kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ana hissedar grubu olan Sabancı Grubu olarak biz Akbankdaki kontrolümüzü bırakmak istemiyoruz.
'Yabancı payı yüzde 30 olur'
Yabancı profili de değişti
Yabancı ilgisi her zaman oldu

'Yabancı payı yüzde 30 olur'

Önümüzdeki yıllarda bankacılıkta yabancı payı yüzde 25-30 seviyelerine ulaşacak. Ancak bu güne kadar yapılan ortaklıklara bakılırsa sektörde kontrol yine bizde kalacak.

Yabancı bankalar, Türkiye'ye güven ve istikrarı gördükleri için geldiler. Yabancılara asla korumacı ve şüpheci yaklaşmamak lazım

Türkiye'de yaklaşık olarak 1950'li yılların başından itibaren uygulanmakta olan içe dönük ithal ikameci sanayileşme politikası, 1970'li yılların sonuna gelindiğinde, ortaya çıkan ödemeler dengesi ve dış borç sorunlarıyla birlikte, sürdürülemez bir noktaya gelmiştir. Türk ekonomisinin içinde bulunduğu bu kriz ortamını aşmaya yönelik olarak, 1980 yılında uygulamaya konulan kapsamlı bir ekonomik liberalizasyon programı ile iç talebe dayalı ithal ikameci sanayileşme modelinden, ihracata dönük sanayileşme modeline geçilmiştir. 1989 yılının Ağustos ayında 32 sayılı Kararnamenin yayımlanmasıyla birlikte Türk lirası tam olarak konvertibilite kazanmış sermaye hareketleri üzerindeki tüm kısıtlamalar kaldırılmıştır Tüm bu gelişmeler sonucunda, Türkiye ekonomisinde önemli bir yapı değişikliği gerçekleşmiş; serbest piyasa ekonomisinin kurumsallaşmasında, ekonominin uluslararası piyasalarla bütünleşmesinde ve rekabet gücünün artmasında önemli mesafeler katedilmiştir. Finansal liberalizasyon ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nın faaliyete geçmesiyle mali piyasaların etkinlik alanı çeşitlenmiştir; ancak bu süreçte bankaların mali sistem içindeki ağırlığı devam etmiş ve mali derinlikte kalıcı bir artış gerçekleştirilememiştir. Liberalizasyon süreci ile beraber hızla bankalara yönelen kaynak akışıyla birlikte, bankaların piyasa risklerini uygun bir şekilde yönetebilme ve kredilerin kalitesi hakkında bilgi edinme kapasiteleri yetersiz kalmıştır. Ayrıca, yüksek ve kronik enflasyona bağlı olarak, borç sözleşmeleri ağırlıklı olarak yabancı para birimleriyle yapılmış, bu da banka bilançolarının döviz kuru ve faiz oranı değişikliklerine karşı hassasiyetini artırmıştır.

KRİZ YILLARI GERİDE KALDI
Türkiye'de de finansal liberalizasyonla birlikte finansal istikrarın sağlanamamış olmasının, Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizleri örneğinde olduğu gibi, ekonomik büyüme önünde ciddi bir engel teşkil ettiği görülmüştür. Yüksek düzeyde seyreden kamu açıklarının, özellikle 1990'lı yıllarda ağırlıklı olarak bankacılık sektöründen iç borçlanma yoluyla finanse edilmesi, piyasa faiz oranının kamunun borçlanma gereğine göre belirlenmesine yol açmıştır. Şubat 2001 krizinden sonraki süreçte Türk bankacılık sektöründeki sorunları gidermeye yönelik olarak yapılan ciddi reformlar, mali piyasalardaki kırılganlıkları büyük ölçüde ortadan kaldırmış; bankalar ve finansal kuruluşlar aracılık işlevlerini daha etkin ve sağlıklı bir şekilde yerine getirmeye başlamıştır. 2000 yılında bankacılık ve diğer aracılık hizmetlerindeki aksaklıkları gidermek için gerekli denetleme ve düzenlemeleri tek elden yürütmek üzere Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu'nun kurulması bu açıdan önemli bir gelişmedir. 2001 sonrasında yapılan düzenlemelerle Merkez Bankası yasası değiştirilmiş ve fiyat istikrarı para politikasının birincil görevi haline getirilmiştir. Otuz yılı aşkın kronik enflasyon sürecinin sona ermesinin arkasında temelde bu düzenleme yatmaktadır. son yıllarda ekonomik istikrar yolunda çok önemli adımlar atıldığına işaret etmektedir. Ancak, gelinen noktanın yeterli görülmemesi ve önümüzdeki dönemde mali disiplinin kalitesinin artırılması yönünde atılan adımların tavizsiz bir şekilde devam etmesi gerekmektedir. Piyasa ekonomisine geçiş sürecinin tamamlanması ve ekonomik istikrarın kalıcı olarak tesis edilmesi ancak bu şekilde mümkün olacaktır.

