kapat
14.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Atatürk'ü bir de onlardan dinleyin

TRT yönetmeni Nazmi Kal'ın derlediği 'Atatürk'le Yaşadıklarını Anlattılar' adlı kitap Bilgi Yayınevi'nden çıktı.İşte Atatürk'ün yakın çevresinde bulunmuş kişilerin bugüne kadar hiçbir yerde yayınlanmamış anıları:

Salim Aru: Köşkün ikinci katibiDoktoru görünce dondurma tabağını denize fırlatıverdi
1938'de bir Temmuz günü Dolmabahçe'de demirli Savarona Yatı'ndayız. Atatürk yatı çok seviyor, esasen denizi de çok seviyor... Ben kamaramdayım. Berberi Rıdvan -aynı zamanda bakıcısı- geldi. Hem ağlıyor, hem gülüyor. 'Ne var ne oldu?' dedim. 'Efendim Atatürk biraz evvel bana Doktor Neşet Ömer Bey'i sordu, 'Gemide mi çıktı mı?' dedi. 'Bakayım efendim' dedim. Her tarafı aradım bulamadım. 'Efendim bir yerde yok, herhalde çıkmıştır' dedim. 'Bana dondurma getir' dedi. 'Yok' dedim, kızdı'. Çünkü dondurma değil soğuk su dahi yasak. Atatürk 52 kilo, zayıf. 'Biraz tabağa koy götür' dedim. Atatürk güverteye çıktı. Daha bir kaşık almadan doktor Ömer Bey gözüktü. Atatürk derhal elindeki dondurma tabağını kaşıkla birlikte denize fırlattı."

Atatürk şezlonga uzanmış yanındaki koltukta Salih Bozok oturuyor. Denizden sesler yükseldi. Pencereye doğru gitmek istedi. Salih Bey ve Celal Bey koluna girdiler, götürdüler. Kuleli talebeleri, vapur tutmuşlar, Atatürk'ün Cumhuriyet Bayramı'nı kutlamaya gelmişler. Camı sildi, sonra yaklaşarak ince sesi ile "Sen ne büyük milletsin" dedi. Çıkıyoruz seslendi. "Celal Bey, geçen defa Mim Kemal Bey suyu alırken canım yandı, ne yapsak?" dedi. Celal Bey "İzin verirseniz, bu defa Mehmet Kamil Bey alsın" dedi. "Ya öyle mi yapalım, iyi olur" dedi. Çıkıyoruz, kapıdan yine seslendi: "Vazgeç, yine Mim Kemal Bey alsın, gönlü kalmasın."

Haldun Derin: Özel Kalem müdürlerinden

Saatlerce çalışır, sözcüklere Türkçe karşılık bulurdu
3 Mart 1935. Atatürk Çankaya Köşkü'nün üst katındaki kitaplığında limon sarısı uzun bir masada oturmuş, çalışıyor. Özel Kalem Müdürü Süreyya Anderiman karşısında. Kitap arkadaşlarından Memduh Atasev ile ben de müdürün yanındayız, bizden istenilen bir çizelgeyi düzenlemekteyiz. Atatürk'ün önünde Dil Kurumu'nca hazırlanıp basılmış Tarama dergisi, Fransızca küçük Larousse sözlüğü var.

Therapautique, climatologi, aviceptologie gibi bilim terimlerinin Türkçe karşılıklarını bulmaya çalışıyor. Üst üste dört gün kadar bu incelemelere katıldık. Zaman zaman Şükrü Kaya ve Falih Rıfkı Atay da çalışmalara katılırdı. Bir ara Atatürk üstünde uğraştığı terimin Türkçesini bulmakta zorlanınca, "Bulacağım, onu da bulacağım" dedi. Ardından havaya biraz mizah katmak için şu öyküyü anlattı:

Bir gün Bulgar milletvekili seçim çevresine propagandaya çıkıp köprü kurduracağını söyleyince ahali 'Nehrimiz yok ki köprüyü ne yapalım biz' demiş. Bunun üzerine milletvekili 'Öyle ise size nehir de getireceğim' vaadinde bulunmuş.

Atatürk pek çok bilimsel terimi kendi gayretiyle sabahlara kadar çalışarak bulmuştur. Açı, diktörtgen gibi bugün kullanılan pek çok kelimeyi Atatürk bizzat bulmuştur.

