kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Nisan 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

Hizmet edenin hizmeti ölmeden evvel görülemez mi?

Çok partili demokrasiyi ölümüne bir iktidar savaşına dönüştürmek, gelişmemişliğin en belirgin göstergesidir.
Bu durumun bir yansıması da karşıtı olduğunuz lidere oy vermemekle yetinmemeniz ve ondan nefret etmenizdir.
Bu tablo içinde ülkelerine hizmet eden insanların değerleri ancak öldükleri zaman kabul edilir. Değerleri yok oldukları zaman anlaşılır.
Dün 15'inci ölüm yıldönümünde bir kez daha andığımız Turgut Özal hakkındaki bir sayın okurumun gönderdiği mesaj, bu söylediklerimi çok veciz biçimde anlatıyor.
Birlikte okuyalım bu mesajı:
"Sayın Barlas,
Rahmetli Özal'ın döneminde üniversitede okuyordum. O zaman da hemen hemen şimdikine benzeyen bir durum vardı. Bütün gazeteler Özal'ı yerden yere vuruyor, Özal'ı tutmak değil, yaptığı bir şeye doğru demek bile ayıplanıyordu. Ben ise insanların O'nun getirdiklerini anlamayacak kadar kör olmalarına şaşıyordum.
Size kısa bir hikâyem olacak.
O ölmeden bir gün önce üniversite bahçesinde 7-8 arkadaşımla çok hararetli bir şekilde politika konuşuyorduk... Özal hakkında söyledikleri mesnetsiz ve alakasız şeyler öyle hiddetlendirdi ki beni, "O kadar laf söylüyorsunuz ama yarın ölse arkasından ağlarsınız" dedim.
Maalesef ertesi gün vefat haberi, TV'den bir maç sırasında geldi.
Pazartesi okula gözlerim şiş olarak gittiğimde gördüm ki, o arkadaşlarımın da gözleri benim gibi şiş ve yüzleri bembeyazdı. Hakan Mendes "

Anekdotlar
Hepimizin belleklerinde kaybettiğimiz ve yaşarken ülkelerine hizmet etmiş hemen her kişi hakkında bu tür anekdotlar vardır.
Çok bilinen bir tanesi Padişah 2'nci Abdülhamit için anlatılmaz mı?
1'inci Dünya Savaşı'nın son yılında (1918) yenilginin yokluklar ve endişeler biçiminde kitlelere yansıdığı bir ortamda Beylerbeyi'nde ev hapsinde yaşayan devrik Padişah Abdülhamit vefat eder. Beyazıt Camii'ndeki cenazesine geniş halk kitleleri katılır.
Cenaze namazı ertesinde saf tutanlara hoca " Merhumu nasıl bilirdiniz" diye sorunca, İttihat Terakki'nin bakanlarının da aralarında bulunduğu cemaat bir ağızdan "İyi bilirdik" cevabını verirler.
Bu durumu izleyen Sadrazam Talat Paşa da, "Madem iyi bilirdik, o zaman niye devirdik onu" diye kendi kendine söylenir.
Osmanlı'dan Cumhuriyet'e gelirsek.
Cumhuriyet'in "1'inci Adam "ı Atatürk ise, "2'nci Adam" da İnönü değil midir?
Ancak İnönü Başbakanlıktan ayrıldıktan (veya alındıktan) sonra Atatürk'le bir kez, o da Anadolu Kulübü'nün asansöründe tesadüfen karşılaşıp görüşebilmiştir.
Atatürk İstanbul'da Dolmabahçe'de ölümcül hastayken, İnönü Ankara'dan İstanbul'a silah ve siyaset arkadaşının ziyaretine gidememiştir.
İnönü'nün yakınları ( mesela Refik Saydam), onun İstanbul'a gittiği takdirde öldürüleceğini söyleyip, bunu engellemişlerdir. Hatta rivayete göre, belirli çevre tarafından Atatürk'e İnönü'nün öldüğü duyurulmuş ve buna inandırılmıştır. Bunun üzerine Atatürk vasiyetinde İnönü'nün çocukları için de ödenekler koymuştur.
Ama Atatürk'ün vefatı üzerine Cumhurbaşkanı seçilen İnönü, O'nun için "Vatan sana minnettardır" içerikli unutulmaz konuşmasını yapmıştır.

Demirel-Özal
İşte bu hep böyle olmaktadır.
Siyasetçi Demirel ile bürokrat Turgut Özal birlikte oldukları zamanlarda doğan sinerji, reformların, atılımların itici gücünü oluştururdu. Ama Turgut Özal da siyasetçi olunca bu birlikteliğin değeri unutuldu.
Özal Cumhurbaşkanı Demirel Başbakanken, birlikte yarına dönük işbirliği yapabilselerdi, Türkiye'nin 1990'ları "Kayıp yıllar" olarak tarihe geçmezdi.
Öyle olamadı. Özal'ı Çankaya'da izolasyona ve yıpranmaya itmeyi tercih ettiler.
Özal ölünce de onun hizmetlerini ve değerini vurgulamakta herkes birbiriyle yarış etti.
Diyorum ki... Siyasi rakip olmak, kan davalı ve can düşmanı olmak değildir.
Bu anlayış lider kadroları tarafından siyasete pompalanınca, halk kitleleri kamplaşıyor, kin ve nefret duyguları demokrasiyi boğuyor.
Hizmet edenlere onlar yaşarken de hizmetlerinin farkında olduğumuzu belli etmenin, siyasi ortamı gerginlikten çıkartmaya katkısı mutlaka olacaktır.