kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 2 Ocak 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
MUHARREM SARIKAYA

Olasılık planlaması...

Devletin zirvesinden, hatta muhalefetten gelen yeni yıl mesajlarına bakıldığında şu söylenebilir:
"Terörle mücadele 2008' de de en önemli gündem maddesi olacak..."
Görünen o ki Türk Silahlı Kuvvetleri PKK'ya karşı mücadelenin en önemli unsuru olmaya devam edecek.
PKK silaha başvurduğu sürece karşısında devletin silahlı gücünü bulacak.
Şimdi gelelim asıl sorumuza...
Kuzey Irak'ta ve Türkiye içinde sıkışan PKK, diyelim ki yarın silahı tamamen terk etti.
Bundan böyle de mücadelesini legal siyasi zeminde yürüteceğini beyan etti.
Ortada silaha karşı silahlı mücadele kalmayacağına göre, PKK'ya karşı mücadelenin en önemli kurumsal gücünün; yani asker ve polisin işlevi de sona erecek.
Bu durumda silahlı mücadele bitince, PKK'ya karşı kurumsal mücadele de son mu bulacak?
Yoksa asker ve polisin geri çekilmesiyle ortaya çıkan kurumsal boşluk, bir başka kurum tarafından mı doldurulacak?
Veya "herkes eyleme dönüşmediği sürece dilediği gibi düşüncesini açıklamakta ve siyaset yapmakta özgürdür" mü denilecek?
"İçinde terör yoksa bırakınız geçsinler, bırakınız yapsınlar" mı denilecek?
Ortaya çıkacak sorunların çözüm yeri olarak legal siyaset sahnesi ve hukuk mu gösterilecek?

"Türkiye hazır mı?"
Bu soruların ortaya çıkmasına ASAM Uluslararası Hukuk Danışmanı, emekli asker Doç. Dr. Sadi Çaycı'nın bir süre önce bir televizyon kanalında dile getirdiği şu cümle aracılık etti:
" PKK silahı bırakırsa Türkiye'deki kurumlar buna hazır mı?"
Aslında, Doç Çaycı'nın bu sorusunu Ankara'da bazı kurumlar da bir süredir kendi içinde tartışıyor.
Eve dönüş veya etkin pişmanlık gibi yasal düzenleme gerçekleşir, bunun sonucunda PKK da çözülürse mücadelenin bu aşamadan sonra hangi konsept içinde yürütüleceğini konuşuyor.
Ancak bu konuda fikri düzeyde dahi bir yol alınmış gözükmüyor.
"Her şeyin zaman içinde, yavaş yavaş çözümleneceği" vurgulanıyor.

Ceza mı, idare hukuku mu?
Peki, soruyu gündeme getiren kişi olarak Doç. Dr. Çaycı'nın bir önerisi var mı?
Kendisine dün bu soruyu yönelttiğimde şu yanıtı verdi:
"Hem sivil, hem de askeri kanat ceza kanunlarına dayalı bir mücadele öngörüyor. Oysa İdare Hukuku'nda yapılacak düzenleme ile mücadele yapılabilir..."
Sözlerine açıklık getirmek için bir örnek verdi:
"Davaların beraat ile sonuçlanmasının çoğunlukla nedeni kişilerin suçsuzluğu değil, yeterli delil bulunamaması. Siz, kanunlara göre suçsuz bulundu beraat etti diye o kişinin kamuda istediği her görevi üstlenmesine izin verebilir misiniz?"
Çaycı, bir noktaya daha dikkat çekti:
"ASALA'nın silahlı mücadelesinden daha fazla zararı, Türkiye hazırlığını zamanında çok iyi yapamadığı için diyasporanın Ermeni soykırım iddiası verdi..."
Şimdi soruyu yineleyelim:
PKK ile silahlı mücadele bittiğinde, mücadelenin hangi konseptte yürütüleceğine ilişkin bir olasılık (ihtimaliyat) planlaması var mı?