Geçenlerde bizim evde Hayrullah Mahmud'la konyaklarımızı yudumlarken sohbet bir ara bu konuya geldi...
Hayrullah Mahmud şu görüşü savundu:
"Eğer oyunda bir göğüs ortaya çıkıyorsa, orada da bir gazeteci varsa, bu meme de ünlü bir hanımın memesiyse, bu dünyanın her gazete ve televizyonunda haberdir. Onlar mı öğretecekler gazeteciye hangi kareyi ekrana getirip getiremeyeceğini. O zaman adama sormazlar mı, tiyatro bir kurmacaysa, yaşamın her anı orada yer alacak diye bir kaide mi var.
Meme de sütyeninden fırlamasın değil mi?
Fırlıyorsa, o gazetecinin değil, fırlatıp gişe yapmak isteyen tiyatronun sorunudur. Ya da onların deyişiyle bu onların gişe sorunsalıdır. Hem bu yöntemin oyuna olan ilgiyi artıracağını bileceksin, hem de Televole kültüründen sabıkalı Tv kanalları hadiseyi böyle yansıttı diye palavradan isyan edeceksin. Kimse bunu yemez. Ortalama gazetecinin zeka düzeyinin altına düşmeyeceksin" dedi.
Bu sözlerin üstüne ne denilebilir ki!
Adam gazeteci ve içeriden değerlendirme yapıyor...
Hadisenin bir boyutu bu...
Diğer boyutunda da benzer gerçekler var...
Ki...
Son yıllarda Türkiye'de magazin ve medya kelimeleri fazlasıyla içiçe geçmiş bulunuyor.
Aslında bu bütün dünyada böyle...
Ama Türkiye'de işin dozu kaçmış durumda...