kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 31 Ocak 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

'Ulak'ın çocukları büyüklere taş çıkarttı

DENİZ AYYILDIZ - GÜNAYDIN
'Ulak'ın dört çocuk oyuncusu, filmdeki başarılarıyla profesyonel oyunculara bile parmak ısırttı. Ümit Çırak'ın öğrencisi olan minikler, performanslarının dışında 'sinema sanatı, dizi dünyası ve Türkiye'de oyuncu olma' konularındaki görüşleriyle de dikkat çektiler..
Çağan Irmak'ın yönettiği ve geçen cuma günü gösterime giren 'Ulak'ın çocuk oyuncularının performansları büyük beğeni topluyor. Filmde dördü ana karakter olmak üzere 25 çocuk rol alıyor. Miniklerin hepsi de oyuncu Ümit Çırak'ın öğrencisi. 'Çağdaş Sinema-Oyunculuk Atölyesi'nde oyunculuk dersleri veren Çırak ve 'Ulak'ın çocuk oyuncuları; Sina Develioğlu, Erdem Ediz Uruş, Tansu Akbaba ve Atakan Yağız'la keyifli, biraz da şaşırtıcı bir söyleşi yaptık.

* Çocuklara oyunculuk öğretmek nereden aklınıza geldi?
Daha önce başka bir özel oyunculuk kursunda ders veriyordum. 8-10 haftada sertifika veriliyordu. Ben sekiz haftada hiç kimsenin oyuncu olabileceğine inanmıyorum. 'Çağdaş Sinema-Oyunculuk Atölyesi'ni açtım. Neredeyse bir yıl olacak. O günden bu yana da çocuklarla özgün bir çalışma yapıyoruz.

45 DAKİKADA SEÇTİ

* Çağan Irmak'la çalışmaya başlamanız nasıl oldu?
Atölye ürünlerini biraz erken verdi. 'Küçük Kıyamet'te, 'Adem'in Trenleri'nde, 'Karınca Yuvası'nda oynayan öğrencilerim oldu. Çağan (Irmak) benim arkadaşım zaten. Çocuklarla çalıştığımı duymuş. Bana 'Ulak'tan bahsetti ve filmde benim çocuklarımdan kullanabileceğini söyledi, 'En azından başroldeki çocukları senden alabilirsem çok iyi olacak" dedi. Atölyede uzun bir çalışma gerektiğini düşünüyordu ama sadece 45 dakikada oyuncuları seçti. Atölyedeki diğer çocukların enerjilerine baktığında da başka ajansa ihtiyaç duymadı.

* Burada sadece çocuklar mı eğitim alıyor?
Hayır, 5 yaşından 45 yaşına kadar öğrencim var benim...

* Ne kadar ücret alıyorsunuz öğrencilerinizden?
300 YTL. Derslere önemli hocalar geliyor. Ahmet Cemal daha çok bu işin estetik yanını anlatan bir derse giriyor. Ali Düşenkalkar büyüklere doğaçlama, diksiyon, fonetik dersi veriyor. Senem Oğuz dans derslerine giriyor. Ben kamera önü oyunculuk öğretiyorum. Ayrıca Alin Taşçıyan ve Güvenç Dağüstün de var. Hepsi ederlerinin çok altında bir paraya ders veriyorlar aslında.

* Neredeyse bir konservatuvar gibi olmuş burası...
Konservatuvar kelimesi çok oturmuyor bize. Bu daha çok bir ekol işi. Sıkıştırılmış bir klasik eğitim yerine belirli bir anlayışa hizmet eden oyuncular topluluğu, yani ansamble. Burada bir dil birliği söz konusu. Belki benim 25 çocuğumun da 'Ulak' filmine seçilmesi bu dil birliğinden kaynaklanıyor.

* Siz konservatuvar mezunu musunuz?
Müjdat Gezen Sanat Merkezi mezunuyum.

* Piyasada birçok oyunculuk kursu var. Siz eğitim anlamında nasıl bir anlayışı benimsediniz?
Biz "Sekiz haftada kurs veriyoruz, sizi ajanslara yönlendireceğiz" deyip yalan umutlar dağıtmıyoruz. Ben öğrencilerimi başka ajansa da yönlendirmiyorum. Yönetmen ve yapımcılardan oluşan bir çevrem var. Öğrencilerime asla 'Sizi dizilerde, filmlerde oynatacağım' diye umut vermedim. Onlara 'Biz burada oyunculuk üzerine bir araştırma yapıyoruz' diyorum.

HERKES OYUNCU OLAMAZ

* Ama ajans hizmeti de veriyorsunuz burada sanırım...
Evet ama dışardan hiçbir oyuncu kabul etmiyoruz. Burada öğrenciyseniz otomatik olarak zaten ajansa da kayıtlı oluyorsunuz. Mesela, 'Adem'in Trenleri'ne Zeynep Deniz Özbay'ı gönderdim. 'Küçük Fatma'yı oynadı filmde...

* Her isteyen derslere gelebiliyor mu? Yoksa önce bir yetenek sınavından mı geçiriyorsunuz?
Türkiye'de 5-6 dakikalık performansa bakılarak konservatuvara öğrenci seçiliyor. Ben bu sisteme inanmıyorum. Oyunculuk için bir süreç gerekli ama bazı öğrencilere 'Arkadaşım, senin oyunculukla bir alakan olamaz ama istersen prodüksiyona, kamera arkasına yönel' dediğimiz de oldu.

SANAT KANDIRMACASI

* Herkes oyuncu olamaz yani...
İnsanlara TV'deki dizi furyasıyla sunulan, yalan bir 'harikalar dünyası' var. Herkes oyuncu olmak istiyor. Hiç kimse ortopedist ya da terzi olmak istemiyor! Halbuki, oyuncuların yaşadığı hayat da hiç sevilesi bir hayat değil. Kendimden biliyorum; sorumluluklarım üst üste binince ben günde iki saat uyuyan, mutsuz bir adama dönüştüm.

* Bütün filmler sanat için yapılıyor diyemeyiz ama... Ticari sinema filmleri de var bol miktarda...
Diyemeyiz evet. Ama beni o ticari, gişe filmlerinden arayan olmadı henüz. Beni de oynatmadılar öyle filmlerde. O yüzden de şimdiye kadar yatım-katım olmadı. (kahkahalar) Beni de hep 'sanat yapıyoruz' diye kandırıyorlar. Ben de zaten sanat yapıldığına inandığım yerlere gönderiyorum çocuklarımı...

* Kandırıyorlar mı?
Bana şimdiye kadar "Biz ticari film yapıyoruz. Bizde çok para var. Ne kadar istiyorsun?" diyen olmadı. Hep, "Abi sinema filmi çekmeye çalışıyorum. Allah aşkına..." diye ağlak bir tavırla arıyorlar. Kandırmak da şöyle oluyor: "Tamam film çekelim, çok sanatsal bir şey yapalım" diyoruz. İkibuçuk ay sürüyor en az bu iş. İyi de, benim o ikibuçuk ayda ev kiram işliyor, telefon, su faturalarım geliyor. BEDAŞ'ın umurunda değil mesela benim ne kadar sanatsal bir insan olduğum...
Haberin fotoğrafları