kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 12 Eylül 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
YAVUZ DONAT

"Baba neden sen?"

İhtilalden sonra "bazı CHP'liler" içeri alınmışlardı.
Deniz Baykal telefonun başına geçmiş "içeri alınanların ailelerini" aramaya başlamış:
- Üzülmeyin... Askeri idareler böyledir... Bir sorununuz olursa beni arayın... İhtilaller ülkeyi hep geriye götürür.
Tabii, telefonların dinlendiğini anlatmaya gerek yok.
Hemen "askerler" Baykal'ın evinin önüne gelmişler.
Başlarında bir teğmen.
Teğmen, o sırada "otomobilini yıkayan bir CHP'liyi" görmüş, tanımış.
O CHP'li Hikmet Çetin.
- Teğmenim bir durum mu var?
- Deniz Baykal'a tebligatta bulunacağız.
- Ne tebligatı?
- Saat 17.00'de Merkez Komutanlığı'na teslim olsun.
Hikmet Çetin "Ben söylerim" demiş.
Askerler de "Apartmana girip ortalığı ayağa kaldırmayalım" diye kabul etmişler.
Sonra Baykal'ın evi bir anda ana baba günü olmuş.
Eşi "İşini bırakıp koşmuş."
Çocukları okuldan gelmişler.
Deniz beyin "hiç unutamadığı" olay ise şu:
- Kızım Aslı sorup duruyordu "Baba neden sen" diye... Şakaya vuruyordum... Devlet benim devletim, asker benim askerim gibi sözler söylüyordum... Ama Aslı yine soruyordu: Baba, neden sen..." O ses hâlâ kulaklarımda.
"Valiz" hazırlanmış.
Saat 17.00'ye doğru "yola çıkılmış."
Prof. Turan Güneş demiş ki:
- Deniz... Benim otomobilime gel.
Direksiyonda Turan Hoca, yanında Baykal, garnizonun kapısına yaklaşılmış.
Otomobilden inilmiş.
Baykal "valizini alıp, içeriye girecek."
Turan Güneş:
- Deniz... Valizini bana bırak.
- Aman hocam.
- Hayır, kapıya kadar valizini ben taşıyacağım... Bunu görsünler... "Bak, askerin gözaltına aldığı kişinin valizini Prof. Turan Güneş taşıyor" desinler... Bundan gerekli dersi alsınlar.
Sonrası malum.
1 ay süreyle "Sorgusuz sualsiz gözaltı."