kapat
20.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 İSTANBUL
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 GÜNAYDIN
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Boş çuvalı dik tutmak da bir iş!

İnsanı alıp taa çocukluk günlerine taşıyan birbirinden güzel iki anı kitabı.. Uykusuz geçen iki geceden sonra gelen bir ölüm haberi.. Kader topa sert vurduğu zaman, kaledekilere anılardan başka birşey kalmıyor tutacak..

Yazı saati gelip çatmış.. Bu memleketteki "lüzumsuz yazarların en lüzumlusu" olarak okuru irşat etmem icap ediyor.. Fakat gözlerimden de hala uyku akıyor..

Azıp kudurup sabahladığımdan, değil.. Arif Keskiner'in yüzünden..

Çiçek Arif oturmuş, anılarını yazmaya başlamış.. "Çiçek Gibi"yi kitapçıda görür görmez aldım, bir gecede okuyup bitirdim..

Ondan önceki gece de Aydın Boysan'ın son kitabı "Yüzler ve Yürekler" yüzünden sabahlamıştım..

***
İkisinde de tanıdık simalar, bildiğimiz isimlerin etrafında geçen gerçek hayat hikayeleri anlatılıyor.. Türkiye'nin yakın geçmişi fonda.. Nostaljiyi sevenlere inanılmaz tadlar..

Aydın Boysan ağabeyimiz.. Onunla geçmişin tadlarını paylaşmak imkanımız olmadı ama Çiçek Arif'le epeyce gezip tozduk..

Kimi gün Çırağan'ın bahçesinde güneşin doğuşunu denetledik, kimi gün mekan sahibinin kovma fiili ile biten cümlelerine aldırmayıp, sabahın yedilerine kadar sahneyi terketmedik..

Kendimize şarkıcı süsü verip İlham Gencer'i mekandan kaçırana kadar böğürüp durduk..

Şiir okuma ustası..
Böğürme tarifi daha çok kendim için geçerli.. Bütün şarkıları tek notayla yorumladığımdan böyle bir durum çıkıyor ortaya.. Çiçek Arif ise benimle beraber şarkı söyleme gafletinde bulunduğu zamanlar gürültüye gider..

Oysa benimki gibi sesini bastıran harcanan bir çığlık olmazsa söylediği şarkılar rahatça dinlenir.. Şiir okumasına ise doyum olmaz.. Hiçbir şair kendi şiirini Arif'ten daha iyi okuyamaz..

Kitabının içindeki resimlere de dalıp gittim..

Kendi çocukluğunun fotoğraflarını armağan etmiş okuruna.. Kiminde kardeşi "Apo Gardaş" da var.. Birine çok güldüm.. On yaşlarındaki Arif'e bir şalvar giydirmişler, ayağında naylondan yemeni.. Elinde bir kılıç, başında bir külah.. Alpaslan adlı manzum piyeste artık kimi oynuyorsa..

O zamanlar Osmaniyeli Nalbant Hasan'ın oğlunun o günlerini bilenlerden kimin aklına böyle bir cevher çıkacağı gelirdi ki..

Arif'in ve Aydın Ağabey'in kitapları önümde.. İçlerinden cımbızla çekip alacağım, üzerine hınzırlık kondusu inşa edeceğim bölümler var.. Geceden işaretlemişim.. Hangisine dalalım, diye düşünürken telefon çaldı..

Arayan taa Afyon'daki lise günlerinden arkadaşım Kamil Keskin.. Sesinde bildik neşesi yok, hatta titriyor.. Babası Dr. Muhsin Bey'i kaybetmiş.. Dertleşmek istemiş..

Laf arasında "Bizim Afyon'un doktorlarını hiç yazmadın.. Yazacak mısın? Güzel hikayeler vardı.." diye sorup beleğimi şöyle bir harmanladı..

- "Gaspa Turgut.. Dr. Aygen.. Nasır Bey.. Cavit Bey.."

***
Hepsi toprak oldu şimdi.. Gaspa Turgut Hollywood filmlerinde rastlanacak bir tipti.. Yukarıya dikili Atatürk kaşlar, koca bir gerdan ve gömleğin iki yakasını tutan bir papyon..

