Gazetelerden birinin arka sayfasındaki fotoğrafına dalıp gitmişim manken Ayşe Hatun Önal'ın...

Hani Hülya Avşar'ın kocasıyla bir ara adı çıkan kız var ya işte o...

Etiler'de yeni bir ev aramaya başlamış...

Şimdi Korukent'te oturuyormuş, ama 1 yaşındaki köpeği yüzünden yeni bir eve çıkmak zorundaymış, evine sığmıyormuş...

Köpek doğduğunda küçüktü, 1 yaşına gelince fil kadar oldu, sanki...

Haber bu kadar, sayfadaki boyu birbuçuk santim, ama Ayşe'nin fotoğrafı 20 santim...

Maksat haber olsun

Kombinezonlu bir fotoğraf...

Herhalde öğretim üyesi cübbesiyle olmayacaktı.

Dalıp gitmişim fotoğrafa, ne kriz kaldı aklımda, ne Cumhurbaşkanı'nın hükümete fırçası, ne Türk-iş'in AB'ye karşı oluşu, ne de medyada sayıları giderek artmaya başlayan gerizekalılar korosu...

Allah razı olsun yazıişlerini çekip çeviren meslektaşlardan...

Bu haber ve resimlerden bol bol koyuyorlar da, embesiller korosunun garibanizmini ve kahve edebiyatını unutuyoruz da asaplarımız dinleniyor.

Bizim SABAH da arka sayfaya kondurmuş Hande Ataizi'ni...

Gıdıklayıcı bir resim, hatun bir koltukta yüzükoyun yatıyor, biçimli dudaklarını okuyucuya doğru uzatmış öptü öpecek gibi duruyor, nice delikanlı o resme bakıp da ne rüyalar hayaller kurmuştur, fakat boşuna heves etmesinler, kızımız mazbuttur, "sosyal içerikli" bir sanatçıdır kendisi...

İçinde "sosyal düşünce" ve "fikir birliği" olmayan beraberliklerden hazetmez... "Lojik" bir hanımefendidir.

Hande eve kapanmış

Meğer, Hande eve kapanmışmış!

Niye kapanmış?..

Sevgilisi Didi'den ayrılmış, adının birileriyle çıkmasından korkuyormuş, geceleri özellikle bir yerlere çıkmıyormuş; ayrıca yılbaşını da evde mütevazı bir şekilde ailesiyle birlikte geçirecekmiş...

Bu haberden sonra takılacaksın Hande'nin peşine, sokağa çıkar çıkmaz da fotoğraflarını çekip, bu haberi yazana götüreceksin...

"Hani birader Hande eve kapanmıştı, ya bu ne" diye soracaksın...

Eğlence olsun diye...

Bizim matbuatı ciddi ciddi eleştirmeye kalkarsan keçileri kaçırırsın...

Bir başka gazete, birinci sayfaya haber koymuş, başlık, yılbaşında cezalar artıyor!..

Okuyucuya sosyal hizmet, cezaları bil de, ona göre hareket et, demeye getiriyorlar.

Haberin altında, "en ucuz ceza, şu kadar, en pahalı ceza da şu kadar" diye açıklama var.

Ama kimsenin dikkatini çekmiyor, cezanın ucuzu, pahalısı olur mu, diye...

Ucuz ceza mı?

Hafifi olur, ağırı olur da ucuzu pahalısı olur mu ki?

Yine de gazete haberleri eğlendirici...

Son zamanlarda her gazeteye mostralık konulan palavracıları okuyunca insan, bu haberlere razı oluyor...

Bunlar okuyucuyu, aydınlatmaya mı çalışıyorlar, diri diri mezara gömmeye mi çalışıyorlar, meftine konmaya mı belli değil...

Sağlam hukuk nosyonundan vazgeçtim, politik ve sosyolojik birikimin yerinde yeller esmekte...

Hadi kabul ettim kapmışsın bir kalem, yazıya oturmuşsun!

Peki, insanda bir nebze izan, bir miktar mantık ve az biraz analiz becerisi de mi olmaz, canım?

Sizi okuyanlar da bu kadar cahil ve embesil olamaz ki?

Dünyaya siyah beyaz bakacaksın, koca milleti ayağı pabuçsuz lümpen zannedeceksin, toplumsal ekonomiyi köfteci dükkanı düzeyinde kavrayacaksın, üç beş çapulcu ile öfkesini bir türlü yenememiş devrimci artığının seviyesiz linç bilincini hukuk zannedeceksin, sonra da fetva vereceksin!

Geri zekalı çiftliği

Sadece bir şeyi merak ediyorum. Medya patronları bunları bulmak ve sütun vermek için çok mu uğraşıyorlar?..

Yoksa gazetelerin arkasındaki arazilerde, özel çiftliklerde, hususi mi yetiştiriyorlar bunları?..

Yoksa bunları klonlama yöntemiyle mi çoğaltıyorlar?..