kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Nisan 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Antalya'da harika bir gün..

ANTALYA iyi geldi.. Antalya ilaç gibi geldi.. Kazım'ı cami avlusunda uğurlayıp, Yeşilköy'e geldiğimde, karabasanlar basmadık yer bırakmamışlardı, beynimde.. Nasıl uçtum hatırlamıyorum bile..
Antalya Havaalanı'nda baktım bir ordu var beni bekleyen.. Gençleri biliyordum, onlar davet etmişlerdi zaten.. Ama ötekiler..
Sevgili Özer, Sevgili Yasemin orda.. Yanlarında da Ünal.. Bizim Sabah'ın bölge temsilcisi Ünal Ersözlü.. Böyle bir günde beni yalnız bırakmak istemeyen dostlar..
Özer "Devlet töreni yapıyoruz ağabey" dedi.. Öyle ya.. Devlet memuru olmadık mı biz sonunda.. Ünal'a baktım.. O da tam devletin bölge müdürü.. Takım elbise koyu renk.. Kravat..
Vay vay vay..
Su Otel'e doğru.. En sevdiğim yerlerdendir Antalya'da.. Sevgili Dostlarım Feride ve Edip'in konuğu olmuştum yeni açıldığında.. Terastaki 500 metre karelik süper dairede, yürüyüş rekoru kırdığımı hatırlıyorum.. Bu defa aklı başında bir oda ayırmışlar..
Sabah başladı güzellikler.. Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Edebiyat Kulübü davet etti ya beni.. Kulübün yöneticileri güne Su Otelde kahvaltı ile başlamayı planlamışlar..
Harika bir kahvaltı.. Otelin çocukları etrafımızda pervane.. Masamda altı pırıl pırıl genç.. Su Genel Müdürü Göktuğ uğradı, "Günaydın" demek için..
"Bana devamlı gençliğin sırrını sorarsın" dedim.. "İşte sır.. Gençlerin içinden çıkmazsan, genç kalırsın.."
Kulüp başkanı Çağrı.. Tuttuğunu koparan, kafasına koyduğunu yapan, engel, mengel tanımayan bir delikanlı.. Tam benim tarif ettiğim tip.. Bir de şirin.. Yanında Hikmet.. Bana kompleks veren saçları ile sırf karizma bir delikanlı.. Ve de asıl "Günü aydın" yapanlar.. Dört güzel genç kız.. Arzu, Aslı, Dilan ve Hilal..
Vaktin nasıl geçtiğini anlamadım, onlarla sohbet ederken..
Edebiyat Fakültesinde Edebiyat Bölümü olmadığı için kurmuşlar bu kulübü..
Okula geldik ki, bir gençlik ordusu orda bekliyor, Atatürk Salonu'nda..
Bir sohbete başladık, demeyin gitsin.. Ne güzel şeyler soruyorlar, nasıl ilgiyle dinliyorlar.. Nasıl uyum oldu aramızda.. Nasıl ısındık.. Yani vaktim olsa, akşama kadar gideceğim.. Ama program yoğun.. Order, kulübün sponsoru.. Orada bir kokteyl var, benim için gene..
Doluştuk gene arabalara.. Atatürk Parkı.. "Bakarsan bağ olur"u kanıtlayan yer.. Dünyanın en iğrenç yerlerinden biriydi. Tinerciler.. İğneciler.. Hapçılar.. Yamaca oyulmuş mağaraların içinde fuhuş.. Aklı başında adam yanından geçemezdi..
Müthiş bir park olmuş.. Antalya'nın yüz akı, mutlak gidilesi, görülesi yeri olmuş.. Belediyeye de yılda 320 milyar gelir sağlıyor.. Daha????
Order, "Mutlak gidin" diyeceğim bir cafe, restoran, bistro.. İtalyan mutfağı üzerine.. Ama doğal dekor ve önünde denizle harika bir uyuşum içinde.. Masalar, divanlar, koltuklar, hamaklar.. Ve de en güzeli.. İlkay'ın çellosu ve İlker'in kemanı.. Nasıl güzel bir müzik yapıyorlar.. Her Pazar sabahı brunchta ordaymış bu ikili.. Bir Pazar bu kahvaltı için gideceğim Antalya'ya..
Rektör Prof. Dr. Mustafa Akaydın da katıldı bize.. Dünya cenneti Akdeniz Üniversitesi kampusünde hayatın ne kadar keyifli olduğunu anlatmıştım öğrencilere.. "Bitirmek için acele etmeyin" öğüdü ile..
"Biz içinde yaşayanlar,dışardan bakanlar kadar farkında olmuyoruz cennetin" dedi..
"Neden Edebiyat Bölümü yok" dedim, "Edebiyat Fakültenizde?.."
"Öğretmen arıyorum" dedi.. "Rasgele hocalarla Türk Dili ve Edebiyatı öğretemem.. En iyileri bulmam gerek.. Arıyorum. Şimdilik bir tane bulabildim.. Siz de yardım edin, kadroyu tamamlayalım.."
İşte buradan duyuru.. Akdeniz Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı öğretecek hocalar arıyor, haberiniz ola..
Ünal geldi koşarak.. "Başkan haber almış burada olduğunuzu, 10 dakika içinde geliyor.."
Başkan, Belediye Başkanı.. Menderes Türel .. Gerçek bir Antalyalı.. Kenti için nasıl çırpınıyor.. Atatürk Parkı onun eseri.. "Kaç para götürüyorsun" kıyametleri arasında ortaya çıkarmış bu güzelliği..
Menderes Başkan ve Antalyası ayrı bir yazı konusu olacak kadar önemli.. Hafta içinde yazacağım..
Gözüm arkada kalarak, Mehter gibi iki ileri, bir geri giderek, zorla ayrıldım bu defa Antalya'dan.. General McArthur gibi söz vererek..
"Geri döneceğim!.."