kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 3 Mart 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
NAZLI ILICAK

Konu mahkemelik

Rektörler suç işliyor. Üniversiteye sokulmayan kızlar mahkemelere şikâyette bulunabilir.
Türk Ceza Kanunu'nun 112'nci maddesi, "Hukuka aykırı olarak... her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine engel olunması halinde, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası" öngörüyor.
Yükseköğretim Kanunu'nun 53'üncü maddesinde ise, "Öğrenme ve öğretme hürriyeti kısıtlanırsa, kovuşturmayı Cumhuriyet Savcısı doğrudan yapar" deniliyor. YÖK'ün iznine gerek yok.
Anayasa'nın 42'nci maddesine göre, "Kanunda açıkça yasak olmayan herhangi bir sebeble, yükseköğrenim hakkı engellenemez."
Bazı rektörler ve Üniversitelerarası Kurul ise, Anayasa Mahkemesi'nin 1991'de, ek 17'nci maddeyi yorumlarken verdiği, 'dingerekçe ile kullanılan başörtüsü üniversitede takılamaz' kararına dayanıyor.
Kafalar yanlış bilgiyle bulandırılıyor ya, "Ek 17'nci madde değişmeli" ısrarı karşısında birçok kişi, bu maddenin başörtüsünü yasakladığını sanıyor. Oysa, aksine, mevcut ek 17'ye göre, "üniversitelerde, kanunlara aykırı olmayan her türlü kılık kıyafet serbest" Rektörler, "yasak sürmeli" derken, sadece Anayasa Mahkemesi'nin ek 17'nci maddeye ilişkin yorumunu göz önüne alıyor. Halbuki, anayasanın 42'nci maddesine eklenen cümlede, "kanunda açıkça yasak olmayan herhangi bir sebeble" deniliyor. Anayasa Mahkemesi'nin yorumu, kanun mu? Anayasa'nın değiştirilen 42'nci maddesi çerçevesinde, başörtülü kızların üniversiteye girmesi, idari bir karar veyahut mahkeme kararıyla ENGELLENEMEZ.
Yeni kanundüzenleme, sadece hakkın kullanımının sınırını belirleyecektir.
Nitekim, Anayasa'nın 42'nci maddesinde, "eğitim hakkının kullanılmasının şartları" değil "sınırı" kanunla belirlenir, ibaresi mevcut. Sınırı belirlenmedi diye, eğitim özgürlüğü ortadan kalkmaz.