|
|
İnsan ruhunun gramajı var mı?
Konusunu bilimsel bir araştırmadan alan '21 Gram' (21 Grams) isimli film, ABD'li bir doktorun insanın ölüm anındaki ağırlığını tartmasına dayanıyor. 1907'de yapılan araştırmaya göre insan ruhunun ağırlığı 21 gram. Ama bilim bu bilgiyi kabul etmiyor.
İnsan ruhunun ağırlığı var mı? Varsa ölçmek mümkün mü? Yoksa bu tamamen pozitif bilimden uzak, elle dokunulmayana ilişkin yaklaşımdan mı ibaret? Bütün bu sorulara yanıt arayan '21 Grams' adlı film yakında Türkiye'de vizyona girecek. Film, vizyona girmeye hazırlanırken, konunun uzmanları, bu soruları Günaydın okurları için cevapladı. 1907 yılında ABD'de yapılan bir deneysel çalışmadan esinlenerek senaryolaştırılan, 'Amorres Perros' ile Oscar ödülü alan Meksikalı yönetmen Alejandro Gonzales Inarritu'nun yönettiği, Sean Penn, Benicio Del Toro ve Naomi Watts'ın başrollerini üstlendiği film, parapsikolojiden, hümanizmaya, pozitif bilimden spiritüalizme kadar çok sayıda konuya parmak basıyor. '21 Grams' filmine konu olan, yaklaşık 100 yıl boyunca tıp dünyasını olduğu kadar teolojiyi de yakından meşgul eden deneysel çalışma, ABD'li bir doktorun insanın ölüm anındaki ağırlığını tartmasına dayanıyor.
RUH AĞIRLIĞI 21 GRAM ÇIKTI 1907 yılında, ABD Massachusetts'de bir deneysel çalışma tasarlayan Dr. Duncan Mcdoughall, ölüm döşeğindeki 6 hastasının ölmeden önce, ölüm anında ve ölümden hemen sonraki ağırlıklarını ölçtüğü bir tartı-yatak tasarlıyor. Ruhun, ölüm anında bedeni terk edip etmediğini, dolayısıyla bir ağırlığı olup olmadığını belirlemek isteyen doktor, tüm hastalarının ölümünden hemen sonra yaptığı ikinci tartıda, ağırlıklarından 1 onsun dörtte üçünü kaybettiklerini görüyor. Bir onsun 28 grama eşit olduğundan yola çıkarak, bu kaybın 21 gram olduğunu bulan Dr. Mcdougall, ölen kişinin bedenini terk eden ruhun 21 gram geldiği sonucuna varmış.
TEZ, ÇOK SES GETİRMİŞTİ Dr. Macdougall yaptığı deneyin sonuçlarını, 'American Medicine' Dergisi'nin 1907 Nisan sayısında yayınlamış. Haber çok ses getirmiş. Bu yazıya cevaben, Augustus P. Clarke adında bir başka doktor, 'ölüm anında, kan akciğerden geçerken soğumadığı için vücut ısısındaki ani yükselişi hesaba katmadığını, bunun da ter ve sıvının buharlaşmasına yol açtığını' açıklayarak, meslektaşını topa tutmuş. Din bilginleri, psikiyatristler ve ölüm anına yakından tanıklık eden yoğun bakım uzmanları ise, ruhun ağırlığının söz konusu olmadığını, bunun sadece ölüm anında halk arasında 'son nefes' olarak bilinen akciğerlerde depolanan havanın boşalmasından ibaret olduğunu söylüyor. Çünkü, boşalan havanın hacmi yaklaşık 210 cc. yani 21 gram.
KİTABA DA KONU OLDU Bu veri, öylesine ciddiye alınmış ki, birçok tıp fakültesinde uzun yıllar ders olarak okutulmuş. Hatta ABD'de geçtiğimiz aylarda yayımlanan 'Stiff' adındaki kitap da bu konuya değiniyor. Mary Roach'a ait kitabın alt başlığı ise, ''İnsan Kadavralarının İlginç Yaşamı''. Yapılan deneye atıfta bulunan ve doktorun, hastaların ruh ağırlığını ölçmek için bir tartı-yatak tasarlamasından bahseden kitap, Dr. Macdougall'un ölmekte olan 6 hastasının, ölümden hemen önce, ölüm anında ve ölümden hemen sonra bu tartıyatak sayesinde tarttığını ve vardığı sonucu aktarıyor.
DİDEM ÜNSAL
|