kapat
23.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
İNANÇ DÜNYASI
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Arafat

Dün Kudüs yine önceki günlerde olduğu gibi ateş topuna döndü...

İsrail basınında ise "Bundan sonraki aşama Arafat'ın devrilmesi" yönünde yazılar çıkıyor...

Bu anlamda birkaç satır...

Sedat Sertoğlu'nun Sabah'taki odasında, kitaplığının bir köşesinde, Marco Koskas'ın yazdığı "Arafat" isimli bir kitap var...

Kitapta, Arafat'ın takma adının Ebu Amir olduğu yazılı...

Peygamber soyundan geldiğine inanıyor...

Dindar bir kişi...

Yahudi tarihi konusundaysa uzman...

Önemli konuşmalarını yazacak danışmanları var...

Arafat, önemli olaylarda içgüdülerine güveniyor. Onu tanıyanlar, "Pazarlığı yürütsün diye işi temsilcilerine bırakır, sonra da otoritesini göstermek için, onları her an durdurabilir veya evet dedikleri bir şeyden caymalarını emredebilir" diye anlatıyor...

Bu bakımdan Arafat, Ortadoğu'nun olduğu kadar, Batı'nın da dilini bilen bir kurt politikacı...

ANKA KUŞU

Marco Koskas, Arafat'ın yaşamındaki önemli dönemeçlerden biriyle ilgili olarak şunları yazıyor:

"Arafat'a mal edilen, küllerinden doğan Anka Kuşu efsanesini güçlendirmek için bir kez daha Tanrı yardımına geldi:

Ekim 1992'de Arafat bir uçak kazasından kurtuldu...

O gün, yolculuk yaptığı İlyuşin uçağı Libya çölü üzerinde düştü. Havada sarsılıp duran uçak, sonunda yere çakıldı.

Uçak kumlara düşüp parçalanmadan önce, Arafat şöyle haykırmıştı; 'Yanına geliyorum Ebu Cihad! Göğe yanına geliyorum!' Fakat, Ebu Cihad onu boşuna bekledi. Yaser kafatasında hafif bir çatlakla kazayı atlattı..."

Ve kitaptan "İntifada"ya dair birkaç satır...

Arap dilinde "İntifada" kelimesi, tam olarak "ayaklanma" anlamına gelmiyor. Bu anlam kayması tesadüfi değildir...

Kelimenin tam anlamı; "Bir bireyin ateşli ve sinirli halini" ya da "Üzeri pire dolu bir köpeğin çırpınışını" tanımlamaktadır.

Siyasi dilde, kısa süreli ya da arada bir gelen kargaşaları adlandırır...

"Taşlı isyan" Aralık 1987'de işgal altındaki toprakları sarsmaya başladığında, olup bitenleri tanımlamak için, bu deyimi kullanan ilk kişi Arafat olmuştu...

O BİR SİMGE

Şimon Peres, Robert Littell'in kaleme aldığı kitapta, Arafat için "O bir simgeydi" değerlendirmesini yapıyor...

Ardından, bu sözlerini sonraki satırlarda şöyle açıyor:

"Lübnan'dan geri çekiliş sırasında ordumuzun bir tüfek atımı uzağında bulunuyordu. Sanıyorum, Begin, O'nu vurmamaları emrini vermişti. Her şeyden önce, bir anlaşma yapılmıştı ve buna göre biz, onun Lübnan'dan sağsalim ayrılmasına izin verecektik. Onu öldürmek, yükümlülüklerimizi çiğnemek anlamına gelecek demektir. Sonra da düşündük ki, ölmesi belki de sorunları yoluna koymaktan çok, yeni yeni sorunlar çıkaracaktı. Bir simgeydi o. Simgeleri bozmamaya çok dikkat etmelidir."

Peres, kitapta Arafat'ı ne kadar iyi tanıdığını ise şu kelimelerle ortaya koyuyor:

"Arafat'ın bazı şeyler için çok güçlü bir belleği var. Pek çok ad, pek çok olay anımsıyor. Kendini olaylarla sınırlandırılmış bulmuyor. Olaylar konusunda kendine özgü yorumunu yaratabiliyor. Olaylara egemen, olayların tutsağı değil. Ayrıntılara girmek zorunluluğunu duymuyor. Ama belleği güçlü ve durumları çabuk kavrıyor. İngilizce konuşurken biraz duraksıyor; çünkü dile iyice sahip olmadığının bilincinde ve ona söylediklerimizin tümünü de anladığına emin olamıyor. Arafat, evrensel bir insan. Arafat tüm dünyada törenlere katılmış. Nasıl davranması gerektiğini biliyor. Biraz Fransızca anlıyor ve buna benzer şeyler. Bu açıdan bakılınca, gerçekten şaşılacak biri."

WASHINGTON INSIDER

Diplomasi jargonunda "Belt Way'in içindekiler" diye bilinen bir deyim vardır...

Bu anlamda kullanılan bir başka ifade ise "Washington insider"dır...

Bu deyime, Sabah'ın uluslararası diplomasi koridorlarını yakından takip eden usta yazarı Sedat Sertoğlu'nun sütünunda rastlamışsınızdır...

Bu deyimlerde kastedilen, Washington'da kapalı kapılar ardında neler olduğunu, neler konuşulduğunu bilen kişilerdir...

İşte o cenahtan dışarı sızan bilgilere göre, diplomasideki yaygın tabirle "Arafat'ın son kullanım tarihi geçti! Yerine daha ılımlı yeni bir yüz aranıyor!"

Arafat da, kum saatinde takılı kalan zamanının, gün geçtikçe azaldığının farkında. Saatin haznesinde kum kalmadı gibi bir şey...

Onun için sığınabileceği bir üçüncü ülke arıyor...

İsrail, Arafat'ın örgütünü her ne kadar terörist örgüt ilan etmişse de, ABD şimdilik kaydıyla gelişmeleri sessizce izlemeyi yeğliyor...

Bu bakımdan, önümüzdeki günlerde Ortadoğu coğrafyasında başlayacak ve tüm dünyada yeni rüzgarlar estirecek "cetvel sınır harekatında" sınırları çizilecek ilk bölge İsrail Ğ Filistin hattı olacak...

Sonrasında sırada Saddam'ın Irak'ı var...

Ve Denktaş'ın Kıbrıs'ı...

Bin Ladin'in Afganistan'ında ise yaşam normale dönmeye başladı bile...

Bu bakımdan...

Arafat'ın işi bu defa gerçekten çok zor...

Hem örgütün içinde manevra yapamayacak bir noktaya doğru itildi...

Hem de konjonktürün dayatması ile diplomasi koridorlarından dışlandı...

Ortadoğu'nun labirentleri arasında kaybolmak üzere...

Görünen o ki, politikanın "büstler ve portreler" galeresinden bir yıldız daha kayıyor...



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır