kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Nisan 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Bacca ve Moro "barış gelinleri "yolunda

Pippa gelinin narin elleri

Evrim ALTUĞ
Katledilen genç İtalyan kadın sanatçı Pippa Bacca, Türkiye kamuoyunda olduğu kadar, sanat camiasında da derin bir iz bıraktı. Bacca'yı yorumlayan sanatçı, küratör ve eleştirmenler, onun cesareti ve yaşamı ile ölümü üzerinden temsil ettiklerini sorgulama vaktinin geldiğini haber veriyor..
İLİŞKİLİ HABERLER
Pippa gelinin narin elleri
Çoğumuzun 'Pippa Bacca' olarak tanıdığı 33 yaşındaki İtalyan güncel kadın sanatçı Giuseppina Pasqualino di Marineo, performans sanatını küresel barış kültürüyle harmanlamak uğruna 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde İtalya'nın Milano kentinden sanatçı dostu Silvia Moro ile çıktığı otostoplu yolculuğu ne yazık ki tamamlayamadı. Bacca, mart ayı sonunda Gebze'de tecavüze uğradıktan sonra aynı 'insan' tarafından hunharca boğazlanarak, öldürüldü. Sanatçı, bugün ardında bıraktığı imzası ve adına art arda düzenlenen çeşitli eylem ve çabalarla, canice yok edildiği için, geç de olsa insanca var edilmeye çalışılıyor. Örneğin, Bacca'nın adı, Konya'da 'Melek Pippa Bacca Kadın Sığınma Evi' olarak yaşatılmaya çalışılacak. Bacca'nın ardından dün akşam 19 Ocak Kolektifi'nin de katkılarıyla Galatasaray'da yapılan ve büyük ilgi uyandıran kara duvaklı - erkekli ve sanatçı katılımlı 'Biz Erkek Değiliz!' performansı ya da toplam 18 sanat kurumunun imzasını taşıyan 'Bağımsız Sanatçılar ve Sanat Çalışanları Bildirisi'nin çok önemli ifadeleri de, gündemdeki yerini bulmuş gibi. Bu anlamda, söz konusu tepkinin sözden aşırılarak net ve eylemci bir tavırla ortaya konulabilmesi için birçok aydın ve aktivist çaba gösteriyor. Ama yazık ki hiçbir etkinlik, hiçbir yazı, Bacca'nın canı kadar etkili ve sahici değil. Bu arada, söz konusu inisiyatifin bugün Gebze'ye giderek yeni bir performans sunacağını da haber verelim. Keza Bacca için yapılması düşünülenler arasında, Barış Gelinleri projesinin kaldığı yerden tamamlanması da bulunuyor.

NASIL BİR SANATÇIYDI?

Tam bu koşullarda, "Pippa Bacca nasıl bir sanatçıydı?" sorusu akla takılıyor. Bu soruyu, Türkiye'de ve dünyada güncel sanatı yaygınlaştırmaya çalışan kültür profesyonelleri, farklı açılardan yanıtlıyor. Bu imzalardan biri, yaşamı ve çalışmalarını Almanya ile Türkiye arasında sürdüren ve son olarak Siemens Sanat Merkezi'ndeki performanslarıyla dikkat çeken,
Nezaket Ekici. Sanatçı, sanat eleştirmeni Ayşegül Sönmez'le yaptığı bir yazışmada şunları ifade ediyor: "Bacca'nın hayatını adadığı sanatı, her parçası insanlara yönelik bir üsluptaydı. Ancak Bacca anlaşılamadı. Yaptığı, etkileşimli ve kamusal bir işti. Çok da iyiydi. Bir sanat eseri, her zaman içinde belli bir mesaj içeren, toplumla doğrudan temas kurabilen karakter parçasıdır. Bacca'nın ortaya koyduğu parça, bunların cüretkâr ve tehlikeli bir tanesi oldu." Öte yandan, Bacca'nın işlerini değerlendiren ve bugün İtalya'da yaşayan ve çalışan sanatçı
Şükran Moral'ın duruma verdiği tepki de bambaşka bir perspektif ortaya koyuyor. 1994 yılında Üç Kişiyle Evlilik isimli bir performans gerçekleştiren Moral, gelinen noktayı şöyle anlatıyor: "Çok tuhaf bir rastlantı. Ben, bir Türk sanatçı olarak, İtalya'da gelinliği bir sembol olarak kullanmıştım. Ama İtalyanlar beni onore etti, anladı... Bu tip sanat, hayatın içinden geçen bir sanat. Sanat sadece lobilerle, rahat koltukta olmaz; bazen günümüzde bazı sanatçılar, Pippa gibi riski de göze alırlar. Taktir edilecek bir davranış bu. Sanat bayrağı, futbol bayrağından daha da önemlidir. Bunu bilen ülkeler kendi sanatçılarına sahip çıkar; bizde ise, bu ne yazık ki böyle değil." Yine, BM Suma Güncel Sanat Merkezi yönetiminde bulunan sanat tarihçi ve yazar
Beral Madra ise, Pippa Bacca vakasının 'yapısökümünü' şu özet bilgilerle öne sürüyor: "Bacca'nın performansı barış konusuna odaklandığı için dikkati çekmiştir. Dolayısıyla 'barış' konusu, bu ülkenin olmazsa olmaz gündemidir. Ancak, bu barışın yalnız savaş bağlamında değil, mikro alanda insan ilişkileri bağlamında geçerli bir barış olduğu anlaşılmış mıdır? Bacca ve Moro'nun performansı, İstanbul sanat ortamına sanat üretim ve eylem işinin yalnız İstanbul sınırları içinde ve birkaç bölgede gerçekleştiğini bir kere daha hatırlatmıştır. Bu hatırlatmanın, bu vahim durumu düzeltip düzeltmeyeceği, henüz belli değildir. Bacca, gençliği ve güzelliğini bizim derin sorunlarımıza kurban etmiştir; performansı, ölümcül bir başarı olmuştur." Pippa Bacca'nın kişisel sanat tarihine baktığımızda, çoğu yılda iki sergiye yayılan, Milano'dan Firenze'ye, oradan Torino'ya uzanan yaklaşık 10 yıllık, 15 sergiyi aşkın dolu dolu bir üretim takvimi karşımıza çıkıyor. Pek çok karma projenin de katılımcısı olan Bacca'nın işleri de, kendisi gibi narin ancak yalın ve basit, bu nedenle de etkili görsel cümlelere benziyor. Yapıtlarında doğa ile el sanatlarını, kadınlığın duygusal ve görsel dili ile de dünya sorunlarını şefkatle harmanlayan Bacca, fotoğraf filmi makarası, bulaşık eldiveni, naylon poşet, yaprak ve kağıt gibi gündelik nesneler üzerinden elleriyle kese biçe yarattığı kırılgan sembol, figür ve jestlerle, adeta modernizmin gölge oyununu, her an yırtılabilirliğini kurguluyor. Onun ölümüyle birlikte, sanki sanat ve hayat arasında da garip bir namus davası başlamışa benziyor. Bacca ve Moro "barış gelinleri "yolunda
Haberin fotoğrafları