20 YILDA 14 HÜKÜMET DEĞİŞTİ
20 yıl önce Türkiye I. Özal Hükümeti tarafından yönetilmekteydi. Bu 45. Hükümettir ve daha sonra gelen 46. Hükümette bunun devamıdır. İkisi birlikte altı yıl sürmüştür. Türkiye'nin 59. Hükümeti olan Erdoğan Hükümetinden önce son 20 yılda gördüğü tek güçlü hükümet bu olmuştur. Bu sürede toplam 14 hükümet değişmiştir. 20 yılda 14 hükümet. Her bir hükümetin ömrü ortalama 1.5 yıl olmuştur. Bunların tamamına yakını koalisyon hükümetidir. Hükümetlerin günü kurtarma gayreti, bu nedenle uzun vadeli bakamamaları, koalisyon üyelerinin her birinin hükümeti farklı bir yöne çekmeye çalışması, karşılıklı verilen tavizler 90'lı yılların tamamen kaybolmasına sebep olmuştur. Uluslararası rekabetin kuralları eskiden olduğu gibi statik değildir. Oyunun kuralları hızla değişmektedir. Küreselleşmenin etkisiyle oluşan zengin ülkeler ile fakir ülkeler arasındaki kutuplaşma, zengin kuzey ülkelerinden fakir güney ülkelerine doğru önümüzdeki 20 yılda bir kaynak aktarımını yaratacak sistemleri kurmayı da zorunlu hale getirmiştir. Coğrafi konumu, göreceli serbest piyasa ve demokrasi geleneği, genç ve girişimci nüfusu ve köklü bir devlet olması Türkiye'nin güçlü taraflarıdır. Türkiye'nin geçmiş yüzyılın acı tecrübelerinden kaynaklanan paranoyalarından kendisini kurtararak, başı dik ve kendine güvenerek önümüzdeki yüzyılda insanımıza hak ettiği onurlu ve müreffeh bir hayatı nasıl sağlayacağını planlaması gerekir. Türkiye bu bağlamda yıllardır ihmal ettiği eğitim ve teknolojiyle olan yatırımlarına önem vermelidir. Devlet mekanizmasını kamunun yararına çalışır hale getirmelidir. Büyümenin önündeki darboğazları açmalıdır.

YABANCI BANKALAR İSTİKRARA GELDİ
Bankacılık sektörü de ülkeden ve özellikle ekonomiden bağımsız değil. Ekonomide yaşanan bütün olumsuzluklar bir dev aynasıyla yansıyarak bankacılık sektöründe de yaşanmıştır. Modern Türkiye tarihindeki en büyük iki bankacılık krizinin bu döneme rastlaması bir tesadüf değildir. Osmanlı döneminden bu yana birçok yabancı banka Türkiye'de aktif olarak bulunmasına rağmen ülkemizde perakende bankacılık alanı uzun yıllar yabancı bankaların ilgisi dışında kalmıştır. Ancak enflasyonun düşmesi ve gelecekle ilgili belirsizliklerin azalması yabancı bankaların Türk perakende bankacılık alanına ilgi göstermesine sebep oldu. Böylelikle de uzun yıllar sektör içerisinde yabancı bankaların büyüklüğü yüzde 2-3 civarında kalmışken bu oran bir anda yüzde 12-13 seviyesine çıktı. Göründüğü kadarıyla yabancı bankaların ülkeye olan ilgisi hala canlılığını korumakta. Önümüzdeki yıllarda bu oranın yüzde 25-30 seviyelerine kadar çıkması da mümkündür. Yabancı bankaların Türkiye'ye ilgi göstermesinin sebebi kendi ülkelerindeki büyümenin durmuş olması, marjlarının daralmış olmasıdır. Türkiye büyüme potansiyeli yüksek olan bir ülkedir. Bankacılık sektörü önemli potansiyele sahiptir. Nüfusun yarıya yakını hala bankacılık hizmetlerinden tam anlamıyla yararlanamamaktadır. Yabancı bankaların sektöre girişinin olumlu tarafları bulunmaktadır. Her şeyden önce ekonomiye daha bol ve daha ucuz fon girişini sağlayacaktır. Sektördeki şeffaflığı ve risk disiplinini arttıracaktır. Globalleşen dünyada yabancı banka girişlerine korumacı ve şüpheci olarak yaklaşmanın hiç kimseye bir faydası bulunmamaktadır. Kaldı ki şimdiye kadar gördüğümüz kadarıyla, yabancı bankalarla ortaklık tesis eden bankalar hala milli banka kimliklerini korumaktadırlar. Önümüzdeki yıllarda Türk bankacılığının çok hızla büyüyeceğini tahmin ediyoruz.

