kapat
19.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
Limasollu
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Batsın Bu Dünya aslında senfoni

Besteleri için yıllarca 'minibüsçü müziği' denilen Orhan Baba, sıkı bir Nietzsche hayranı ve "Batsın Bu Dünya"yı da senfoni olarak bestelediğini söylüyor. 20 yılı aşkın bir süredir Sevim Emre ile birlikte olan Gencebay evlenmeme nedenini, 'Biz gönlümüze güvenilirlik imzası attık' sözleriyle anlatıyor
Orhan Gencebay hayat arkadaşı Sevim Emre ile birlikte sahilde sık sık sabah yürüyüşleri yapar. Baltalimanı-Rumeli Hisarı-Bebek hattında seri adımlarla yürürler. Onları defalarca gördüm, yollarını kesme saygısızlığını yapmamak için de kendimi çok zor tutardım.

Merakım, ne Orhan Gencebay'ın Türkiye nüfusunu katlamış albüm satışları, ne müziğinin arabesk olup olmadığı ne de Orhan Babacılar'dı. Evlenmeden 20 yılı aşkın bir süre birlikte olmanın nasıl bir şey olduğunu merak ediyordum.

Evlenip mutlu ya da mutsuz bir evliliği çok uzun sürdüren örnekler her yanda. İmzayı atmadan 3-5 yıl birlikte yaşayanlar da çok. Ama belediyenin mührünü vurmadan, 20 yılı aşkın bir süre bir birlikteliği sürdürmek çarpıcı.

Orhan Baba, aşk, sevgi, umut, isyankarlık ve yaratana seslenişin sesi, müziği. Ve aşktan, sevmekten bu kadar çok söz eden adam yıllardır kasılmış bir şekilde duruyor. Herhalde farkındasınızdır. O bunu spordan asla kopmamasına bağlıyor. Ayakta dimdik, otururken dimdik. Hiç şöyle bir rahatlamıyor. Ve buluşuyoruz, elimi çok sert sıkıyor. Aklıma "Başa gelen çekilirmiş, çekemem diyemem" deyişi geliyor, başlıyoruz sohbete.

Dikkat, Orhan Baba derin bir adam. "Klasikler 2" albümünün çıkışı nedeniyle gerçekleştirdiğimiz buluşmada Gencebay'ın bilmediğimiz yönlerini öğrendik...

* İnsan kendi gönlünü kırar mı?

Başka gönülleri kırmamak için de kendi gönlümü kırdım. "Dertler benim olsun, mutluluk senin olsun" diyerek cömertçe söylemişimdir. Sonuçta by-pass oldum. Aslında kendime çok dikkat ederim. 21 sene evvel sigarayı bıraktım, spor yaparım.

* Kalecilik yapmışsınız, boks, güreş...

Evet. Futbolda amatördüm ama iddialıydım. Boks, güreş ve body yaptım. Zaman içinde müzik ağır bastı.

* Siz kendinizi nasıl bilirsiniz?

Realist romantiğim.

BİRBİRİMİZE GÜVENDİĞİMİZ İÇİN BUGÜNE DEK EVLENMEDİK
* Sevim Emre hayat arkadaşınız. Niye evlenmediniz? Siz evlilik karşıtı mısınız?

En büyük imza, insanların güvenilir olmasıdır. Saygı ve sevgiyle atılır imza. Benim için bunlara sahip olan kişi zaten birçok şeyi başarmış demektir. Sevgi, saygı, güvenilirlik varsa, mesele yoktur.

* İmza atmadan 20 yılı aşkın bir süreyi birlikte geçirmek daha zor değil mi? Haddim değil belki ama şöyle düşünüyorum: İmzayı attıktan sonra insanlar birbirlerine daha çok katlanıyor, daha çok alttan alıyor, boşanmamak için mutsuz evlilik sürdüren çok çift var. İmzayı atmayınca her şey daha riskli gibi...

İmza atıp atmamak kişilere kalır. Ben imza atmanın doğuş nedenini güvenilirliğe bağlıyorum. Güven verici olmayan kişilerin davranışlarından dolayı güven verici olmaya zorlamak için imza atılıyor. İmza, bir takım hakları mağdur durumda kalabilecek olanlara vermek için konulmuştur. Benim böyle bir şeye ihtiyacım yok, Sevim Hanım'ın da yok.

* Evlilik kurumuna karşısınız o zaman?

Evlilik kurumu, tarih boyu en çok yaşanan yaşam biçimi. Tartışılır fakat hiçbir zaman en çok yaşanan olmaktan vazgeçilemez. İmza atmadan da uzun süren güvenilir bir ilişkiyi sürdürmek mümkündür. Ben kendi hayatımda buna inanıyorum. Birbirimize sonsuz güvendiğimiz için evlenmedik. Sevim Hanım güçlü ve güzel bir kadın. Gücünü kendisinden, sonra da benden alır. Türk erkekleri genelde baskıcıdır. Ben öyle değilimdir.

