kapat
15.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Denktaş: 'İnşallah...'

Rauf Denktaş "Ankara Barosu'nun konuğu olarak" Ankara'daydı. Baro Başkanı Avukat Sadık Erdoğan'ın "Denktaş onuruna" verdiği yemeğe davetliydik.

"Gece boyunca" Cumhurbaşkanı Denktaş'ı dinledik.

Büyük bir "deneyim küpü."

Ömrünü Kıbrıs davasına vermiş bir "ulusal kahraman."

Bir "hakimin oğlu."

Annesini "çok küçükken" kaybetmiş.

"Sütanne tarafından" büyütülmüş.

Kıbrıs'ın "zirvesine kadar" yükselmiş.

Ama "hiç değişmemiş."

"İçimizden biri."

Onu sevimli kılan yanlarından en önemlisi de galiba bu.

İŞİMİZ ZOR

Yemekte hep "bir şeye" dikkat ettik.

Karışımdaki bu "yaşayan tarih" gerçekten Kıbrıs sorununun çözümünü istiyor mu?

Yoksa...

İstiyor görünüp de "ipe un mu seriyor?"

Ve söylediklerini "can kulağı ile" dinledik:

* Rumlar, Türkiye ile yeni bir kriz istiyorlar... Kriz çıkınca, çözümü Türkiye'nin engellediğini iddia edecekler.

* Rum kesiminden gerçekçilik ve samimiyet bekliyoruz.

* Anlaşma konusunda henüz rahat değilim.

* Kimileri diyor ki... Ver Kıbrıs'ı... Bunlar daha sonra sıranın Ege'ye geleceğini göremiyor mu?

* İnşallah başarıya ulaşırız... Ama... Fazla ümidim de yok... İşimiz zor.

ÖZELEŞTİRİ
Denktaş yemekte sık sık "medyadan yakındı.

Yunan medyasının "Rum tezine destek verdiğinden" bahsetti.

Sonra da, kendisinin "Türk medyasından gereken ilgiyi görmediğinden."

Tabii bu arada "özeleştiri" de yapmadı değil.

Örneğin:

* Bizim de kusurlarımız oldu.

* İdaresizlik, usulsüzlük, bencillik oldu.

SÜT VE YOĞURT
Gözlemimiz o ki...

Denktaş "çözümsüzlük yanlısı... Uzlaşmaya kapalı" bir lider değil.

Gerçekten "Rumlar'la köprü... İşbirliği... Barış" istiyor.

Ancak...

Sütten öylesine ağzı yanmış ki...

Hatta...

Sadece ağzı değil...

Öylesine "yüzü, gözü" yanmış ki...

Yoğurdu "üfleyerek yemek istiyor."

RAUF BEY'İN 'YEDEĞİ' VAR MI?
Sabri Yirmibeşoğlu.

Emekli Orgeneral.

Eski Genelkurmay İkinci Başkanı.

Kurmay binbaşılığından (1962) itibaren Kıbrıs davasının içinde yer almış... Türk Mukavemet Teşkilatı'nın kurulup, gelişmesinde öncü rol üstlenmiş bir asker.

Denktaş'ın "çok yakından tanıdığı" bir şahsiyet.

Rauf Bey'le akşam yemeği öncesinde...

Sabri Paşa ile konuştuk.

***
Yirmibeşoğlu dedi ki:

- Bir "müzakere adamı" olarak Denktaş'ın notu, on üzerinden yıldızlı on... Ama bir devlet yöneticisi olarak notu, aynı parlaklıkta değil.

- Neden?

- Devlet adamlığı notu çok yüksek olsaydı... Bugün Kıbrıs ekonomik yönden çok farklı bir konumda bulunurdu.

***
- Paşam... Kıbrıs sorununun çözümü için Denktaş ne yapmalı?

- Atina'nın ana hedefi Ege'nin de, Kıbrıs'ın da tümüne sahip olmak... Bunu Denktaş da biliyor... Müzakerelerde bunu göz ardı etmemeli.

- Çözüm için Denktaş'a başka öneriniz var mı?

- Adada tek temsil... Ama Türk kesiminin etkin biçimde söz sahibi olacağı bir tek temsil... Ayrıca... İki bölgeli yaşam... Türkiye'nin garantörlüğü... Ve adada Türk askerinin bulunması.

***
Sabri Paşa "bir şey daha" söyledi:

- Tabii... Sorunun bu hale gelmesinde bizim de hatalarımız oldu.

- Ne gibi?

