kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 4 Haziran 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ŞELALE KADAK

Nasıl olur da bir sirk yılın girişimcisi seçilir demeyin!

Dünyanın önde gelen danışmanlık şirketi Ernst&Young tarafından her yıl düzenlenen Dünya Yılın Girişimci Yarışması'nın gala gecesine katıldım.
Monte Carlo'daki ünlü Sporting Club'ın açılır tavanlı 'Yıldızlı Salonu'ndaydık ve sahnede, dünyayı yıllardır kasıp kavuran, aklımızdaki sirk olgusunu sürekli olarak değiştiren muhteşem Cirque du Soleil'in yıldızları nefes kesen şovlar yapıyordu.
Onların sahnede olmasının tabii ki bir sebebi vardı. Geçen yıl bütün ülkeleri geride bırakan Kanada'ydı ve bu ülke çıkışlı Cirque du Soleil'in kurucusu ve CEO'su Guy Laliberte yılın girişimcisi seçilmişti. İlk başta insana garip gelebilir. Öyle ya, ilk sirkin ne zaman çıktığını bilmiyorum ama çok eski olduğunu söyleyebilirim. Peki jüri onca şirket arasından neden bir sirki yılın girişimcisi seçmişti? Deniyor ki, çok bildik bir alanda, dünyayı peşinden sürüklemeyi bildiler ve 1 milyar doların üzerinde ciro yapmayı başardılar.
İşte 42 ülkeden katılan girişimcilerin tek tek tanıtıldığı o geceyi yaptıkları kısa şovlarla ilginç hale getiren Cirque du Sloeil, geçen yılın birinciliğini bu yıl yaptıkları şovlarla kutlamaya devam ettiler.
Yarışmada Türkiye'yi Orhan Turan temsil etti.
Bu yıl eşinin bulduğu akciğer tansiyonuna iyi gelen ilacı üretmek için on yıl önce çalıştığı şirketten ayrılan ve şu anda 802 milyon euro satış hacmine İsviçreli Actelion'u kuran Jean Paul Clozel, 'yılın girişimcisi' seçildi.
Öncelikle şunu belirtmek gerek. Türkiye'nin böylesi bir yarışmada şansı var mıydı diye kendi aramızda konuştuğumuz zaman, kimse 'evet var' demedi. Yani aslında Ode Yalıtım'ın böylesi önemli bir yarışmaya katılmış olması bile başlı başına yeterli ve kendi içinde başarılıydı. Ama diğer ülkelerden katılan şirketlere bakınca gördüğüm bu şirketlerin küçük kobi şirketleri olmadığıydı. Ya çok eskiden beri varlardı, ya milyar dolarlık cirolara sahiptiler ya da çok yenilikçi oluşları çok keskin bir şekilde ön plandaydı.
Ernst Young Türkiye'nin yöneticileriyle konuşurken, aslında buradan gelen birinciliğin sıkı bir ülke tanıtımı yaptığına dikkat çekildi. Ben de 'öyleyse neden örneğin Hüsnü Özyeğin gibi isimleri bu yarışmalarda Türkiye'yi temsil etmiyor' diye sordum. Anladığım kadarıyla Türkiye'deki yarışmanın formatı buna uygun değildi. Ama gördüğüm başka ülkelerin ünlü bankaları, ünlü gıda markaları bu yarışmada birincilik peşindeydi.