kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 5 Kasım 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Erdoğan, Ulusal Basın Kulübü'nde konuştu

AA
Yeni Haber
İLİŞKİLİ HABERLER
Erdoğan, Ulusal Basın Kulübü'nde konuştu
Recep Tayyip Erdoğan, ''Irak'ın kuzeyinde konuşlanarak ülkemizin toprak bütünlüğünü, kamu düzenini, güvenliğini ve huzurunu tehdit eden bölücü terör örgütüne karşı uluslararası hukuktan kaynaklanan hakkımızı kullanma noktasına gelmiş bulunuyoruz. Bu bir uluslararası hukukun vermiş olduğu yetkidir ve bu yetkiyi kullanacağız'' dedi.

Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı George W. Bush ile Beyaz Saray'da yaptığı görüşmenin ardından Ulusal Basın Kulübü'nde düzenlenen toplantıya katıldı.

Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, son dönemde gündemde ağırlıklı olarak yer alan bölücü terör ve Kuzey Irak'a yapılacak olası bir operasyon konusunda değerlendirmelerde bulundu. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Ulusal çıkarlarımızı bölgedeki akıl dışı güç hesaplarına kurban etmemizi bizden hiç kimse beklememelidir. Türkiye'nin artık zamana yayılan ve daha önce denenmiş ancak sonuç vermemiş bir takım mekanizma ve önerilerle vakit kaybetmeye tahammülü kalmamıştır.

Türkiye, ABD ve Merkezi Irak Hükümetinden Kuzey Irak kaynaklı PKK terörüne kesin bir son verecek somut ve acil adımlar atmasını beklemektedir. Bu meyanda hükümetimiz, bölücü terör örgütü ile mücadelede gereken tedbirleri almaktadır, almaya da devam edecektir.

Türkiye'nin kendisini koruyacak gücü olduğunu çeşitli vesilelerle vurguladım. Bugün bunu bir defa daha sizlerin huzurunda teyit ediyorum. Irak'ın kuzeyinde konuşlanarak ülkemizin toprak bütünlüğünü, kamu düzenini, güvenliğini ve huzurunu tehdit eden bölücü terör örgütüne karşı uluslararası hukuktan kaynaklanan hakkımızı kullanma noktasına gelmiş bulunuyoruz. Bu bir uluslararası hukukun vermiş olduğu yetkidir ve bu yetkiyi kullanacağız.''

Bu hakkı kullanma yetkisinin hükümete TBMM tarafından verildiğini belirten Erdoğan, TBMM'nin bu kararının esasen Türk halkının hissiyatına tercüman olduğunu da ifade etti. Erdoğan, ''Türk halkı bu konuda derin bir infial ve beklenti içindedir'' dedi.

Türkiye'nin hedefinin sadece kuzey Irak'ta konuşlanmış olan bölücü terör örgütü olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, bunun tüm uluslararası camia tarafından iyi anlaşılması gerektiğini söyledi.

"TÜRKİYE, KENDİSİNİ VE HALKINI TERÖRE KARŞI KORUMA HAKKINI KULLANACAKTIR"

Recep Tayyip Erdoğan, ''Gereken uluslararası desteğin ve işbirliğinin bulunmadığı bir ortamda Türkiye, kendisini ve halkını teröre karşı koruma hakkını tabiatıyla kullanacaktır. Zira, devletler, toprak bütünlüğünü ve kendi vatandaşlarını korumak yükümlülüğü altındadırlar'' dedi.

Erdoğan, ABD Başkanı George W. Bush ile yaptığı görüşme ile ilgili olarak da, ''Birçok konuda da büyük ölçüde, büyük oranda düşüncelerimizin örtüştüğünü gördük. Birbirimizi iyi anladığımızı ve temel konular üzerinde mutabık kaldığımızı düşünüyorum'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Ulusal Basın Kulübü'nde yaptığı konuşmada, ''Türkiye ile ABD ilişkilerinin ciddi bir dizi sınavdan geçtiği bir dönemde'' konuşmasını yaptığını söyledi.

Türkiye ile ABD arasındaki güncel meseleleri ABD Başkanı George W. Bush ile yaptığı görüşmede ele aldıklarını belirten Erdoğan, ''Görüşmemizin, zamanlama ve içerik bakımından son derece yararlı olduğunu bu vesileyle ifade etmek isterim'' dedi.

Türkiye'nin risklerin çok büyük olduğu bir coğrafyada, stratejik bir ülke olduğunu vurgulayan Erdoğan, tüm bu riskleri imkana ve fırsata çevirmek için çok boyutlu dinamik ve derinlikli bir dış politika yürütülmesi gerektiği üzerinde durdu.

Erdoğan, şunları kaydetti:

''Türkiye, hem bölgesinde hem de dünyada bir istikrar unsurudur. Bunda son yıllarda yakaladığımız iç siyasi istikrarla, hızlı ekonomik büyümenin hiç kuşkusuz büyük payı vardır.

Türkiye, İslam dünyası içinde demokrasi ve laikliği benimsemiş, Avrupa Birliği'ne katılım müzakerelerini yürüten tek ülkedir. Bu yönüyle, hem tarihi bir sorumluluğu, hem de tarihi şekillendirecek bir köprü rolünü yüklenmiş durumdayız.

ABD ile stratejik ortaklığımız hem bölge hem de dünya açısından özel bir önem arz etmektedir. İki ülke arasındaki ilişkiler zaman zaman ciddi sınavlarla karşılaşmış ancak iki ülke de bu sınavları başarıyla aşma becerisini göstermiştir. Bugün Türkiye için büyük önem taşıyan, yarınlarımızı ilgilendiren ciddi risk ve tehditlere karşı dayanışma ve ortaklığın devam ettirilmesi en büyük temennimizdir.

ABD ile ilişkilerimiz bakımından bugün bizim için hayati önem taşılan iki öncelikli konu bulunmaktadır. Bunlar, 1915 olaylarına ilişkin tasarı ve Irak'ın kuzeyindeki kabul edilemez bölücü terör örgütü PKK'nın mevcudiyetidir.''

''TERÖRE YATAKLIK EDENLER VAR''

1915 olaylarına ilişkin tutumunu Başkan Bush'a da ilettiğini kaydeden Erdoğan, görüşlerini ayrıntılarıyla aktardığını ifade etti. Erdoğan, ''Temennim odur ki inşallah ABD Kongresi böyle bir kararı 'Demokles'in kılıcı' gibi sürekli olarak gündemde tutmaktansa bunu gündemden kaldırmasıdır'' diye konuştu.

Türkiye'nin terörün yaşattığı acıları çok iyi bilen bir ülke olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, bu belaya çok büyük kayıplar verildiğini dile getirdi.

Terör belasının sadece tezahürlerinin değil, kaynaklarının da kurutulması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Terörle mücadele için uluslararası işbirliği gerekmektedir. Terör uluslararası bir olaydır. Buna yataklık edenler vardır, bunu teşvik edenler vardır, buna lojistik desteği sürekli olarak sağlayanlar vardır. Bunu ne yazık ki ülkemizde gördüğümüz gibi aynı şekilde diğer terör örgütlerinin İngiltere'de, İspanya'daki uzantılarında görüyoruz.

Türkiye, bölgesinde barış ve istikrar için elinden gelen tüm gayreti gösterirken, barış ve istikrara en büyük darbeyi vuran Kuzey Irak kaynaklı PKK terörüyle mücadelede ne yazık ki uluslararası desteği göremedik. Özellikle bazı Avrupa ülkelerinin terörle mücadelede yanımızda yer almamalarını, -ki AB, PKK'yı bir terör örgütü olarak ilan etmiş olmasına rağmen-, AB üyesi ülkelerin içerisinde terör liderlerini yakalayıp, ondan sonra mahkeme edip, mahkemeden de tutuksuz olarak yargılanması sürecinin devamına deyip, ondan sonra da bir başka ülkeye geçmesine, oradan da Irak'a geçmesine imkan hazırlamayı ne ile izah edeceğiz? Ben bunu anlamakta zorlanıyorum. Bu tutumlarında ısrar etmelerini kabul etmemiz mümkün değildir.

Gereken uluslararası desteğin ve işbirliğinin bulunmadığı bir ortamda Türkiye, kendisini ve halkını teröre karşı koruma hakkını tabiatıyla kullanacaktır. Zira, devletler, toprak bütünlüğünü ve kendi vatandaşlarını korumak yükümlülüğü altındadırlar.

Biz, Irak'ın ulusal birliğini ve toprak bütünlüğünü destekliyoruz, bölgesinde ve dünyada itibarlı konumuna yeniden kavuşmasını sadece temenni etmiyoruz. Bunun için gereken çabaları da gösteriyoruz.

Irak'taki istikrar bizim de istikrarımızdır. Ama Irak'taki istikrarsızlık bizim de rahatsızlık nedenimizdir. Bu sorunun derhal ve nihai olarak bir çözüme kavuşturulmasında başarısız olunması halinde bunun geniş bölgesel yansımaları olabileceğinin akıllarda tutulması gerektiğini dikkatlerinize sunmak istiyorum.

PKK'ya karşı haklı davamızda da, PKK kamplarının dağıtılmasından lojistik desteğin verilmemesine kadar, liderlerin yakalanıp teslim edilmesine varıncaya kadar ve burada örtülü siyasetten tutun da yine aynı şekilde özellikle bu bölgeden kaynaklanan terör örgütünün gerek Türkiye, gerek farklı bölgelere yapılanmayla sirayet etmesinin engellenmesini, ki patlayıcılara varıncaya kadar, silahlara varıncaya kadar, aynı zamanda uyuşturucunun Batı'da da şu anda organizasyonlarında nasıl bir rol oynadıkları malumdur. Bunun üzerinde de hassasiyetle durulmasına varıncaya kadar burada uluslar bu konuda çok daha hassas davranmalıdır. PKK'ya karşı haklı davamızda inanıyorum ki teröre karşı olanların hepsi Türkiye'nin yanında yer alacaktır.''

TERÖRİSTİN TANIMI

Basın organlarının terörizme yaklaşımını da eleştiren Başbakan Erdoğan, ''Teröriste işimize geldiği zaman asiler, işimize geldiği zaman direnişçiler, işimize geldiği zaman isyancılar demek gibi bir yanlış herhalde medya tarafından da üzerinde ısrarla durulması gereken bir konudur. PKK terör örgütünün mensuplarını bir terörist olarak değil de asiler, isyancılar, direnişçiler diye tanımlamak gerçekten bizi üzmektedir. Ve bunu Amerikan basınında da, hemen hemen tamamında bu şekilde görüyoruz. Bunu kabullenmek mümkün değildir. El Kaide'den olduğu zaman terörist, ama PKK'dan olduğu zaman asi... Bunu anlamak mümkün değil. Burada bir sınavın içinde olduğunu da dünya basını bilmelidir'' dedi.

Bu konuyu Başkan Bush'a da anlattığını belirten Erdoğan, ''Bunları konuştuk. Birçok konuda da büyük ölçüde, büyük oranda düşüncelerimizin örtüştüğünü gördük. Birbirimizi iyi anladığımızı ve temel konular üzerinde mutabık kaldığımızı düşünüyorum.

"BİZ BİR SAVAŞIN PEŞİNDE DEĞİLİZ"

Recep Tayyip Erdoğan, ''Altını çizerek ve seçerek bir kelimeyi kullanmak istiyorum; Biz bir savaşın peşinde değiliz. Biz bir operasyon kararı aldık'' dedi.

Ulusal Basın Kulübünde soruları yanıtlayan Erdoğan, bir soru üzerine, PKK'nın ABD tarafından da terör örgütü olarak ilan edilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

İstihbarat paylaşımının önemine dikkati çeken Erdoğan şunları kaydetti:

''Bu konuyla ilgili olarak Sayın Bush ile yaptığımız görüşmede özellikle bölgede, bir defa şu tespit çok anlamlı; PKK'yı bir terör örgütü olarak Amerika'nın ilan etmesi.

Basına yaptığı açıklamada da söylediği gibi, PKK Türkiye'nin düşmanıdır, Irak'ın düşmanıdır ve Amerika'nın da düşmanıdır. Herhalde düşman kavramından ne anladığımızı açıklamama gerek yok. Bir diğeri istihbarat paylaşımı konusunda gerek sesli, gerek görsel, bu istihbarat paylaşımının yapılması konusunu aramızda konuştuk ki istihbarat paylaşımı bizler için çok önemli. Ama uzun süreye yayılacak bir istihbarat paylaşımı değil anlık istihbarat paylaşımının yapılması ve her şeyden önce de ortak bir mücadele platformunun oluşturulması konusundaki hassasiyetlerini ve bu konuda bizim şu andaki kararlılığımızı kendileri de zaten basına yaptıkları açıklamada teyit ettiler ve görüşlerimizin örtüştüğünü de görerek ülkeme ayrılıyorum. Tabii ki her şeyi de A'dan Z'ye herhalde benden açıklamamı beklemeyeceksiniz''

''Iraklı Kürtlere PKK'yla mücadelede güvenir misiniz? Neden güvenir ya da güvenmezsiniz?'' sorusunu ise Başbakan Erdoğan, şöyle yanıtladı:

''Tabii burada ABD ile yapacağımız bir dayanışma, Irak merkezi yönetimiyle yapacağımız bir dayanışma ki Irak'a Komşu Ülkeler Genişletilmiş Zirvesi'nde bunları da zaten aramızda konuştuk. Burada da herhangi bir olumsuz netice yok. Bu dayanışmayı gösterebileceğimizi hepsi teyit ettiler ve şu anda güvenmek zorundayız ve süre içerisinde de zaten attığımız adımlarla bunu göreceğiz.''

''TÜRKİYE'DEN BAŞKA KİMSE KARAR VEREMEZ''

Bir gazetecinin ''ABD'nin ya da Irak'lı Kürt liderlerin, Türk askerlerinin sınırdan çekilmesi konusunda ne yapması gerektiğini söyleyebilir misiniz?'' sorusuna ise Başbakan Erdoğan, ''Şu anda Türkiye'nin sınırları içerisinde ne kadar askerimizin nerede konuşlanacağı kararını herhalde Türkiye'den başka kimse veremez'' yanıtını verdi.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu konuda atılması gereken adımları, Türkiye'nin içindeki güvenliğini sağlama noktasında gerek güvenlik güçlerimizin askere ait olan bölgeleri, gerekse polisimize ait olan bölgeleri paylaşmış durumda ve oralarda gerekli olan tedbirleri almışlardır ve alacaklardır. O da onların en doğal, en tabii hakkı olmanın ötesinde görevidir. Bunlar bu şekilde yürüyecektir.

Burada bir şeyi özellikle vurgulamak istiyorum; bizim Irak'ın kuzeyinde konuşlanmış olan PKK terör örgütüdür hedefimiz, asla siviller değildir. Böyle bir şey düşünemeyiz. Böyle bir şey yaşamak da istemeyiz, yaşatmak da istemeyiz. Çünkü bizim özellikle Kuzey Irak'ta Güneydoğu Anadolu bölgemizde akrabalık bağları var. Bu denli birbirine yakın olan bir yaşam bölgesi.

Fakat benim partim bir defa Güneydoğu Anadolu bölgesinde, Doğu Anadolu bölgesinde birinci partidir ve bu bölgede şu anda Kürt kökenli vatandaşlarımdan benim partimde milletvekili olanların sayısı 75'tir. 75 tane Kürt kökenli milletvekili var benim partimde. Yani terör örgütü hiçbir zaman benim Kürt kökenli vatandaşlarımın temsilcisi olmamıştır, sadece istismarını yapmaktadır. Bunu özellikle belirtmek istiyorum.

