket BAYDAR
Geçen sezon, Bıçak Sırtı dizisinin yönetmeni olarak karşımıza çıkan Selim Demirdelen, reklam yönetmenliği, müzisyenlik, fotoğrafçılık gibi işlerle de haşır neşir. Demirdelen ile '36 Poz' adlı fotoğraf sergisi ve yeni çıkaracağı albümünü bahane edip söyleştik..
İzleyince, dinleyince, bakınca, nadir bir şekilde samimi gelen işlerin yaratıcısıdır Selim Demirdelen. Kısa bir süre önce açılan fotoğraf sergisi '36 Poz', dörtbeş senedir Leica marka makine ile çektiği fotoğraflardan oluşuyor. Yeni dönem projeleri arasına, pek yakında çıkaracağı albümü Dut Ağacı'nı da ekleyince bir araya gelip konuşmak şart oldu...

- Kendi cümlelerinizle sizi tanıyabilir miyiz?
- Reklam yönetmeniyim, müzik yapıyorum, Anlat İstanbul filminin beş yönetmeninden biriyim ve Bıçak Sırtı dizisini çektim.

- Selim Demirdelen; ne izler, ne okur, ne dinler?
- Ben sinemaya başladığımda bu kadar kolay ulaşılabilir değildi filmler. Sıkı bir festival takipçisiydim. Dönem dönem farklı akımlardan etkilendim ama her zaman İtalyan yeni gerçekçiliğini yakın buldum kendime. Ermanno Olmi en favori yönetmenim, Nalın Ağacı en favori filmim. Sorunuza geri dönecek olursak; film izler. Ne bulursa izler. İyi kötü ayırımı yapmaz. Aksiyon, bilim-kurgu sever. Kötü film seyretmenin çok öğretici olduğuna inanır. Sinema kitapları okur. Onun dışında roman okur, şiir okur. Sinemacı olmanın birinci koşulu kendini geliştirmek. Elimden geleni yapıyorum. Caz dinliyorum, Chick Korea, Keith Jarrett seviyorum.

- Kamerayla ne zaman tanıştınız?
- İstanbul Üniveristesi İktisat Fakültesi'nde okudum. Para kazanmak zorunda olduğum için üniversite dönemimde bir karavan kiralama şirketinde çalışıyordum ve bir gün bir reklam ajansı, bir reklam filmi çekimi için çalıştığım şirketten bir karavan kiraladı. Hayatımda gördüğüm ilk setti. 15 gün sonra istifa edip o reklam ajansında çalışmaya başladım.

- Selim Demirdelen ismi geçtiğinde, aklıma hep ısmarlanmış birtakım işlerle uğraşmak yerine, kendi arzuladığı şeyleri yapma fırsatı bulan veya yaratan biri geliyor. Tabii bu süreç, cümleyi kurmam kadar kolay gelişmiyordur. Biraz seçimlerinizden söz eder misiniz?
- Müziği tamamen kendi zevkim için yapıyorum. Hiçbir zaman müzikten para kazanmak gibi bir amacım olmadı. O yüzden çok özgür davranabiliyorum o alanda. Ticari denebilecek, Barda'nın film müziklerini yaptım fakat Serdar Akar bana güvendiği için çok özgür bıraktı beni. Biliyorsunuz, hem SİYAD'da hem de Yeşilçam Ödülleri'nde aday olduk. Reklam çekerken çok özgür olamıyorum elbette çünkü ortada sipariş edilmiş bir iş var. Hocam Yavuz Turgul bir röportajında "Meslek namustur," demişti. Para kazandığım meslek reklam yönetmenliği ve hakkıyla yapmaya çalışıyorum.

- Peki, dizide devreye müdahaleler giriyor mu?
- Elbette. Ama Bıçak Sırtı'nda en büyük şansımız Erol Avcı gibi bir yapımcıyla çalışmak oldu. Sistem gereği müdahaleler oluyor. Kimsenin ne olduğunu bilmediği bir değerlendirme sistemi var ortada, 'reyting' denilen. Yapımcı ve yayınlayan kanal, buna göre önlemini almaya çalışıyor. Kendi adıma ve ekibim adına yorumlardan kendimizi çok korumaya çalıştığımızı söyleyebilirim. Baştan söz verdiğimiz ve kalitesine inandığımız bir şeyi sonuna kadar götürmeye çalıştık ve sanırım başardık.
Haberin fotoğrafları