kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Nisan 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Thierry Henry Fenerbahçe'ye mi geliyor?

BURCU ALDİNÇ
İki kez 'Dünyanın En İyi Futbolcusu' olarak aday gösterilen, Michel Platini'nin rekorunu kırarak 'En Çok Gol Atan Futbolcu' unvanını ele geçiren Barcelona'nın yıldızı Thierry Henry'le Barselona'da görüştük ve Fenerbahçe'nin ona bir teklif götürüp götürmediğini sorduk..
İLİŞKİLİ HABERLER
Thierry Henry Fenerbahçe'ye mi geliyor?
Fenerbahçe-Chelasea mağlubiyetinden sonra Barcelona'nın yolunu tutuyoruz. Aynı günün akşamında Barcelona-Schalke çeyrek final maçı var. Ertesi gün ise Barcelona'nın gözde futbolcusu Thierry Henry ile buluşacağız. Aslında Henry maç sonrası röportaj vermeyi sevmiyor. Hatta ona kalsa hiç röportaj vermeyecek. Ama Reebok'un nisan ayında başlayan 'Your Move' kampanyasının ikonu olmayı kabul edince, araya firma yetkilileri giriyor ve bir saat geç de olsa röportaja geliyor. Önce kendisini bekleyen bir grup çocukla top oynuyor ardından da çocuklarla fotoğraf çektirip, imza dağıtıyor. Boyu ekranda göründüğünden daha uzun. "Zaten futboldan sonra en çok basketbol oynamayı seviyorum," diyor. Maçlardaki hızlı, agresif Henry'den gerçek hayatta eser yok. "Aslında sakin bir yapım vardır," diye anlatıyor kendisini. Bir de röportajda transferle ilgili soru sorulmamasına rica ediyor. Ama Henry bu, bir kez yakalamışken ona Fenerbahçe'den teklif alıp almadığını sormadan olmaz.

- Öncelikle tebrik ederim. Şampiyonlar Ligi'nde Schalke'yi yenerek yarı finale çıkmayı başardınız. Bu galibiyet sonrası ne hissediyorsunuz?
- Teşekkürler. Bugün ne hissettiğime gelince. Oldukça yorgunum çünkü gerçekten de çok zor bir maç oldu. Ama aldığımız netice karşısında yorgunluğumu unuttum çünkü kazandık. Kaybetseydik zor olurdu. Şimdi önümüzde yarı final var ve ona odaklanmak zorundayız.

-Peki normalde kaybettiğiniz maçlardan sonra ne hissedersiniz? Mutsuz mu olursunuz, sinirli mi? Yoksa "Kaybetmek de var," deyip geçer misiniz?
- Mağlup olduğumuz maçlar da oluyor elbette. Ama ben yenildik diye depresyona girmem ya da sinirlenmem. Nerede yanlış yaptığımızı bulmaya çalışırım. Yeterince iyi oynamadığımızı düşünürüm. "Acaba ne yapsaydım, takım daha iyi olurdu ve kazanırdı?" diye sorarım kendime. Sonuçta futbol bir takım oyunu olsa da, birey olarak yaptıklarımız ya da yapmadıklarımız skorda etkili oluyor. Ben de kendi eksiklerimi düşünüp, bir dahaki sefere daha iyi olmaya çalışırım.

TRANSFERDEN HABERİM YOK!

-Yarı finallerde Manchester United ile karşılaşacaksınız. Sizce bu maçın sonucu ne olur?
- Gerçekten bilemiyorum. Chealsea çok güçlü bir rakip. Tabii Liverpool da öyle. Manchester United da küçümsenecek bir takım değil. Bazen maça çok iyi hazırlansanız da, oyun esnasında sakatlıklar yaşanabiliyor. Biz tabii ki kazanmak için sahaya çıkacağız. Ama saydığım diğer tüm takımlar da aynı şeyi istiyor. Zor bir mücadele olacak.

-Batıl inançlarınız var mıdır? Maça çıkmadan size şans getirmesi için yaptığınız bir şey ya da uğurlu ayakkabınız...
-Hayır yok. Daha çok oyuna konsantre olmayı seviyorum. Oyunun sonucunu, bu tarz batıl inançlara bağlamak bana doğru gelmiyor.

-Şu sıralar Türkiye'de spor gazetelerinde sık sık adınız geçiyor. Oldukça popülersiniz, bundan haberiniz var mı?
-Gerçekten mi? Bundan haberim yoktu. Neden adım geçiyor ki!

-Sizin ve takım arkadaşınız Eto'o'nun Fenerbahçe'ye transfer olacağı söyleniyor. Size Fenerbahçe kulübünden böyle bir teklif geldi mi?
- (Kahkaha atarak) Gerçekten ilk kez böyle bir şey duyuyorum. Benim böyle bir tekliften haberim yok. Neden bahsettiğinizi bilmiyorum.

-Peki Türkiye'de oynamayı düşünür müsünüz?
-Sanmıyorum. Şu anda Türkiye'de futbol oynamak gibi bir planım yok.

-Bir takımdan diğerine transfer olurken sizin için en önemli şey nedir? Para, gideceğiniz takımın gücü, takımın başındaki antrenör, gideceğiniz ülke?
-Hiçbiri. Benim için önemli olan o takımla ilgili hislerim. Gideceğim takımda ne kadar iyi oynayabilirim diye düşünürüm hep. Para ya da başka şeyler umurumda olmaz. İç sesimi dinlerim. Bana "Git," diyorsa giderim. Sırf parası için ya da eğlenceli bir şehirde olduğu için bir takıma transfer olmam.

-Peki kalbinizin derinliklerinde yatan bir takım var mı?
-Hayır şu anda Barcelona için oynuyorum. Ama sekiz yıl boyunca Arsenal için oynadım ve Arsenal'in kalbimde her zaman başka bir yeri olacak.

-Belki ileride tekrar Arsenal'de oynarsınız, kim bilir?
-Bilemiyorum. (Gülerek) Belki malzemeci olarak Arsenal'e geri dönerim. Bu işin şakası tabii. Ama sekiz yıl boyunca aynı takımda oynayınca, o takım sizin için başka bir noktaya geliyor. Arsenal'in benim için çok özel olduğunu söylemeliyim. Ama ben orada zaten sekiz yılımı geçirdim.

-Bugüne kadar birçok firmanın reklam kampanyasında oynadınız. Son olarak da Reebok, ikonlarından biri olarak sizi seçti. Neden firmalar sizi tercih ediyor dersiniz? Çok mu popülersiniz yoksa çok mu yakışıklı? Ya da yeteneğiniz mi sizi cazip hale getiren?
-Bilmiyorum. Bence bu karşılıklı bir şey. Reebok'la benim aramda bir uyum var. Onlar bana ne istediklerimi soruyorlar, ben de anlatıyorum. Böyle olduğu ve yüzü olduğum marka bana hitap ettiği sürece, sorun yok.
Haberin fotoğrafları