Burada ciddi bir istismar vardır. Olay adeta güya Türkiye'de, Kürtlerle diğer etnik unsurlar arasında bir ayrışım yaşanıyormuş gibi bir propagandayla farklı bir zemine çekilmek isteniyor. Yok böyle bir şey. Bunlar tamamıyla aslı astarı olmayan yalan ve istismar konularıdır.Bakın ifade ediyorum 75 tane milletvekili Kürt kökenlidir ve ülkemin yönetiminde bir çok birimlerin en üst kademelerinde benim Kürt kökenli vatandaşlarım var. Böyle bir sorun söz konusu değil. Bunu gidersiniz yargıda,üniversitelerde, devlet bürokrasisinin en üst kademelerinde görürsünüz. Ama bu sürekli istismar edilmek suretiyle Türkiye üzerinden maalesef böyle bir yaklaşım sergilenmektedir. Bunu da özellikle burada vurgulamak istiyorum.''

''PEŞMERGELERİ BİZ KORUDUK''

Erdoğan, ''1990'lı yıllarda Türkiye ve Iraklı Kürt temsilciler, yetkililer, Kürdistan Demokrat Partisi'nden yetkililer ve Kürdistan Yurtsevenler Birliği'nden yetkililer Türkiye ile işbirliği yapmış ve PKK'ya karşı mücadele sergilemişlerdi. Peki bu ilişkiye ne oldu ve acaba herhangi bir değişiklik beklenebilir mi bu ilişkinin daha iyileşmesi hususunda?'' sorusuna, ''Doğrusu bunu anlamakta ben de zorlanıyorum'' yanıtını verdi.

''O dönemde Saddam zulmünden kaçıp da Türkiye'ye sığınan 500 bini aşkın, 600 bin civarındaki peşmergeyi Türkiye olarak bizler koruduk'' diye konuşan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ben o zaman bir siyasi partinin il başkanıydım ve il başkanı olarak o bölgeye TIR'larla yiyecek, giyecek, ilaç taşıyorduk ve şimdi böyle bir tablo ile karşılaştığım için bu zaten beni üzüyor, kanıma dokunuyor.Devlet olarak o zamanlar bu peşmergeleri bizler topraklarımızda barındırdık. Bu denli ilişki içerisindeyken şimdi bunun tamamen tersine dönmüş olması hakikaten düşündürücüdür. Bunun şu anda sorumluluğunu taşıyanlar bu konuda terör örgütüne yaklaşım tarzlarını gözden geçirmek durumundadırlar.''

Başbakan Erdoğan ''PKK'nın gerçekleştirdiği terör olayları ile ilgili Türkiye'de artan bir milliyetçilik olduğu, Kürt kökenli Türklere yönelik bir kızgınlık sergilendiği ve DTP'nin bürolarına yönelik tepkiler yaşandığının'' ifade edilmesi üzerine şunları kaydetti:

''Her şeyden önce şunu söylemem lazım; Kürt kökenli vatandaşlarımıza karşı yapılmış herhangi bir şey söz konusu değildir. Halkımızın özellikle ortaya koyduğu tepki terör örgütüne ve terör örgütüne karşı destek verenlere yöneliktir. Açık destek verenler var. Bu tür tahrike zemin hazırlamamak gerekir. Tabii bunlar düşündürücü şeyler.

81 vilayette bir çok demokratik gösteriler olmuştur. Ama bu gösterilerde halkımız sadece demokratik çerçeve içerisinde teröre karşı, şehitlerimizi sahiplenme noktasında tavrını ortaya koymuştur. Bu da tabii demokratikleşme sürecinde bu hassasiyeti yakalamış olan Türk halkının gerçekten başarılı bir sınavıydı. Halkımla bundan dolayı da gurur duyuyorum.''

TERÖRE KARŞI ORTAK MÜCADELE

Erdoğan, ''PKK terör örgütünün İran'a da saldırıp saldırmadığı'' sorusunu yanıtlarken İran'da da aynı sıkıntının olduğunu ifade ederek şunları söyledi:

''İran da bu noktada hassasiyetle başının çaresine bakıyor. Onlar da böyle bir mücadele içerisinde. Onu da çok açık net söyleyeyim. Hatta İran, Türkiye, Suriye... Terör örgütüne karşı ortak mücadeleyi de teklif ediyorlar. Çünkü aynı sıkıntı Suriye'de de var. Suriye de aynen bu kararlılığı gösteriyor. Geçenlerde Suriye Devlet Başkanı ülkemizdeydi çok açık net açıklamasını yaptı ve 'Türkiye'nin sınır ötesi operasyonla ilgili aldığı kararı biz de destekliyoruz ve yanındayız' diye bunu söyledi ve dünya basını da bunu takip etti.''

''SAVAŞIN PEŞİNDE DEĞİLİZ''

''PKK ile yaşanacak bir çatışmanın Türkiye'nin güneydoğusundaki ekonomisine nasıl bir etkisi olur?'' sorusuna Erdoğan, ''Altını çizerek ve seçerek bir kelimeyi kullanmak istiyorum; Biz bir savaşın peşinde değiliz. Biz bir operasyon kararı aldık. Bunu özellikle vurgulamam lazım. Yapacağımız bir operasyondur ve bunun şeklini tamamen teknik kadrolarımız başta Genelkurmay olmak üzere onlar en iyi şekliyle bilir ve Güneydoğu Anadolumuzda veya ülkemizde herhangi bir sıkıntı sebebi olacağına ihtimal dahi vermiyorum'' yanıtını verdi.

''TBMM'DEN YETKİ ALDIK''

Erdoğan, bir gazetecinin ''Operasyon yapılacak yani?'' şeklindeki sözleri üzerine, ''Biz operasyon yapma iznini aldık sadece...'' yanıtını verdi. Başbakan Erdoğan, ''Nereden aldınız?'' sorusu üzerine ''TBMM'den aldık, operasyon yapma iznini...'' diye konuştu.

Erdoğan, ''Terör örgütünün gücünün azalıp azalmadığı ve eylemlerinin arkasındaki sebebinin ne olduğuna'' ilişkin bir başka soru üzerine şöyle konuştu:

''Ulusal Basın Kulübü olarak onun çalışmasını siz yaparsanız daha isabetli olur. Bu konuyla ilgili benden bilgi almanız herhalde doğru olmaz. Benden aldığınız düşünceler duygusal da olabilir. Ama sizler bunu çok daha isabetli bir şekilde öyle zannediyorum ki uluslararası basındaki dostlarınız ve arkadaşlarınızla da tespit edebilirsiniz''

''TARİHLE TESTE GİRMEK...''

Erdoğan, ''Amerika'nın, Irak'ı işgalinin, PKK terörüyle ilgili etkilerinin ne olduğu?'' sorusunu şöyle yanıtladı:

''Tabii Irak'taki gelişmeler 5 yılı aştı ve bu 5 yıllık süre içeresinde, başlandığından bu yana baktığımızda Irak her geçen gün maalesef altyapısıyla, üst yapısıyla çok ciddi bir yıkım yaşıyor. On binlerce, yüz binlerce insan ölmüş durumda ve bunun yanında altyapı tamamıyla çökmüş, üst yapı tamamıyla çökmüş, bütün tarih eserleriyle adeta yok olmuştur.

Yeniden bu tarih ülkesi, medeniyetler ülkesi Irak nasıl inşa edilecek doğrusu ben bunu merak ediyorum. Bu noktada tabii herhalde sorumluluk taşıyanlar var. Bu sorumluluk taşıyanlar da tarihe bilemiyorum ama... Tarihle bir teste girme durumunda kalacaklardır.

Bu konuda yine yapılması gerekenler noktasında Türkiye olarak bizler özellikle müteahhit firmalarımızla, gerek altyapıda gerek üst yapıda Irak'ta çok büyük hizmetler veriyoruz. Fakat şu anda son gelişmeler bizim gerekirse, eğer beklenen, arzulananlar olmazsa, yaptırımlarımızın arasında bu tür çalışmalar da vardır. Bu tür yaptırımlarımızı da uygulamaya koyabiliriz, koyacağız. Çünkü teröre karşı ortak mücadelede yerini almak durumundadır. Eğer Kuzey'de bulunanlar yerini almazsa, merkezi yönetim bu konuda gerekli desteği veremezse bizler tabii ki bu yaptırımı uygulama durumundayız.''