- Denktaş'ın, Kıbrıs'tan sorumlu bakanın, Büyükelçi'nin ve Kolordu Komutanı'nın, geçtiğimiz süreçte koordinasyon içinde çalıştığını söyleyebilir miyiz?

***
- Paşam... Sayın Denktaş'la, başka hangi konuları konuşalım?

- Kıbrıs'ta "üç ayrı yerden emekli maaşı alan" var... Mücahitlik yapmış... Emekli maaşı bağlanmış... Sonra devlette çalışmış... Emekli maaşı bağlanmış... Milletvekilliği yapmış... Oradan da emekli maaşı bağlanmış... Söyle... Buna bir son verilsin.

***
- Başka... Ne soralım?

- Ben sordum, yanıt vermedi... İstersen sen de sor... Ama yemekte nazik kaçmayabilir.

- Nedir soru?

- Dedim ki... Sayın Başkan... Herkes gibi siz de fanisiniz... Bir gün bu dünyaya veda edeceksiniz... Yedeğiniz var mı?.. Sayın Denktaş yanıt vermedi... Bu konu aslında Türk siyasetinin temel hastalığı.

FOTOĞRAFÇI RAUF
Hulki Cevizoğlu yeni çıkan "iki kitabını" Denktaş'a armağan etti. Kitaplardan biri "masonluk" ile ilgili.

Denktaş bu kitabı görünce güldü:

- Beni ilgilendiriyor.

- Neden?.. Mason musunuz?

- Bir zamanlar evet... Masonlukta, kardeşlik esastır... Ama bir de baktım ki... Kardeşlerin çoğu EOKA'cı. (Rum terör örgütü üyesi) Hemen masonluktan ayrıldım.

***
Her zaman olduğu gibi, fotoğraf makinesi, yine Denktaş'ın yanındaydı.

Rauf Bey bir ara sordu:

- Muhaliflerim bana ne diyor, biliyor musunuz?

- Ne diyorlar?

- Fotoğrafçı Rauf diyorlar.

***
Bir ara Denktaş'ı dinlerken "Türkiye'den bahsediyor" sandık:

- Fabrikalar işlemiyor... Üretim düşüyor... Dükkânlar kapanıyor... Borcunu ödeyemediği için insanlar hapse giriyor.

Rauf Bey bekledi ki, bu sözleri söyleyince biz "yaa öyle mi" diye tepki gösterelim.

Denktaş devam etti:

- Kriz var... Ekonomik kriz... İşsizlik... Kıbrıs'ta halk sıkıntıda... Duyuyor musunuz?

"Burada da" dedik:

- Burada da.

***
Hey gidi Denktaş hey...

"Kıbrıs Türk yurdunun Baf ilçesinde" doğan...

Gençliğinde boks yapan, güreş yapan...

Dağa tırmanan...

Mutfağa girip "portakallı ahtapot" pişiren...

"Ton balıklı makarnanın üzerine hellim rendeleyen..."

Bir oturuşta koca hindiyi deviren...

Hey gidi Denktaş hey.

Bizler "çeşit, çeşit yemekleri" yerken...

Rauf Bey'in önüne "bir tabak yeşillik" kondu.

Ve o her zamanki gibi, neşeyle güldü:

- Kaderimiz böyleymiş... Size güzel güzel yemekler... Bana ise ot verdiler.

AVUKAT FIKRASI
Adam, avukatmış. Elinde "yıllardır süren bir dava" varmış.

Bir gün, kendisi gibi avukat olan oğluna demiş ki:

- Bugün benim işim çok. Şu, yıllardır süren davaya sen gir.

Oğlu, davaya girmiş.

Sonra da babasına "sonucu" söylemiş:

- Baba... Dava bitti.

- Nasıl olur?

- Gittim... Öyle bir konuşma yaptım ki... Dava sona erdi... Hakim kararını verdi.

- Oğlum, bunu nasıl yaparsın?.. Ben yıllarca o davayı boşuna mı uzattım? O davanın avukatlık ücretiyle, seni okuttum... Kız kardeşinin düğününü de yine o davanın getirisi ile yapacaktım... Sen böylesine getirisi olan bir davayı nasıl sonuçlandırırsın?

***
Yukarıdaki fıkrayı "bizzat Denktaş" anlattı.

Ve dedi ki:

- Bu fıkrayı, benim muhaliflerim çıkardılar... Güya ben, bu fıkradaki avukat gibi, Kıbrıs davasını, kendi çıkarım için... Cumhurbaşkanlığımın devamı için uzatıyormuşum... Böyle bir şey mümkün mü?



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır