Tecelli'den Abuzittin'e mektuplar

Abuzittincim,
Son "beyefendi adamı" da kaybettik; Erdal İnönü . Şöyle bi etrafına bak. O kalitede, karizmatik, başka bi "beyfendi"görebiliyor musun? Bakınıyorum, düşünüyorum, şahsen bulamıyorum.
Esasında o da, ötekiler gibi, harcadıklarımızdan biridir. Beyninden, bilgisinden, görgüsünden yararlanamadıklarımızdan biri. Bu özellikle, siyaset dünyamızın bi ayıbıdır diye düşünüyorum. Hayattayken kendisine neredeyse kan kusturanlar, vefatından sonra methiyeler düzerken, yukardan seyredip, muzip muzip gülüyor olmalı. Allah rahmet eylesin.
Teröre şehit vermeye de devam ediyoruz kardeşim. Gazeteler artık "3 şehit verdik 15 terörist öldürüldü"gibisinden başlıklar atmaya başladılar. Bunu nasıl yorumlamalı, bilemiyorum. Geçen gün bi TV programında adını hatırlayamadığım bi gazeteci, oradaki Kürt ananın ve babanın dramını anlatırken ".. bi oğlu asker bi oğlu dağda!" dedi. Çok çarpıcı.. Ve de doğru.
Ben, zorla oğlunu dağa götürmesinler diye kendini ateşe atmış babalar da biliyorum. Veya kızları dağa kaldırılmasın diye PKK safında silah tutmaya mecbur kalanlar. (Şimdi bunlar "işbirlikçi mi"oluyorlar?)
Masa başında savaş tamtamları çalan bazı büyük yazarların, bi zahmet popolarını kımıldatıp oralara gidip olup biteni gözleriyle görmeleri lazım kardeşim. Havadan helikopterle tur atmak yeterli değil. Bizim askerlerimiz çoktandır durumun bilincindeler. Ondan "Bu iş yalnız silahla çözülmez. Ekonomik sosyal tedbirler de gerek" diyorlar. Ve AKP bunu, kendi açısından, uygulamaya başlamış.
Nasıl başlamış, Doğu da, Güneydoğu'da Yeşil Kart uygulamasını genişletmiş. Ayrıca, okula giden çocuk başına para veriyor. (Ortalama 5 çocuktan hesapla) Vilayetlerde kaymakamlıklarda yoksul halka dağıtılmak üzere çeşitli fonlar kurdurtmuş. Her yere yol götürme gayretindeler.
Zaten, o bölgelerde oylarının artmasının nedeni de bu. Ama bunlar siyasi amaçlı önlemler, köklü önlemler değil, yetmez. Düşünebiliyor musun GAP projesinin daha yarısını, eksik gedik, tamamlayamamışız. Fırat var Dicle var güldür güldür akıyorlar hâlâ bi sürü insanın suyu yok, elektriği yok!
İş dersen (kaçakçılık dışında) hepten yok!
Meselenin öteki boyutu da var pek tabii.. Urfa yakınlarında, bi emniyet mensubuyla konuşuyorum. Operasyonların içinde genç bi arkadaş. Karşıdaki dağ gibi kayalıkları gösterip "Oralarda kaç tane mağara var, içindekiler kimler, kaç kişiler, bilemiyoruz." dedi.. Aklıma savaş tamtamcısı büyük yazarlarımız geldi. "Kandil dağına girelim bütün mağaraları ateşe verelim."
İyi de, ya bizdeki mağaralar?
Münasip yerlerinden öperim Abuzittincim.

Kardeşin Güneş.