kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 26 Aralık 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
MUHARREM SARIKAYA

Hamilik savaşı...

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Irak'ın kuzeyine yaptığı operasyonların, PKK'ya önemli kayıp verdirdiği anlaşılıyor. Genelkurmay'ın verilerine bakıldığında, örgütün mühimmat ve lojistik desteğinin büyük bölümünü kaybettiği görülüyor.
Görünen o ki terör örgütünün kan kaybı sürecek.
PKK'nın askeri kanadı, yakın gelecekte tasfiye sürecine girecek.
Tabanı da ancak legal siyasi zeminde kendine yer bulabilecek.
Aslında, örgütün silahı terk edip, legal hukuki zemine taşınması Ankara'da da birçok kesim tarafından desteklenen düşünce.
Hatta yıllar önce hazırlanmış, ancak bir türlü yürürlüğe konulamamış bir plan...
Bu sadece Ankara'nın değil, bölgedeki diğer güçlerin de arzusu...
Nitekim, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin dün Yasemin Çongar'ın Taraf gazetesindeki röportajında söylediği, "PKK silahını Irak veya ABD'ye teslim edebilir" sözleri de kanıtı.

En güçlü örgüt
Peki, PKK'nın silahlı kanadının veya tüm bünyesinin tasfiyesi kısa sürede sağlanabilir mi?
Şunu kabul edelim ki, Avrupa, eski Sovyet cumhuriyetleri, hatta ABD'ye kadar uzanan yapısına bakılırsa PKK bugün bölgedeki en büyük ve güçlü örgüt.
Hatta, Talabani ve Barzani'nin partilerinden de geniş bir örgütsel ağa ve ekonomik güce sahip.
Nitekim, 45 bin arasında olduğu belirtilen silahlı gücünün, mühimmat, silah, muhabere, beslenme, ulaşım, sağlık gibi tüm lojistik ihtiyaçlarını da sahip olduğu bu ağ sayesinde karşılayabiliyor.
Askeri uzmanların verilerine bakılırsa, örgütün bu ağı ve çarkı döndürebilmesi için ihtiyaç duyduğu gider, 300 ile 600 milyon dolar arasında değişiyor...
Gelirinin büyük bölümünü uyuşturucu ticaretinden sağlıyor.

Liderlik mücadelesi
Bu veriler ortaya konulduğunda, Irak Kürdistan Bölgesel Başkanı Mesud Barzani'nin Türkiye'nin operasyonlarına karşı çıkışının nedeni daha iyi anlaşılıyor.
Oysa aynı Barzani, 10 yıl önce PKK'ya karşı en kanlı mücadeleyi veren kişiydi.
O dönemde henüz yakalanmamış olan PKK lideri Abdullah Öcalan mektubunda kendisine "Mesud" diye hitap ettiği için küplere binen; ölüm fermanı yayınlayan da Barzani'ydi... Öcalan'ın yakalanması, İkinci Körfez Harekatı sonrası ABD'nin desteği Mesud Barzani'ye, arzu ettiği fırsatı verdi.
Tüm bölgedeki Kürtlerin liderliğine soyundu. Bununla yetirmedi, K.Irak'ı cazibe merkezi haline getirmek için elde ettiği ekonomik kazanımları da yatırımlara yöneltti.
Türkiye'nin Güneydoğu'sundan şahsına yönelik teveccüh yükselmesi de bu dönemde başladı.
Dolayısıyla Barzani'nin operasyonlara tepkisinin nedeni PKK'ya olan sevgisi değil, ortaya çıkacak boşlukta Türkiye'nin içerisi de dahil örgütün tabanını sahiplenme mücadelesidir.
Hamilik savaşıdır...

Taban kapma yarışı
Görünen o ki bölgede bu savaşı veren tek başına Barzani de değil.
Etnik temele dayalı aşırı dinci örgütler de büyük emek harcıyor.
Güvenlik birimlerine göre bu alanda epey de yol kat etmiş bulunuyor.
Ankara'da siyaset ise PKK'yı tasfiyenin hangi yöntemle yapılacağı konusunda dahi uzlaşma sağlayamadığı için ertesi gün hesabına geçemiyor.