Nejat Saner: özel kalem müdürü

Gelecek nesillere ibret olsun diye Menemen'i yakmalıydık
Menemen olayı sırasında İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'nın yaveriydim. İçişleri Bakanı olayı bütün ayrıntıları ile gece Menemen'den Atatürk'e haber veriyor. Atatürk de 'Menemen'i yakınız' diye bir emir veriyor. Kaya olayın basit ve mevzi olduğunda ısrar ediyor. Atatürk kararlı. Yine 'İrticanın başgösterdiği yer olan Menemen'i yakın' emrini tekrarlıyor.

Kaya, 'Paşam, bana itimat buyurunuz, olayı en ince ayrıntılarına kadar incelemiş bir sorumlu bakan sıfatı ile böyle bir hareketin lüzumuna kani değilim' diyor. Atatürk de 'Peki öyleyse, nasıl isterseniz öyle hareket edin' diyor. Kaya, Ankara'ya döndükten sonra Atatürk'e bütün olayları teferruatı ile anlatıyor ve 'Paşam ben Menemen'i yakma fikrinde neden ısrar ettiğinizi anlayamadım' diyor. Atatürk, 'Ben seni çok bilgili akıllı bir İçişleri Bakanı olarak tanıyorum. Menemen kasabasının ne berbat bir yer olduğunu gördün. Böyle bir vesile ile oradaki yurttaşlarımızı daha iyi bir yere nakleder ve burasını yakmakla da orada taştan bir anıt yükseltip üzerine de 'Cumhuriyetin ilanından 7 sene sonra burada bir irtica hareketi baş göstermiş ve burası yakılarak irtica ezilmiştir' yazısını yazardık. Buna da gelecek kuşaklar ibretle görür ve okurlardı. Ne yapayım ki istediğimi sen de anlamadın' dedi.

Sadık Kutlu: Atatürk'ün Şoförlerinden

Halep kırması inek getirtti
Silifke'de aldığı çiftlikle çok meşgul oluyordu. Bir gün bahçede otururken etrafta inekleri gördü. 'Bu ineklerden kaç kilo süt alıyorsunuz?' diye sordu. Etraftakiler, '2-3 kilo' deyince, Atatürk yayındaki Tarım Bakanı Muhlis Erkman'a döndü. 'Bu bölgeye uygun inek tipi hangisidir, bir araştırın' dedi. O zamanlar Halep kırması denen bir inek cinsi getirdiler. 18-20 kilo süt almaya başladık. Hala aynı cins inekler var. İneklerimizin neslini de Atatürk ıslah etti.

Behçet Uz: Eski vekil

Masraflı olur diye mozoleyi kabul etmedi
Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım merhum Karşıyaka'da Osman Paşa Camii avlusunda gömülüdür. Öldüğü zaman güzel bir mozole düşünülmüştü. Fuar için İzmir'e getirttiğimiz mimar Gautier'ye yaptırdığımız zarif planı tatbik için Gazi'nin muvafakatlarını almaya gittiğimde baktılar, düşündüler. 'Paşam bir kusur mu var?' dedim. 'Hayır, aksine çok süslü ve lüks buluyorum ve de masraflı. Siz oraya ağır bir kaya taşı getirtebilir misiniz?' dedi. 'Mümkün ve kolay' dedim. 'Onu getir, üstüne Atatürk'ün annesi Bayan Zübeyde burada gömülüdür' yazdır, çevresini bir çocuk parkı ile süsle, o çocukları çok severdi' buyurdular. Öyle yaptık. O uzağı gören realist büyük bir devlet adamıydı.

Cemil Filmer: İlk Türk sinemacılarından

Biz yasağı ağzıyla içene değil, burnuyla içene koyduk!
Bir akşam Köşk'e gittiğimde bahçede uzun bir sofrada Gazi ve vekiller yemek yiyorlardı. Atatürk beni de yanına oturtup içki ikram etti. Ben 'Paşam içki yasağı var, mahalleye döndüğümde komiser beni yakalar' dedim. Atatürk 'Cemil Bey biz o yasağı ağzından içenlere değil, burnundan içenlere koyduk' dedi.

Şule TÜRKER



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır