kapat
20.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 İSTANBUL
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 GÜNAYDIN
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Hayatımızı kim yazsın?

Hülya Avşar hayatını Ahmet Altan'ın yazmasını istiyormuş. "Kadın ruhundan çok iyi anlıyor, ondan" demiş...

Benim bildiğim sevgili Ahmet Altan kendi ruhunu iyi anlıyor ve sanırım kadınların onu sevmelerinin asıl nedeni de burada. Erkek yanıyla korkusuzca yüzleşebilen bir yazarın karşı cinsin önüne en "şık" çıplaklığıyla çıkması bu...

Altan'ın yazısındaki bir başka özellik de şu:

İltifat ediyor...

Kadınlığa, kadınlara iltifatlarla bezeli bir yazı onunki.

Süs olsun diye veya yerli yersiz kullanılmaktan yorgun düşmüş açık iltifat cümleleriyle de değil! (Kadınlar yutmuyor zaten onları artık!) Ama "siz yoksanız, bu dünya da yok" diyor her cümlesiyle kadınlara sanki Altan! "İyi ki varsınız!" diyor sanki. "Aklınız" da... "Memeleriniz" de... İyi ki varsınız!

Bir romanın en gerilimli satırlarından bile süzebildikleri bu duyguyu seviyor kadınlar. Kendilerine duydukları beğeni güçleniyor; kendilerinden duydukları kuşku ve huzursuzluk azalıyor Ahmet Altan'ı okuduklarında.

***
Bir dakika... Önemli bir nokta var, aman atlamayalım!

Belli ki Hülya Avşar roman kahramanı olmak istiyor...

Hayatınızı bir biyografi yazarı kaleme alırsa, hayatınız kitap olur! Ama Ahmet Altan gibi usta bir romancı yazarsa hayatınızı, artık hiç tartışmasız roman kahramanısınız demektir. Ne kadar ünlü olursanız olun, roman kahramanı olmanın heyecanı bambaşkadır. Roman kahramanları evrenin sonsuzluğuna pırıltılar serpiştirir.

( Ayrıca "Bir o eksik kalmıştı!" denecek bir eksiğiniz kalmaz!..)

Peki, siz hayatınızın kitabını yazdırsanız kime yazdırmak isterdiniz?

Orhan Pamuk sizi bir "ders" gibi çalışıp yazsın ister miydiniz? Bir iki yüzyıl öncesine gidip, minyatür sadeliğine erişmek ya da solgun bir taşra şehrinde kendinize parlak bir "yeni hayat" bulmaya ne derdiniz?

Mehmet Eroğlu'nun üzerinize yöneltilmiş dolu bir tabancayı andıran kalemine hazır mı hayatınız sözgelimi? Hayatınızın karar anlarıyla tekrar hesaplaşmak ister miydiniz?

Ya ben?

Benimki baştan aşağı fantazi...

Ben hayatımın Nihat Genç tarafından yerden yere vurulmasına, şöyle iyice silkelenmesine ses çıkartmazdım sanırım.

Ama yaşasaydı da, Margueritte Duras, "Cebelitarık Denizcisi"ni bir daha yazsaydı ve bir köşesine beni de roman kahramanlarından biri olarak sıkıştırıverseydi!.. Çok isterdim.

Khlestov'un hali ve Daum

İçime dert oldu, geçen akşam 90 Dakika'da çok kısa değinebildiğim bir konuyu burada açmak istiyorum.

Khlestov'u neden oynatmadığı konusunda Daum'u ırkçılıkla suçlamayı "haksızlık" olarak görüyorum. Ayrıca biz pek önemsemiyoruz ama, Avrupalılar için "ırkçılık" sözü ağır bir sözdür. Irkçıysa ağırdan alır, ırkçılığa karşıysa da ciddi biçimde hakarete uğramış sayar kendini...

Ancak burada ince bir nokta var: Alp Darıcı, Daum'a bu iddialar hakkındaki görüşünü soruyor...

Bir gazeteci nazik olmak zorundadır. Fakat sorulması gereken her şeyi de sormalıdır. Madem ki, bu iddialar ayyuka çıktı (yanlıştır ama, kamuoyunun ağzı torba değil ki, büzesin!), Alp Darıcı sorarak gazetecilik görevini yapmış bence... Fakat bu soruya çok kızan Daum'a da, doğrusu hiç birimizin kızmaya hakkı yok!

Bu arada Khlestov'un iki yıldır Beşiktaş'ta içine sokulduğu haller her şeyden önce, sportmence baktığınızda kabul edilir şeyler değil ya... O da ayrı!



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır