Son aylarda kalbur üstü liselerde okuyan, çağdaş, yabancı dil bilen gençlerin art arda intihar etmesi (aslında sayıları topluma genellendiğinde az da olsa) zihnimizi karıştırıyor. Acil tedbirler almak zorunda hissediyoruz kendimizi ya da alınmasını talep ediyoruz.
Peki bu acil tedbirler neler oluyor? Medyaya yansıyan önerilere baktığımız zaman bunların esas olarak "yasaklamaya" yönelik olduğunu görüyoruz.
Yasaklanacak... Peki ne yasaklanacak? Önce bu gençler arasında ortak bir nokta arıyoruz. İlk akla gelen satanizm oluyor... Ve şöyle düşünüyoruz: Satanizmi yasaklarsak mesele hallolur.
Satanizmi nasıl yasaklayacağız peki? Polis baskısıyla! Buna karar verince hemen satanizm ile özleştirdiğimiz simgelerin yer aldığı mekanlara emniyet güçlerini gönderiyoruz. Pasajlar ve barlar basılıyor. Kimlik kontrolleri yapılıyor. Üzerinde garip işaretler bulunan siyah tişörtleri giyen gençler gözaltına alınıyor.
Ardından interneti suçluyoruz. Madem ki bu gençler internet aracılığıyla haberleşiyor...
Belli sitelere giriyor...
O halde internet erişimini yasaklamalı, diye düşünüyoruz. ICQ'yu, MIRC'ı kontrol altına almak geliyor ilk olarak aklımıza.
Sonra da müziğe eğiliyoruz. Bizim dinlediğimiz müzikleri dinlemiyor bu gençler. Doom metal, black metal tarzlarına ilgi duyuyorlar. Bu müzikler kulağımızı tırmalıyor. Hatta sinir ediyor. O halde bunları da yasaklamalıyız, diye düşünüyoruz.
Peki bu çabamızın özeti nedir? Hemen söyleyelim: Nedenleri değil sonuçları, kaynağı değil işaretleri ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Sanıyoruz ki, böyle yaparsak bu gençlerin yasadığı krizi, sıkıntıyı, rahatsızlığı ortadan kaldırabileceğiz.
Halbuki gerçek bu değil. Böyle düşünmek "orada" olup biteni anlamamak demek. Normal bir insan intihar eder mi? Tabii ki etmez. Peki bu gençler niye ediyor? Üstelik bu gençler akıllı, kültürlü, zeki insanlar. Eğitimlerini tamamladıktan sonra toplumun üst kademelerinde yer alacak tipler. Ancak bunu yapmak yerine, kendilerini yok etmeyi tercih ediyorlar!
O halde...
"Bu çocuklar nerede hata yapıyor" diye sormak yerine...
"Biz nerede hata yapıyoruz" diye sormamız gerekiyor. Böyle bir soru üzerine düşünmeden onların dertlerini anlamamız mümkün olabilir mi?
Şunu unutmamak gerekiyor: Hiç kimse birisi, "intihar et" dedi diye intihar etmez... İntiharın da modaları vardır. Örneğin eskiden insanlar kendilerini Sarayburnu'ndan denize atarak öldürürlerdi. Bir ara fare zehri içmek ya da ağzına tüp gazın hortumunu sokmak modaydı. İstanbul Boğaz Köprüsü yapıldığından beri oradan atıyorlar. Ama dikkatiniz çekerim: İkinci Köprü'de intihar eden pek az kişi var.
Bütün bunlar bize şunu gösteriyor: İntihar etmek isteyen, zaten ediyor. O halde önemli olan kullandığı yöntem değil. Asıl eğilmemiz gereken konu bu gençlerin neden intiharı seçtiği...