kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 5 Nisan 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Can Bahadır Yüce'nin şiirleri çocukluk, yalnızlık ve huzuru anlatıyor.

Dünyayı unutmak isteyen bir gazeteci

Kaya GENÇ
Kuleli Askeri Lisesi mezunu Can Bahadır Yüce, ilk şiir kitabı Yaslı Mızıka'yı çıkardığında yıl 1999'du ve o henüz 18 yaşındaydı. Hilmi Yavuz'un genç kuşağın en önemli şairi olarak gördüğü Yüce, bugün Zaman gazetesinin kitap ekini yöneten, üçüncü kitabı Unuttum Dünya'yı ise yeni yayımlayan bir gazeteci, editör ve şair..
- Kitabınıza İngiliz romantik şair Wordsworth'ün 'The world is too much with us' (Dünya çok yoruyor bizi) dizesiyle başlamışsınız.
-Aslında o alıntıyı yaparken gazetecilikle olan ilişkimi düşünmemiştim! Eminim bilinçdışı bazı refleksler de orada etkili olmuştur. Dünyadan el etek çekmek gibi bir eğilimim hep oldu. İronik biçimde gazeteci olduğum için bunu yapamamanın hem şaşkınlığı hem çaresizliği var üzerimde. Ama samimi olmak gerekirse, her insan ne kadar el etek çekmek istese de bir şekilde dünyanın içinde olmayı ister. İstemesek zaten kitap yayımlamayız. Böyle bir ikilem bu ve net bir cevabı yok. Dünyaya çekilme isteğim yine de samimi, keşke olabilse. Zaten gazeteci olmasam da mümkün değil, bugün yaşayan bir insan için bu imkânsız.

- İlk kitabınızı yazarken Kuleli'de öğrenciymişsiniz, nispeten dünyanın tam içinde olmayan biri yani. Yaşadığınız değişimlerle şiirlerinizde konuşan ses de değişti mi?
- Şiirlerimin anlatıcı öznesi için belki soyut karakter demem de ikinci ben derim. Sanırım her şair için böyledir; sokakta gördüğün şair aslında o şiirleri yazan kişi pekala olmayabilir. Her şair için ben durumun böyle olduğunu düşünüyorum. Çok sevdiğin, hayran olduğun bir şairle tanıştığın zaman hayal kırıklığına uğrayabilirsin. Bunları yazan adam bu muymuş diyebilirsin. Ben de yazdığım şiirlere bir değer ve hayranlık atfeden kişilerin sandığı kişi değilim. Takdir edilecek kişi ikinci ben dediğim o kişidir! Şiir yazma anımda şairim, bütün şairler de öyledir, onun dışında sıradan insanlarız.

- Peki gazetecilik yaparken o şairi nasıl koruyorsunuz?
- Yaşadığım karmaşık hayat, insan doğasına aykırı olan günümüz dünyası, aksine o 'ikinci ben'i tam anlamıyla korunaklı bir hale getiriyor. Çünkü elinde yalnızca o var. Rilke'nin çok sevdiğim bir sözü vardır: "Çocukluğunu cebine koy ve hemen kaç, zira tek sahip olduğun şey budur," der. Bendeki o ikinci ben de sürekli olarak çocukluktan besleniyor. Sevdiğim bütün şairlerde de bu böyledir.

- Şiirlerinizde dinin huzur verici bir yanı var.
- Ona din değil de iç dünyası demek daha doğru. Hilmi Yavuz, "En Müslüman şairimiz Mehmet Akif değil, Ziya Osman Saba'dır," diye yazmıştı. Ben de o meşrebe yakınım. Şiir ile bir mesaj vermek, onu ait olduğun dünya görüşüne hizmet etmek için kullanmak, dine dair birtakım göndermeler yapmak hem şiirin hem benim doğama aykırı. Dini, yüksek sesle dile getirilmeyecek duyarlılıkların alanı olarak görürüm. Söyleyince, onunla ilgili birtakım şeyleri söyleyince büyüsünün bozulabileceği bir alan gibi geliyor bana.
Haberin fotoğrafları