kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Nisan 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Maasai yerlilerinin ayakkabıları herkesin ilgi odağı oldu.

Maraton kolaydı, hiç aslan yoktu

Derleyen: Evrim ALTUĞ
Altı Maasai savaşçı, Tanzanya'daki köylerine yardım amacıyla geçtiğimiz pazar koşulan Londra Maratonu'na katıldı. Ekipte yer alan 24 yaşındaki Isaya, ülkesi dışına ilk kez çıktığı Londra'daki bu deneyimi günlüğüne aktardı..
4 Nisan Cuma: Londra'ya varış
Uçak çok büyük ve korkutucuydu, ben de gözlerimi kapadım. Annem İngiltere'ye gelmemi istemiyordu çünkü daha önce hiç uçak görmemişti. Büyüklerimiz bize maratonda koşabileceğimizi çünkü zaten aslan öldürürken ya da çobanlık yaparken bunu yaptığımızı anlattı. Ben hayvanlarımla yeri gelince yürüyorum, onları aslanlardan korumam gerekiyor. Köye açılacak temiz su kuyusuna para bulabilmek üzere yardım edebiliriz, bu nedenle hepimiz çok idman yaptık. Heathrow (havalimanı) çok yoğundu, zeminde yürümek de zordu çünkü zeminin bir kısmı hareketliydi. Tek başınıza yürürken birden, hoppppp! Girip çıkmak zordu ama, bir kere hareketli zemine girince güzel.

5 Nisan Cumartesi: Bir çiftliğe gezi ve idman
Kanı ve eti özledim. Sebzeleri özlemedim. Çünkü sebzeler sadece kadın gıdasıdır. Burada süt var ama, kan gibisi yok, enerji veriyor çünkü. İngiliz çayı şekerle iyi gidiyor. Coco Pops gevreğine katık ettik. Ama en iyi gıda, kruvasan. Buradaki ineklerinizi görmek istedim çünkü inekler bize göre mühim. Ama buradakiler körpe. Atlar ise, garip metal ayaklı büyük zebralar gibiler. Buranın havası da bir garip. Camdan bakarsanız sıcak, dışarı çıkarsanız soğuk. En güzeli duşta veya koştuğunuz sırada olanı. İngiltere üzerine bir seminerde duşlardan söz edilmişti. Denmişti ki, dikkat edin; eğer duş sıcaksa sahiden sıcaktır; yok, eğer soğuksa gerçekten soğuktur. Doğruymuş.

6 Nisan Pazar: Yerel medya ile röportaj, Cooling Kent bölgesine gezi
İngiltere'deki herkes dost canlısı ve güler yüzlü. Bu, Maasai kültürünün de olağan durumu; bir farkla, İngilizler beyaz. Ayrıca buradaki insanlar paraya bağımlı, biz ise yiyeceğe para vermiyoruz. Buradaki herkes bizimle ilgileniyor, bize sürekli niye buraya geldiğimizi soruyorlar.

7 Nisan Pazartesi: Trafalgar Meydanı'nda uluslararası basınla randevu
Tüm muhabirlerin soruları birbirine eş. Niye garip kalkanlar ve ayakkabılarımız var, niçin kan, aslanlar nasıllar vb. Trafalgar Meydanı'nda bize sordular: "İlerideki bronz aslan hakkında fikriniz ne?" Ne diyebilirim ki? O gerçek bir aslan değil. Umurumda değil çünkü biz onlara ilginç kaçıyoruz. Ama ben burada bir şov veya teşhir için bulunmuyorum.

8 Nisan Salı: Buckhingam Sarayı'nda nöbet devir teslimi, Parlamento Binası ziyareti
Herkes askerler veya atların değil, bizim resmimizi çekmenin telaşında. Biz bir kültüre bakarken, herkes bize bakıyor. Londra'nın en iyi yapıları, Parlamento Binaları. Kuvvetli malzeme kullanmışlar. Kraliçe'yi Londra'da görmeyi umduk; ama hiç orada yoktu.

9 Nisan Çarşamba: Londra Maratonu gösterisi açılışında dans. Barclays kulesini ziyaret
Maratonla birlikte şarkılar ve danslar da sunacağız. Su içmedik, sade yedik ve çıktık. Belki maraton dört saat sürer ama, hızlı olacağı meçhul. Zorlanacağımızı sanmıyorum. Bu arada ayakkabılarımızı araba lastiğinden yapmışlar. Çok da rahatlar. Haftada üç günlük idmanlı durumdayız. 20 kilometrenin üzerinde koşacağız. Genç kardeşim Nguvu benden daha iyi, önüme geçiyor.

10 Nisan Perşembe: Londra'nın Gözü. Dev dönmedolap, Surrey'de at binme
Dönüp duran atların hızı inanılmazdı. Hayatlarımızda ilk kez ata da bindik. İnsanların atlarla konuşmaları çok ilginç. Onlara ne yaptıklarını ve nereye gideceklerini söylüyorlar.

11 Nisan Cuma: Londra Kulesi
Tanzanya'daki evimi buraya tercih ediyorum. Tüm bu binalara kıyasla, oradaki yaşam çok daha doğal. Buradaki yaşam çok daha Batılı. Burada yaşayabiliriz. Ama köyümü özledim.

12 Nisan Cumartesi: Kent bölgesinde dinlence
Maratonun bitmiş olması ve insanlarımın canı pahasına temiz su bulmuş olmamız beni çok etkiledi. Bizim orada, vahşi hayvanlarla paylaştığımız bir baraj var. Her sabah çocuklar oraya su bulmaya gidiyor, ama bu onlar için tehlike demek. Kimi bu yolda ölüyor. Haftaya yeni bir kuyu açacak ve hayatımızı iyileştireceğiz. Bundan sonra ben de, topluluk geliştirme eğitimi için Amerika'ya gidebilecek ve kendi halkımın büyük şefi olabileceğim.
Haberin fotoğrafları