Doktordan çok bir mafya babasını andırdığından arkadaşları "Gaspa" lakabıyla, yani gaspçı benzetmesiyle anarlardı ismini.. Ona gelen hastalar "Bu benim doktorumken Azrail cesaret edip semtimize gelemez.." diye düşünürlerdi..

Küçük bir kentin sosyal hayatını paylaşan bu doktorlardan muhteşem hikayeler çıkardı.. Hepsi bir yazıya sığmaz ama bir tanesini de anlatmadan geçemem.. Özellikle de bu iki anı kitabının üzerine gelen bir ölüm haberinin yarattığı ruh hali üzerine..

Muhteşem dörtlü..
Komşumuz olan çocuk mütehassısı Dr. Cavit Güvençel şehre yeni tayin olmuş.. Evini taşımış, muayenehanesini açmış ve şehirdeki ilk mesleki günü..

Gelen giden olmadığından alt kattaki Rahmi Mirimoğlu'nun eczanesine inmiş.. O zamanlar az sayıdaki eczaneler doktorların sosyal kulübü gibiydi.. Hastadan artan zamanlarda orada oturup sohbet ederlerdi..

Cavit Bey "Be be ben.. Dok dok doktor.. Ca ca cavit.." diye tanıtmış kendini.. Yani kekeme biraz.. Buyur etmişler, kahvesini söylemişler.. Hal hatır sorma faslındayken kapı açılmış Demir Yolları'nın doktoru Yaşar Bey girmiş içeri..

Eczacı Rahmi Bey, yeni gelen doktoru tanıtmış Yaşar Bey'e.. Cavit Bey'in kekeleyerek verdiği selama o da "Mem mem memnun ol ol oldum.." diye karşılık vermiş.. O da kekeme..

Beş dakika sonra içeriye mevcut iki doktor kadar kekeme olan Dr. Nasır Bey girmiş.. Hecelere bölünmüş kelimelerden oluşan tanışma cümleleri yeniden tekrar edilmekte..

Lakin kentin yenisi olan Cavit Bey de "Acaba benim kekemeliğimle alay mı edilmekte?" diye kıllanmakta..

***
İki doktoru dikkatle izliyor, taklit çabası yok.. Orijinal kekemeler.. O sırada kapı bir kez daha açılıyor ve içeriye Dr. Saadettin Aygen giriyor..

Son giren kekemeliğin belki de en ileri örneği..

Sanki Sağlık Bakanlığı "Oldu olacak bunların hepsini bir şehre toplayalım.. Hiç değilse diğer şehirleri koruma altına alırız.." diye karar almış..

Eczacı Rahmi Bey için artık yapacak birşey yok.. Kalfası Hilmi ile birlikte arkadaki ilaç odasına kaçıyorlar ki sessizleştirilmiş kahkahaları tezgahın öte yakasından görülmeye..

Son gelen Doktor Aygen'i misafir kekeme doktora tanıtmak, diğer iki kekeme doktora düştüğünden seremoni biraz daha uzuyor.. Yeni doktora tanıtılan Aygen'in de karşılık olarak bir laf etmesi lazım..

Ancak kekemeliği el ve ayak hareketleri ile destekli.. Diğerleri taksitle de olsa bir iki kelime söyleyebiliyor ama Dr. Aygen sadece söylemeye teşebbüs edip, eşelenir gibi hareketler yapıyor..

Dikkatle takip edeceksin ki eşelenmeyi destekleyen kol seyirtme hareketlerinden ne demek istediğini söktürebilesin..

İçinden "Bu kadarı olmaz" kuşkusu geçen Cavit Bey bakıyor ki diğer iki doktor da yeni gelene gülmekte.. Onlar güldükçe öfkesinden kızaran Dr. Aygen'in hareketleri de çırpınmaya dönmekte..

Durumu kabullenen Dr. Cavit onun ıstırap çekmesine fazla izin vermiyor..

- "An an anlaşıldı ka ka ka kardeşim sen de biz biz biz bizdensin!"



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır