İki skandalla yenilenen imaj

Satranç dünyası sessiz sakin gözükür; ama satranç dünyasında da birçok skandal gerçekleşir. Geçen hafta "Satrancın popülerleşmesi internet yoluyla olur," demiştim. Bu hafta kendimi 'skandallar ile de popüler olabilir' eklemesi yapmak zorunda hissediyorum. İstanbul Festivali Feshane'de devam ederken, 31 Ağustos Cuma günü akşam 18.00'de oynanması gereken turlar iptal ediliyor. Vakıflar Genel Müdürü'nün kızının düğünü varmış. Nikâh şahidi ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan başkası değil. Korumaları, güvenlik nedenleriyle salonda başka hiçbir etkinlik olmamasını istemiş. Bu nedenle uluslararası bir organizasyonun programı feda edildi. Konuyla ilgili olarak belediyeye bağlı Spor A.Ş. hariç bir sorumlu yok. 2 Eylül tarihli Cumhuriyet'in ilk sayfasında bu skandal haber oldu. Haberde, İstanbul Bölge Temsilcisi Simten Kanber'in açıklamaları vardı. Kanber, kurumlar arasında iletişim eksikliği olduğunu söylemiş. Spor A.Ş. yetkilileri turnuvanın ertelenmediğini iddia etmişler. Oysa cuma akşamı erteleme duyurusu kaleme alınırken ben oradaydım. Ertesi hafta satranç yeniden basında yer aldı. 6 Eylül Vatan gazetesinde tüyler ürpertici bir haber vardı. Haberin konusu satranç yazarı, antrenör ve satranççı Sertaç Dalkıran hakkındaki taciz iddialarıydı. İki küçük kız çocuğuna cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmuş. Habere göre Dalkıran, iddiaların federasyonun komplosu olduğunu söylemiş. TSF Başkanı Ali Nihat Yazıcı bir basın açıklaması yazıp Dalkıran'ın bu açıklaması hakkında cezai işlem başlatılacağını duyurdu. Konuyla ilgili son açıklama Satrançokulu.com sitesinin forumlarında Dalkıran'dan gelmiş: "Suçsuzum. Yazarlık hariç her şeyi bırakıyorum!" Bir hafta, iki skandal... Satrancın hem dünyada hem Türkiye'de imajını iyileştirecek haberlere susamışken bu haberlerle ön sayfalarda kendine yer bulması çok acıklı. Satrancın makûs talihi değişmeye devam edecekse imaj her şey!