kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Ekim 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
ŞENGÜL BALIKSIRTI

Hüsnü Şenlendirici'nin kriz yönetimi

Son günlerde Hüsnü Şenlendirici yine gündemde. Bir televizyon programına çıktı, sonra bir gazeteye tam sayfa röportaj verdi. Tabii kendisi konuştukça, konuşulacak konu çıkıyor ve istemese de daha çok habere konu oluyor. Ve tabii ki haberlerin sayısı arttıkça da sinirleniyor, bir günah keçisi bulmaya çalışıyor. Oysa korumaya çalıştığı özel hayatının kapılarını, ta en başından kendi elleriyle ardına kadar açtı. Şenlendirici Ailesi'nin zor bir süreçten geçtikleri doğru. Hüsnü Şenlendirici'nin kafasının karışmamış olması mümkün değil. Ama bazen susmak, kendini ifade etmeye çalışmaktan daha doğru bir şeydir. Örneğin; televizyonda "Eşiniz sizin gibi bir şey yaşasaydı ne yapardınız?" sorusuna muhatap kaldı. Yanıtı ilginçti; "Bizde öyle şey olmaz. Biz Bergamalı'yız." Her söz, başka bir sözü doğurur. Şimdi gazeteciler gidip Nazire Hanım'a bu konu hakkında yorumunu sorsalar, Hüsnü Şenlendirici kuşkusuz buna da sinirlenir. Dün, GÜNAYDIN'ın birinci sayfasında yine bir 'kızgınlık' haberi vardı. "Ailemi havaalanına bırakmam suç gibi oldu" diyerek yine medyaya yüklenmiş. Arkadaşımızın "Deniz Seki ile yaşadığınız aşkla gündeme gelmek içinizi acıtmıyor mu?" sorusuna, "Bu benim değil, bunları yazıp çizen arkadaşların üzülmesi gereken bir durumdur" diye yanıt vermiş. Ve bir dilekte bulunmuş; "Bir gün biri buna dur diyecek ama bakalım ne zaman?" İnsanın aynı anda her şeyi birden idare etmesi zordur. Kendinizi en iyi ifade ettiğiniz alan olan işinize vereceksiniz bu bir! Ayrılmaya çalıştığınız eşiniz ile dengeyi kuracaksınız bu iki! Sevgilinizle hayatın tadını çıkarmaya, yeni bir şeyler inşa etmeye çalışacaksınız bu da üç! Kendini kendi hayatındaki insanlara anlatamadan başkalarına anlatmaya çalışmak zordur. Belki de Hüsnü Şenlendirici'nin o çok şikayet ettiği medyadan kurtulabilmesi için hiç konuşmaması gerekir. En azından belli bir süre. Ama o, ta en başından beri konuşuyor. "Tüm bunlar benim seçimimdi" diyerek duygularını dile getirdiği anda içindeki öteki adam ortaya çıkıp, "Yok canım. Senin hiçbir suçun yok. Bütün suç magazincilerde" diyor. Merak ediyorum; magazinciler olmasaydı, hayatında farklı ne olacaktı? Örneğin Nazire Hanım, onun yaşadığı beraberliği kabullenip "Güle güle Hüsnücüğüm" mü diyecekti?