Umutların tükendiği an

Bankasının kapandığını televizyondan öğrenen K.N anlatıyor: Karımla göz göze geldim. Sanki suçlu olan bendim. Dua etmeye başladım. İnşallah karım bu ay işten çıkarılacak Emlakbank personeli içinde olmaz
Önceki gün BDDK, Etibank ve Kentbank'ın 28 Aralık'tan itibaren bankacılık yapma iznini kaldırdığını duyurdu. TV'de spikerin ağzından dökülen iki-üç cümle, bir çok kişi için belki hiçbir şey ifade etmiyordu ama, bu tamı tamına 4 bin 669 kişinin hayatın değişeceğinin haberiydi. Bu ilk dokuz ayda sayıları 23 bini aşan "işsiz bankacılar" kitlesine kısa sürede yenilerinin ekleneceğinin özetiydi.

Bankalar Fon'a geçtiğinden beri belirsiz bir sürece giren çalışanlar için kaygılı günler zaten başlamıştı. Nitekim yeniden yapılandırma adı altında bazıları işini kaybetti, ama çıkmadık candan ümit kesilmez misali, ihale süreci sırasında çıkan talipler herkesi umutlandırmıştı. Kararı televizyonun başında kendisi gibi bankacı olan eşi ile yemek yerken öğrenen K.N'nin o anda boğazına bir şeyler düğümlendi, dua etmeye başladı. Daha dün bankada Veziroğlu Grubu'nun Etibank'ı satın aldığı konuşuluyordu, herkes hayaller kurmaya başlamıştı. Sanki sorun kendisindeymiş gibi karısına baktı. Bu sahnenin hemen hemen benzerleri bir çok ailede yaşandı. "Henüz bize hiçbir açıklama yapmadılar. Biz de televizyondan duyduğumuzu biliyoruz. Ay sonundan itibaren bankacılık yapma izni kaldırılmış. Yapılacak birşey yok" diyor.

9 yıla yakın zamandır bankacılık yapan K.N, "İş kolunuzu değiştirmeyi düşünüyor musunuz" sorumuza bildik çaresizlikle yanıt veriyor:

"Bankacılık sektörünün durumu ortada. Eskiden bizi havada kaparlardı. Şimdi ne yapacağımızı bilmiyoruz. Başka sektör diyorsunuz ama ülkenin durumu malum. İş aslanın ağzında artık. Tabi ki oturup bekleyemeyeceğiz. İşin en kötüsü benim eşim de Emlak Bankası'nda memurdu. Onlarda da ay sonuna kadar ciddi bir eleme olacakmış. Bir çocuğumuz var ve artık oturup tüm geleceğimize bir daha bakmalıyız."

ŞUBE SATIŞI TEK UMUT
Konuştuğumuz Kentbank ve Etibank çalışanlarının hemen hepsi haberi medya kanalı ile öğrenmiş. Hepsinin yüzünde kaygı ve endişe var. Müşterilerin telefonlarına ise, "mevduatlardaki güvencenin devam ettiğini, korkulacak bir şeyin yok" diye yanıt veriyorlar. Aslında morale ihtiyacı olan onlar. Çünkü çoğu kendi geleceğinden korkuyor. Nasıl korkmasınlar ki, ortada Bankalar Birliği'nin resmi kayıtlarına göre sayıları 23 bin 200'ü bulan bir işsizler ordusu var. Bir çoğunun yıl içinde işsiz kalan bankacı arkadaşı iş bulamamış, avare dolaşıyor. Tek beklentileri, Fon'un gündeminde olan "personeli ile satılık şube" ler arasında kendilerinin de yer alması. Sektör bir yana, Türkiye ağır bir krizden geçiyor. IMF, '100 bine yakın kamu çalışanını yollayın' diyor...

Çalışanlar kendi kaygılarını bir tarafa bırakıp müşterilerin meraklı sorularını yanıtlamaya çalışırken son dönemde sektörde yaşanan süreç bazı mevduat sahiplerinin de başını döndürmüş durumda.

Öyle ki Beşiktaş Kentbank Şubesi'ndeki bir müşteri, "Artık paramı çekeceğim" diye isyan ediyor. 50'li yaşlarda olan N.G'nin sözlerini dinleyince aslında isyanında ne denli haklı olduğu ortaya çıkıyor. Çünkü tasarrufunu yatırdığı banka Yurtbank'mış. Yurtbank 22 Aralık 1999 yılında Fon'a geçtikten sonra önce kaygılanmış 'acaba parama bir şey olur mu?' diye. Ancak tüm mevduatın devlet güvencesinde olduğunu öğrenip rahatlamış. 19 Şubat 2001'de Yurtbank, Sümerbank çatısı altında birleştirilen 6 bankadan biri olunca banka bir anda Sümerbank'ın müşterisi olmuş.

Oyak Grubu'nun Sümerbank'ı satın almasıyla birlikte Kentbank'a aktarılan mevduatlar arasında onun da birikimi olunca bu sefer yeni bankası Kentbank olmuş. Kentbank'ın bankacılık lisansının iptal edilmesiyle birlikte kendisine yine yol göründüğünü belirten N.G, "Üç banka değiştirdim yeter artık" diyor. O parasını çekmeye, memurlar onu sakinleştirmeye çalışırken, "BDDK tarafından satışa çıkarılan mevduat havuzları içinde N.G'nin tasarrufu da var mıydı?" diye aklımıza bir soru geliyor...

HACER GEMİCİ