* Küçük oğlunuzun basında sık sık fotoğrafları çıkıyor. Orhan Baba'nın piercing'li oğlu gibi. Piercing'li, küpeli, saçları boyalı bir genç erkek babası olmak sizin için nasıl bir şey?

Saçını boyatmış, diline, kulağına bir şeyler takmış olabilir. Onun hevesini kırmak istemem. Yeter ki saygısız, sevgisiz olmasın.

ASTRO-FİZİK MERAKLISIYIM, KADERCİ BİRİ DEĞİLİM
* Klasikler 2, ikinci yaşam mı?

İki buçuk yıl ara verdim yeni albüm için. By-pass nedeniyle böyle oldu. Bana Allah ikinci bir şans verdi diye düşündüğümden böyle diyorum.

* Size Orhan Baba ya da Orhan Baba diyorlar. Neden baba ya da abi gibi görüyorlar sizi?

Bu ne güzel bir şeydir. Ben çok mutlu oluyorum. Seviyorlar, sayıyorlar, söylüyorlar.

* Siz ne arabeskçi ne de kadercisiniz. Peki neden bu iki etiket size yapıştı?

Bu konuya çok yüzeysel bakıyorlardı. Ben arabesk deyiminin yeterli olmadığını düşündüğüm için yaptığım müziğe arabesk demiyorum. Yaptıklarım bir arayıştı ve Türk müziğinin buna ihtiyacı vardı.

* Şarkı sözleriniz bir yana, siz kaderci misiniz?

Batıl kaderle işim yok. Kaderciliği de bana uluorta yerleştirmeleri yanlış. Amatör bir astro fizikçiyim. Bu yüzden de somut gerçeklerle ilişkisi olan biriyim. Başlangıçta her şey vardır.

* 1990'dan sonra bir değişim oldu şarkı sözlerinde. "Hatasız kul olmaz, hatanla sev beni" döneminden sonra siz "Sevsen de sevmesen de, bilmesen de cevap ver" dediniz, bir yandan da "Aramazsan arama" deniliyor. Bu değişimi nasıl yorumluyorsunuz? Orhan Babacılar da değişti mi?

Böyle bir ortam oluştu. Belki daha önceki dönemde de böyle bir anlayış vardı ama 1990'dan sonra daha yaygın bir yaşam biçimi olarak bu tarz karşımıza çıktı. Dikkat ederseniz, o tarihlerden itibaren başarılı olmak çok daha önemli oldu. Ekonomik yapının değişmesinin, Türkiye'deki nüfus hareketliliğinin ve özentinin bunlarda payı büyük.

MİNİBÜSÇÜLER DEĞİL HERKES BENİM MÜZİĞİMİ DİNLİYOR
* Minibüsçü müziği denildi müziğinize...

Herkes dinleyebilir yaptığım eserleri. Bakın Batsın Bu Dünya aslında senfoni olarak yazılmıştır. Batı ve Doğu müziğinin bir sentezi üzerinde durdum. Konçertolar yazmak istiyorum.

* Sizi dinleyenler de değişti mi?

Değişim olmalıdır ama değişmeyen bazı prensipler de olmalı. Örneğin yaşama hakkı. Ben şarkılarımda hep bunlara yer verdim. Bunları anlayanlar hep vardı. Her konuyu hümanist bir bakışla anlatmaya çalıştım. Herkesin yaşam hakkı kutsaldır. Herkesin mutlu olmaya eşit hakkı vardır. Burada bunu yaparken din, dil, ırk, cins ayrımı yapmadan olsun diyorum. Bunları anlayanlar beni dinliyor. Değişim herkes için kaçınılmaz.

UZAY VE DEPREM UZMANI GİBİ
* Uzayı tanımak için uzaklara gitmeye gerek yok. Varolan her madde bir evrendir. Ve bu her maddenin evrenini anlayınca uzaydaki sistemin aynı olduğunu görmek mümkün.

* Astro fiziğin çok önemli bir bilim olduğunu, varolan bütün içinde her şeyle bağlı olduğunu gördüm. Çünkü her şey bilimin bir parçası. Varsa bir şey, gerçektir.

* İstanbul depremini daha evvel biliyordum. Bu bilgim şu tarihte deprem olacak şeklinde değildi ama İstanbul'u ya da bu bölgeyi büyük bir depremin beklediğini biliyordum. 17 sene evvel müteahhitlik yaparken incelemeler yapmıştım. İnşaat yaparken zeminin önemini öğrendim. Çok dikkatli biri olduğumdan belki de üniversiteden, bayındırlık il müdürlüğünden uzmanları çağırdım. Bir rapor hazırladılar ve ben bir villa için 30 ton demir kullandım. O dönemde İstanbul'daki fay hatlarını öğrendim.

* İstanbul depremlerinin tarihini de okuyunca bunun bir periyodu olduğunu gördüm. Yanardağlar var. Sapanca krater gölü, Uludağ eski yanardağ.

Elif ERGU



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır