kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 3 Mart 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

Sorunlara çözüm üretmek zor... O zaman kavga mı edelim?

Geçenlerde Amerikan Merkez Bankası'nın (Federal Rezerve Board) efsanevi eski Başkanı Greenspan, televizyonda yeni dünyayı anlatıyordu.
Programın sunucusu David Letterman, Çin'in ve diğer ülkelerin rekabetinin Amerikan sanayisini çökerttiğini ve doğan işsizlik yüzünden piyasanın krize gireceğini ileri sürünce, Greenspan güldü:
- Bu rekabeti yaratan Çin'de, Hindistan'da ve diğer ülkelerde, yüz milyonlarca kişilik yeni orta sınıflar doğdu. Amerika'da işsizlikten ötürü talep düşerse, bu yeni orta sınıflar global talebi yaratmaz mı?
Greenspan Merkez Bankası'nın en önemli işlevinin dolar basıp tedavüle çıkartmak olduğunu söyledikten sonra şunları ekledi:
- Ancak Amerika olarak dünyadaki dolarlardan sadece yüzde 15'ine hâkimiz. Dolarların yüzde 85'i dünyanın diğer ülkelerinde.
Aslında yeni dünyayı anlamakta zorlanmayan pek yok.

Kapalıçarşı kapalı kutu
Türkiye'de de yeni Türkiye'yi anlayıp, ona göre davrananlar pek fazla değil.
Önceki gün Zaman'da M.Ali Yıldırımtürk, bu duruma çarpıcı bir örneği Kapalıçarşı'dan vermişti.
İstanbul'un en cazip alışveriş merkezi olan Kapalıçarşı'nın, kentin her köşesinde yükselen dev "shopping-mall" larla rekabette geri kalışını ele almıştı Yıldırımtürk.
Kapalıçarşı her akşam saat 18.30'da kapanıyordu. Pazar günleri de kapalıydı. Döviz ve altın fiyatlarının belirlendiği Bedesten ağzı, Borsa ve internet iletişimi ile yarışamıyordu.
Sonuçta "Çarşı'nın yeniden yapılanmasına, günlük çalışma saatinin uzatılmasına ve pazar günleri açılmasına yönelik çalışmaları henüz sonuç verebilmiş değil. Esnaf bireysel davranışlarıyla günün şartlarına uyma, değişim ve dönüşüme direnç gösteriyor. Her şeyi devletten bekleme alışkanlığı burada da sürüyor. Tarih dokusu dışında halkı ve turisti çarşıya çekecek, alışveriş yanında hoş zaman geçireceği modern alışveriş merkezlerindeki aktivitelerin küçük bir kısmı bile oluşturulabilmiş değil."
Diyelim ki Kapalıçarşılılar değişime uyumda yavaşlar.
Peki ya kamu yeni Türkiye'ye uyumda hızlı mı davranıyor?
Bugün Güneydoğu'nun güvenliği ve asayiş durumu ne kadar önemliyse, büyük kentlerin güvenliği ve asayişi de aynı derecede önemli değil mi?

Güneydoğu ve İstanbul
Sadece İstanbul'da, tüm Güneydoğu bölgesindekinden fazla nüfus var.
Peki polis sayısı 14 milyonluk bir kente yeterli mi?
Bu polisler ayda ortalama 1100 lira alıyor. Bu paranın ne kadarı kiraya, ne kadarı geçime yeter?
Ve bu polislerden can ve mal güvenliğimizin sağlanmasını bekliyoruz.
Onlar da İstanbul dışında daha ucuz kentlere tayin için sıra bekliyorlar.
Bunun gibi siyasetimizi ve bilimsel yaşamı "türban" a kilitledik. Kamplaştık.
Oysa türbansız on binlerce öğretmen adayı kadrosuzluktan işsiz bekliyor.
Veya 26 yaşına kadar olan eğitim ve çalışma çağındaki kadınlarımızın yüzde 65'i ne okula gidiyor, ne çalışıyor. Evlerine kapalılar.
Bunların bir bölümü keşke ilk ve orta eğitimlerini tamamlasalar... Evlerine kapatılmak yerine türban takıp üniversite kapısına kadar gelebilseler daha iyi olmaz mıydı?
Evet... Hem bu sorunları hem de yeni dünyayı anlayıp, uyum gösterecek ve çözümler üreteceğiz.
Galiba kolay olan türbana "evet" veya "hayır" diyerek kavga etmek.