kapat
14.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Asurlular'ın diş ağrısı duası

Hastalıklara karşı vücut yapısı fazla duyarlı olan çelimsiz kişiler için halk: - Yıldızı düşük doğmuş, der.

Bu saptama kimbilir kaç bin yıllık bir inançtan süzülerek gelmede...

Oldum bittim insanlık; güncel yaşamın en basit olaylarıyla, evrende akıp giden uzay boyutlarındaki kozmik olaylar arasında, bir takım ilişkiler kurma eğilimindedir. Bugün dahi gazetelerde her gün yayınlanan yıldız fallarını; eski Mısır uygarlığından, eski Çin uygarlığına kadar, geçmişte kalmış tüm uygarlıklar; insan yazgısıyla geleceğinin, değişmez bir habercisi olarak görürdü.

Çağımızın ünlü bilgini Carl Sagan, üç bin yıl önce yaşamış Asurlular'ın, diş ağrısını dahi evrenin oluşumuna kadar uzanan bir mantığa bağladıklarını ve dişleri ağrıdığı zaman, şu duayı okuduklarını söylüyor:

"Tanrı Anu" göğü yarattı.

Ve gök yeri yarattı.

Ve yer ırmakları yarattı.

Ve ırmaklar dere akıntılarını yarattı.

Ve dere akıntıları bataklıkları yarattı.

Ve bataklıklar küçük kurdu yarattı.

Ve küçük kurt ağlayarak, 'Tanrı Samas'ın önüne geldi.

Gözyaşları 'Tanrı Ea'nın ayaklarına akıyordu:

- Karnımı doyurmak için bana ne vereceksiniz; susuzluğumu gidermek için bana ne vereceksiniz?

- Sana kuru incir vereceğim ve de kayısı...

- Ne yapayım ben kuru inciri ve de kayısıyı? 'Beni kaldırıp dişlerin içine koyun, azı dişlerinin içine; bırakın orada yaşayayım...'

Bunu istediğin için kahrolası kurt, 'Tanrı Ea' tüm kudretiyle senin belanı versin."

Diş ağrısının geçmesi için, zeytinyağı ile ekşimiş arpa suyunu karıştıracak ve bu duayı üç kez okuduktan sonra, ağrıyan dişine koyacakmışsın..

Üç bin yıldan bu yana, diş ağrılarına da, evrende akıp giden kozmik olaylara da çok başka açıklamalar getirildi ve bu açıklamalarla; hem diş ağrılarına çare, hem de uzayda dolaşma olanakları bulundu.

Şimdi ise uzaydaki başka uygarlıklarla ilişkiye geçmenin arifesindeyiz...

Yeni keşfedilen kozmik bir bulutun, bir doğa olayı değil, uzaydaki uygarlıklardan dünyayı gözetlemek için özel gönderilmiş bir çeşit elektronik ayna olduğu iddia ediliyor...

Yapılan hesaplara göre, doğal bir bulutun dünya çevresinde, o koşullar içinde, o kadar süre durabilmesi; milyonda beş oranında, çok zayıf bir olasılıkmış...

Bundan 2300 yıl önce Eratosthene'in, dünyanın hem yuvarlak, hem de çevresinin 40 bin kilometre olduğunu saptamasına; 21 Haziran günü tam öğle üstü, Nil nehri kaynağında hiçbir sütunla, yere dikilmiş hiçbir sopanın gölge vermediğini öğrenmesi yetmişti.

En uzun gün olan 21 Haziran'da, tam öğle üstü güneş ışınları Nil kaynağı çevresine dimdik iniyor ve sütunların gölgesi yere vurmuyordu.

Aynı gün ve aynı saatte ise İskenderiye'deki sütunlar, 7 derecelik bir gölge veriyorlardı...

O anda güneş ışınları dünyaya dik ve paralel indiğine göre; dünya düz olsa, böyle bir farklılaşma olmayacaktı. Demek ki dünya yuvarlaktı...

Ve yine güneş ışınları dünyaya paralel indiğine göre; Nil kaynağında gölge vermeyen bir sütunu, arzın merkezine doğru dimdik indirirsek; İskenderiye'de 7 derece gölge veren bir sütunu da aynı merkeze doğru uzattığımızda; "iki paralelin kendisini kesen bir doğruyla karşılıklı oluşturduğu açılar eşittir" kuralına göre; 7 derecelik gölge veren sütun, gölge vermeyen sütunun merkezdeki uzantısıyla kesiştiği zaman da, 7 derecelik bir açı yapıyordu.

Bu açının arkı, İskenderiye ile Nil kaynağı arasındaydı ve 800 kilometreydi.

7 derece, 360 derecenin aşağı yukarı ellide biri olduğuna göre; 800 kilometrelik arkını da, elliyle çarpınca; dünyanın çevresinin 40 bin kilometre olduğu çıkıyordu ortaya...

Eratosthene; iki çubuk, biraz sabır, keskin bir gözlem, keskin bir düşünce, bir de basit bir geometri kuralına dayanarak bulmuştu bunu...

Şimdi ise uzaydaki uygarlıklarla ilişki kurmaya dönük her türlü olanak, her an daha hızlı gelişiyor.

Yıldız fallarından Asurlular'ın diş ağrısı dualarına kadar; binlerce yıldan beri insanları, günlük yaşamlarıyla, kozmik olaylar arasında ilişki kurmaya iten güdüsel merakın temeldeki nedeni, bir yerde açığa çıkacaktı...

Ola ki, dünyadaki "can", uzaydan geldiği için, uzayla olan ilişkisini düşüncesinden çıkaramıyordu...

Not: 17 yıl önce yazılmış bir yazı... "1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10"dan...



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır