kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Haziran 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Tersane işçisiyle bir gün

Tuzla'da işçiler ölüyor, gemiler birer kara tabut. 1985'ten beri sayıları giderek artan ölü işçilere 2008'in başından beri 13 isim daha eklendi, şimdi onlar birer istatistik sadece: 98 ölü işçi. Bir Meksika atasözünde söylendiği gibi ölüler konuşuyorsa hâlâ 'kendilerinden halletmeleri beklenen bir mesele olduğu için' herhalde. Bazı insanlar ancak ölünce anlatabiliyor derdini, Tuzla işçileri de onlardan. SABAH Pazar olarak teybimizi 'kalan bir sağ'a, tersane işçisi Fedai Yerli'ye uzattık. Evinde, tersanesinde bir günü onunla geçirdik..
YANAKTAKİ ÖPÜCÜK: BABA
Elif ile Ebru, babaları için duydukları korkuyu bir şiirle anlattılar bize: "Sabahı akşamı belli olmayan/Yazı kışı eksik olmayan/Tatil günü bile olmayan/Tersane işçisi çocuklarıyız/Sabah erkenden gönderir annem babamı işe/Eli yüreğinde gözü yolda bekler dönecek mi diye/İşte yan yanasınız tersane işçileri/Bugün olduğu gibi büyütün iş ekmek mücadelenizi/Ben de bir tersane işçisi kızıyım/Sabah erken saatlerde bir öpücük konar yanağıma/Akşamsa yarı uykulu gözleriyle bir gölge şeklinde/Bir patlama yine bir ölüm haberi daha/Babalar ölüyor, anneler dul, çocuklar yetim."

ÜÇ YILDIR TERSANE İŞÇİSİ
Fedai Yerli (34) Çorumlu bir montaj ustası. Yıllarca Ankara'daki fabrikalarda çalıştıktan sonra, üç yıl önce Tuzla'da işe başlamış. Tersanede çalışmayı tercih etmesinin en önemli nedeni, nispeten daha iyi para kazanması. Montaj yardımcısı olarak başladığı işte birkaç ay içinde usta olmuş. Gemilerin dış saclarını, iskeleyi ve omurgayı montajcılar kuruyor. Montajcı olduktan sonra usta maaşı almaya başlamış. Ama birkaç yüz YTL fazla kazanmanın bedelini çok geçmeden fark etmiş. "Bu hayatı, içine girdikçe anladım," diyor. Sigorta primi şimdiye kadar hep asgari ücretten ödenmiş, maaş bordrosunu hiç görmemiş, bu durumu iş müfettişine şikâyet ettiğinde ise, "Biliyoruz ama bir şey yapamıyoruz," yanıtı almış.

KIZLARINI GÖREMİYOR
En iyi ihtimalle saat 19.00'da tersaneden çıktığında, eve varma saati 20.30 Fedai ustanın. Okula giden Elif (13) ve Ebru (12) 20.00'de uyudukları için onları bazen günlerce göremediği oluyor. Aynı evde yaşadığı kızlarını özleyerek geçiyor günleri. Tersaneden önce haftanın bir gününü mutlaka onlara ayırıp hiç değilse bir piknik yapabilirlerken, son dört senedir çocuklarıyla iletişimi tamamen kopuk. Bu durumun onların karnelerine bile yansıdığını söylüyor.

GREVE KATILDIĞI İÇİN CEZASI YOLDA!
Fedai usta şu anda 16 Haziran'daki bir günlük grev nedeniyle işten atılma riskiyle karşı karşıya. Taşeronu onu Tuzla'nın en ucundaki tersaneye sürgün etmek istiyor, ama o buna karşı çıkıyor. Sürgün edildiği tersane hem çok uzak hem sağlıksız, yemekler bile 'rasta' adlı demir tozuyla dolu. İşverenin eyleme katıldığı için kendisini PKK'lı olmakla suçladığını söylüyor. Fedai usta işten çıkarılırsa üretimden gelen gücünü kullanarak oturma eylemi yapacak.

SERVİS HAKKI YOK
Fedai ustanın günü her gün 06.30'da başlıyor. Eşi Zeynep ve küçük kızı Diren'le birlikte kahvaltı sofrasına oturuyor. 300 YTL kira ödediği Kaynarca'daki evinde ayak üstü bir kahvaltı yapıyor ilk iş. Sonra taşeron işçilerinin servis şansı olmadığından yarım saatte E-5 karayoluna kadar yürüyor, minibüsle tersaneler bölgesine ulaşıyor, oradan da yine epey bir yol kat ederek tersanesine kadar yürüyor. 08.30'da işbaşı yapıyor.

KOCASINI AĞLAYARAK BEKLİYOR
Eşi Meryem Yerli (29), tersane işçisiyle evli olmayı şöyle tarif ediyor: "Bir tersane işçisinin karısı olmak bütün gününüzün korkuyla geçmesi, akşam geri dönecek mi diye düşünmek demek." Birkaç hafta önce eşinin eve geç geldiğini, telefonla da ulaşamayınca çocuklarıyla oturup ağladıklarını anlatıyor. Meryem Hanım, uzun çalışma saatleri nedeniyle kocasıyla sohbet edemediğini anlatıyor: "Eve yorgun argın geliyor. Duşunu alıp, yemeğini yiyor, çayını içiyor, rahat etmek istiyor haliyle."

TAŞERONLAŞMA POLİTİKASI EN ÖNEMLİ SORUN
Fedai Yerli şimdiye kadar pek çok tersanede çalışmış, bunun tek sebebi taşeronlaşma, "İşçi bile değiliz," diye anlatıyor durumu. Zaten şimdiye kadar yaşanan ölümlerde biri dışında hepsinin taşeron işçisi olması da bu bilgiyi doğruluyor: "Çoğu kez patronumuzun kim olduğunu bile bilmiyoruz." Birçok işçinin ölümüne tanık olmuş. 27-28 Şubat'taki eylemden sonra iskelelere filelerin konduğunu, paraşütü andıran emniyet kemerlerinin tahsis edildiğini, taşeronların kıyafetleri karşıladığını söylüyor: "Demek ki bunca insan ölmeyebilirdi." İş giysilerini alan patronların bu kez de günlük yevmiyelerinin 55 YTL'den 40 YTL'ye düşürdüğünü anlatırken gülümsüyor.

HER GÜN ZORUNLU MESAİ
12.00'ye kadar yoğun bir çalışmadan sonra, 45 dakikalık bir yemek molası var Fedai ustanın. Mesaisinin 12.45'te başlayan ikinci bölümü normal koşullarda 17.00'de bitmesine rağmen, her gün 19.00'a kadar zorunlu mesaiye kalıyor. İşverenler mesai saatlerini ancak çalışma saatleri bir ayda 235 saati aşarsa ödüyorlar. Ne onun ne Tuzla'da çalışan diğer işçilerin zorunlu mesaiye 'Hayır,' deme şansı yok, nedenini şöyle açıklıyor: "Zorunlu mesaiye üç kez gitmediğimiz takdirde, gerekçesiz çıkışımız veriliyor."

HAFTANIN YEDİ GÜNÜ İŞ
Fedai usta yıllardır hiç haftalık izin yapmamış. Ta ki bir ay önce yaptıkları eyleme kadar. Cumartesi-pazar günleri 17.00'ye kadar yıllarca çalışmış. Yasalar zorunlu mesai sınırı cumartesi günleri için 12.00, pazar günleri için ise 16.00 olarak tanımlamasına rağmen bu kanunsuzlukla yıllarca yaşamak zorunda kalmış. Onun için 'izin' kavramı sadece yıllık izin demek.

SON SÖZ YERİNE...
Mesaisinin sonunda onu eve uğurlarken son sözü Fedai ustaya veriyoruz: "25 metreden düşersem bedenen ölmesem bile, hayatım biter. İsteklerim hayatımın karşılığı: Taşeronluk sistemi ortadan kaldırılsın. İş cinayetlerinin sorumluları yargılansın. Günlük çalışma yedi buçuk saate çekilsin. Sigortalar ana firma tarafından ve alınan gerçek ücret üzerinden ödensin. Tersanelerin kapısı basına ve kamuoyuna açılsın. Çay molaları verilsin. Soyunma odaları düzenlensin. Bekâr odalarında yaşayan tersane işçilerine sağlıklı ve ücretsiz barınma odaları yapılsın. Ve örgütlenmenin önündeki tüm engellemeler kaldırılsın."
Haberin fotoğrafları