kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 6 Ocak 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Onlar diyarın geleceğini vurdu

Beşiktaş, Diyarbakır'da koyu Beşiktaşlı Eren' in ancak cenazesine yetişebildi. Eren ise, onca sınıf geçti, annesiz babasız büyümeye onca yıl katlandı, onca zamandır test üstüne test çözüp üniversiteye hazırlandı, ama "mühendis olmaya" yetişemedi.
Ölüm mühendisleri, İkinci Dünya Savaşı'nın azgın patlayıcısını;
Bombay'da her patlayışında 200 ila 300 kişi öldürmüş katliam plastiğini;
Uğur Mumcu suikastini araştıran Meclis Komisyonu'nun o zaman savcıya dayanarak, "Profesyonel eylemlerde kullanılması dikkate alınmalı, gizli servis faaliyetleri kapsamında da düşünülmeli" dediği kimyasalı, kelimenin tam anlamıyla "terörist eylem" vahşeti olarak oraya koyuvermişti.
Diyarbakır, binlerce çocuğu sokaklarda aç gezen Diyarbakır;
Diyarbakır, binlerce kadını çöplerde aş arayan Diyarbakır;
Diyarbakır, binlerce evladını göçlere vermiş Diyarbakır;
Diyarbakır, mezralardan köylerden akan binlerce insanla şişmiş Diyarbakır;
Diyarbakır, binlerce gencini dağlara kaptırmış Diyarbakır;
Diyarbakır, binlerce miniğini çeteler kapmış Diyarbakır;
Diyarbakır, binlerce insanı Türkiye ortalamasının 40 defa dibinde yoksul Diyarbakır;
Diyarbakır, binlerce hanesi üç, beş değil; yedi, sekiz çocukla dolup taşmış Diyarbakır;
Diyarbakır, 150 bin insanı sokakta iş aramaktan bitkin, kırgın, kızgın Diyarbakır;
Diyarbakır, yüzlerce işsizi, açı, aç çocuğu suça batmış Diyarbakır; Diyarbakır, Kurban Bayramı'nda dağıtılmış bir tutam etle mutlu olan anaların Diyarbakır;
Diyarbakır, binlerce okul çocuğu üç kuruş için sokaklarda bin türlü işe koşulmuş Diyarbakır;
Diyarbakır, erzak kamyonları önünde bir torba pirinç için binlerce muhtacın birbirini ezdiği Diyarbakır; "terör dönemi"nin binlerce cenaze evi, yüzlerce şehidin son durağı, duraktaki bombaların, faili meçhullerin, küçük elinde küçük taşla "büyük provokatörler" tarafından öne itilmiş de güvenlik gerekçesiyle "büyük silahlar"ca vurulmuş çocukların gözyaşı Diyarbakır;
Diyarbakır, bunca acının, yoksulluğun, açlığın, şiddetin içinde, Emreler'i, Rıdvanlar'ı, Melekler'i ölsünler diye değil, büyüyüp mühendis, doktor olsunlar da dönsünler diye de yetiştirmeye uğraşıyordu.
14 yaşındaki Merve' nin babası, kızı için ölürdü zaten de, kapısında beklediği dershanelerden çıkıp da bir mesleğe, bir işe, huzur ve mutluluğa kavuştuğunu, ne bileyim mürüvvetini işte, bir görebilseydi keşke.
Diyarbakır, kendi geleceği olan gençleri katledenlerle vicdani, insani, siyasi hesaplaşmaya girebilmeli.
Diyarbakır, siyasi temsilcilerinden bu konuda net, açık tavır istemeli.
Diyarbakır, terör vahşeti yüzünden "şefkat eli" uzatanlara, onca ölüsünün arasına kattığı dört gencin, o babanın yaşadığı ve öldüğü kenti, onbinlerce insanla paylaştıkları sefaleti de sorabilmeli.
Diyarbakır, el ele ayağa kalkmak isterken, kim çelmeyi atıyorsa, kim üstüne ölüm kusuyorsa, kim canlarını alıp kaçıyorsa, kim geleceğini vuruyorsa, kim ruhunu gasp ediyorsa, kim bunu "eylem, mücadele, intikam" filan zannediyorsa, yüzüne tükürebilmeli.
Ve bir çoğumuz, devlet yahut vatandaş, gazeteci; lanet okurken bu adi, kalleş, kahpe bombalara; hakikaten kardeşlik, insanlık, huzur, barış, dayanışma, el ele verme, nefretin ve şiddetin gömülmesi, bombaların patladığı kentin perişan halinin her daim görülmesi adına hakikaten ne yapıp ne ettiğimizi, aklımızın ve vicdanımızın menzil ile ve terkibinin neye yetip yetmediğini biraz daha hakkıyla düşünebilsek.