20 YILDIR İSTİKRARLI BÜYÜYORUZ
20 yıl önce Akbank'ın aktif büyüklüğü 2.6 milyar dolar, özkaynakları 260 milyon dolardı. Bugün Akbank'ın aktif büyüklüğü 35 milyar dolara, özkaynakları 4.3 milyar dolara ulaşmıştır. Piyasa değeri 10 milyar doları geçmiştir. Özel bankalar arasında en çok kredi veren ve en çok mevduat toplayan bankadır. Son 20 yıla baktığımızda Akbank çok istikrarlı bir büyüme çizgisi göstermiştir. Sağlam mali yapısı, güçlü hissedarları ve istikrarlı yönetimi ile krizlerden zarar almadan çıkmıştır. Akbank'ın önemli özelliklerinden bir tanesi grup şirketleri ile olan sağlıklı ilişkisi olmuştur. Sabancı şirketleri hiçbir zaman Akbank'ın sırtında bir yük olmamıştır, aksine bir sinerji kaynağı olmuşlardır.

AKBANK YÖNETİM KURULU BAŞKANI EROL SABANCI SABAH


1 2 3 4 5
 
DİĞER FİNANS HABERLERİ
 20 yılda 141 kat büyüdü
 Şimdi yabancıyla evlilik zamanı
 Finans AB'ye hazır
 'Sağlıklı finans sektörü şart'
 Cüzdanlarımız kredi kartı doldu
 'Ülke sınırlarının dışına taştık'
 'Gelişmiş ülke olmak hayal değil'
 '20 yılda 60 kat büyüme kaydettik'
 'Devler arasına gireceğiz'
 'Yüzümüzü dışa çevirdik ilerliyoruz'
 'İstikrar için reformlar sürdürülmeli'
 Onlar artık 'katılım bankası'
 Bedelin en ağırı İmar'la geldi
 Her krizde dibe vurduk, AB ile umutlandık
 Yabancı payı Avrupa Birliği ile 2005'te zirveye çıktı
 Özelleştirme tartışmaları bir türlü bitmek bilmedi
 Hayal deniyordu ama sonunda vadeli borsa VOB da kuruldu
 Her mağduriyet bireysel yatırımcıyı borsadan kaçırdı
 Gönüllü emeklilik için 1 milyar YTL akıttık
 Yeni yılla birlikte yüzde 15 stopaja merhaba diyeceğiz!
 Repo ve mevduata avantaj geldi
 Senedi 1 yıl 'tut' vergi ödeme
 SPK Yasası da kendini AB'ye uyduruyor
 20 yılın mihenk taşları
 SPK denetçisine Cumhuriyet Savcısı yetkisi verilecek
 Vakıf-Deniz halka arzı yüreklendirdi!
 Dolar 3 yıldır kaybettiriyor
 Dolar yatırımcısı 3 yılda % 17 kaybetti
 Eurobond döviz seveni ihya etti
 Getiride İMKB, 20 yılın şampiyonu oldu
 82 yılda 15 kriz atlattık bunun 6'sı son 20 yılda
 18 yılda, 7 kriz atlatan adam 'emekli' olacak
 Euro'ya geçiş Avrupalı'yı üzdü
 Editörden...
GAZİ ERÇEL
Merkez Bankası'nın zor kazanılan bağımsızlığı
Önce bir...
Prof. Dr. AYDIN AYAYDIN
Yeni bankacılık kanunu neler getirecek?
Türkiye, piyasa...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu