kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Aralık 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

TÜSİAD'dan Anayasa uyarısı

Yeni Haber
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa V. Koç, Anayasa konusunda uzlaşma sağlanması gerektiğini belirterek, "84 yıllık kazanımlarımızı ve laik demokratik yapımızı basamak yaparak, özgürlükçü, eşitlikçi, katılımcı, girişimci, hukuka saygılı, bireyi yücelten, devlet-toplum-birey dengesini doğru kuran, toplumsal katılımla şekillendirilmiş bir Anayasa yapmalıyız" dedi.

Türk insanının geleceğine güvenle bakabilmeye ihtiyacı olduğunu kaydeden Koç, "Bu istikrar ve huzur ortamının yaratılmasının önüne engel çıkaran herkes tarih önünde sorumlu olacaktır" diye konuştu.
Koç, TÜSİAD'ın Ankara'da gerçekleştirilen Yüksek İstişare Konseyi toplantısında yaptığı konuşmada, dünya ekonomisindeki gelişmelerle bağlantılı olarak Türkiye ekonomisinin gücünün artırılması için çalışılırken, iç çekişmelerle zaman ve enerji yitirmenin, ilerde telafisi mümkün olmayacak kayıplara neden olabileceğini söyledi. Koç, şöyle konuştu:

ANAYASA'DA LAİKLİK KORUNMALI


"Bu yüzden, önümüzdeki Anayasa tartışmalarını toplumsal ve siyasal uzlaşmanın bir zemini haline getirmeliyiz. 84 yıllık kazanımlarımızı ve laik demokratik yapımızı basamak yaparak, özgürlükçü, eşitlikçi, katılımcı, girişimci, hukuka saygılı, bireyi yücelten, devlet-toplum-birey dengesini doğru kuran, toplumsal katılımla şekillendirilmiş bir Anayasa yapmalıyız. Türk insanının geleceğine güvenle bakabilmeye, huzur içinde geleceğini şekillendirmeye ihtiyacı var. Bu istikrar ve huzur ortamının yaratılmasının önüne engel çıkaran herkes tarih önünde sorumlu olacaktır."

MORTGAGE KRİZİ YABANCI GİRİŞİNİ SEKTEYE UĞRATABİLİR


Türkiye ekonomisinin kırılganlığını daha da azaltmaya ihtiyaç bulunduğunu ifade eden Koç, "Önemli bir risk unsuru olan cari açığı sürekli üreten ekonomik yapımızı değiştirmemiz gerekiyor. Yılda yüzde 7 civarında bir büyümeyi garanti altına almamız lazım. İstihdam dostu bir büyüme gerçekleştirmemiz lazım" dedi.

"Mortgage Krizi" dolayısıyla küresel kredi piyasasında daralma meydana gelirse, bunun, son yıllarda Türkiye'nin önemli kaynak girişlerinden birini sağlayan şirket satın alma faaliyetlerini de sekteye uğratabileceği uyarısında bulunan Koç, "Bu da özelleştirmelerin tamamlanması konusunda hızlı davranmamız gerektiğini ortaya koymaktadır. Öte yandan özelleştirme portföyünün de sonuna yaklaştığımızın göz önünde bulundurulması ve ihtiyaç duyulan yabancı kaynak girişi için, sıfırdan yabancı sermaye yatırımlarının önünün biraz daha açılması gerekiyor" diye konuştu.

Koç, Çin'in ekonomik gelişmesine işaret ederken, "Çin'i yalnızca bir tehdit olarak görmek son derece yanlış. Burada çok büyük bir fırsat yatıyor ve eğer doğru yönetilirse, bu ülkeyle gerçek anlamda bir kazan-kazan ilişkisi kurmak mümkün. Dolayısıyla Türkiye'nin gelecek tasarımları ve stratejileri içinde Çin'in mutlaka yer alması gerekiyor" dedi.

ABD'deki mortgage krizinin getirdiği soru işaretlerinin 2008 açısından bazı güçlü risklerin varlığına işaret ettiğini kaydeden Koç, "Özellikle büyümelerini önemli ölçüde dış kaynakla finanse eden bizim gibi ülkelerin, ekonomik kırılganlıklarını minimuma indirmek üzere, politika ve stratejilerini dikkatli bir biçimde gözden geçirmeleri gerekiyor" dedi.

TÜRKİYE'NİN ABD İLE İLİŞKİLERİ DAHA DA ÖNEM KAZANACAK

Irak ile ilgili belirsizliğin de süreceğini öngören Koç, PKK terörü konusunda yakın zamana kadar, müttefik ABD'den beklenilen anlayışı göremediklerini ifade etti. İran ile ilgili gelişmelere de işaret eden Koç, "İran konusu ABD ile aramızdaki ilişkileri daha da gerebilir" yorumunu yaptı.

Türkiye'nin ABD ile olan ilişkilerinde 1 Mart tezkeresinden bu yana yeni ve her iki taraf için de memnuniyet verici olmayan bir süreç yaşandığını kaydeden Koç, ilişkilerin sağlıklı bir zeminde yürüyebilmesi için her iki tarafın da kazanması esasına dayanan formüllerin üretilmesi gerektiğini ifade etti.

AB'de dengeler yeniden kurulduğunu belirten Koç, "Tıpkı kendi Anayasaları için olduğu gibi, genelde genişleme süreci, özelde ise Türkiye'nin tam üyeliği konusunda da bugün geçerli gibi gözüken eğilimlerin, yarın çok farklı şekillenebileceğini gözden uzak tutmamak gerekiyor. Özellikle güçlü bir Kuzey Atlantik ekseni oluşmasından söz ediyorsak, Türkiye'nin ABD ile olan ilişkilerinin çok daha fazla önem kazanacağını da burada parantez içinde belirtmekte yarar var" diye konuştu.

TAM ÜYELİKTEN TAVİZ VERMEYİZ

14 Aralık'taki AB Zirvesinin sonuç bildirgesinde Türkiye ile ilgili olarak "Katılım" ifadesinin çıkarılmasının ciddi bir gelişme olduğunu vurgulayan Koç, şöyle konuştu:

"AB'nin tarih önündeki sorumluluğunu gündeme getirecek nitelikteki bu girişim Türk AB yakınlaşmasına hizmet etmemektedir... Bazı AB'li politikacıların kısır iç politika oyunlarını soğukkanlılıkla değerlendirmemiz gerekiyor. Müzakere sürecinin başlaması ile Türkiye için artık bazı kazanılmış haklar söz konusudur. Büyük bir ülke olan Türkiye'nin AB'ye entegrasyonunun kolay ve zahmetsiz olmasını kimse beklememektedir. Bu gelişmenin yolumuza çıkan ne ilk ne de son engel olacağı bilmemiz gerekiyor. Ancak bu yolu izlerken asla taviz vermemiz gereken bir nokta vardır. O da tam üyeliktir. Herhangi bir tanımı dahi olmayan 'Ayrıcalıklı Ortaklık' seçeneğinin her fırsatta önümüze çıkarılması ve tam üyeliğe bir alternatif olarak gösterilmesi asla kabul etmememiz gereken bir anlayıştır. Hükümetimizin bu tür girişimlere karşı gerekli tepkileri zamanında vermesi büyük önem taşımaktadır."

(ANKA)