kapat

25.04.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
AHMET VARDAR(avardar@sabah.com.tr )


Köyde 23 Nisan...

Büyük Millet Meclisimizin kuruluşunun 80'inci yılınının kutlamalarında bulundum. Hem de ülkenin en küçük yerleşim birimlerinden biri Selimpaşa'da... Silivri'ye bağlı bir köydü, şimdiki adı ise, belde... Sabahın 10.00'da köyün liman kısmında bulunan meydan dolmuştu. Yöneticilerin kurduğu kürsüye çıkan çocuklar şiirler okuyup, Atatürk'ümüzü şükranla anan konuşmalar yaptılar. Bu arada ülkenin çeşitli yörelerindeki giysiler içerisindeki minik folklorcular oyunlar oynadı, daval, zurna eşliğinde gösteriler yaptı.

Her okulun en az iki-üç öğretmeni şık ve koyu renk giysileriyle dikkatleri çekiyor, çocuklar da rengarenk ve bayramlık elbiseleri ile ortalıkta dolaşıyorlardı. Konuşmalar sırasında halk, anneler, babalar, ağabeyler, teyzeler kulak kesiliyor ve sonunda konuşmayıcıyı hep birlikte alkışlıyorlardı. Nizam ve intizam kendiliğinden temin edilmiş durumda... Özelllikle anneler yürüyemeyecek kadar küçük çocuklarını kucaklarına almışlar, törene iştirak eden ilkokul seviyesindeki miniklerin kürsüde Atatürk'ü anlatan, ondan sevgiyle, saygıyla söz eden ifadelerini can kulağı ile dinliyorlardı. Bu arada lise öğrencilerinin bando takımı da arada bir marşlar çalıyordu. O kadar nizam ve intizam vardı ki, köyün o aşağı meydanını hınca hınç dolduran kalabalıktan çocuklar konuşurken çıt bile çıkmıyordu.

O gün sadece anneler çocuklarını giydirip, kuşandırıp meydana koşmamışlardı. Çoğu tarlada çalışan, bir kısmı ise balıkçılıkla uğraşan köyün erkekleri de işe gitmemiş, aynı meydanda yerini almıştı. Ben bu sırada o meydanda tur atıyordum. Bu gözlemlerimi de bir kenara not etmeyi ihmal etmemeye çalışıyordum. Çünkü bu gördüğüm manzara bir devlet töreni değildi... Ayrıca kimsenin oraya gelmesi için hükümet zoru da yoktu. Vatandaşlar gönülden inandıkları Cumhuriyetlerini ve bu Cumhuriyeti onlara hediye eden Atatürk'ü anmak, Ata'nın çocuklara hediye ettiği bu bayramı kutlamak için orada toplanmışlardı. Sözün kısası canı gönülden bir 23 Nisan kutlamasıydı bu...

Hey gidi dünya hey, ne dünyada yaşıyoruz!... Hayatta bir gün halkın yanına inmemiş, onunla birlikte yaşamamış, sevgisini paylaşmamış, acısına ortak olmamış o pişkin çığırtkanlara sesleniyorum; "Gidin ve görün, vatan sevgisi neymiş, Atatürk sevgisi neymiş anlayın. O gün, o meydanda çocuklarını binbir yokluk içinde oldukları halde giydirip, kuşandırıp, tören yerine getiren anaların yüzde 90'nı başörtülü insanlardı. Ve hepside Ataları ile hiçbir meseleleri olmadığını gösterir şekilde gururla oraya gelmişlerdi." Sonunda sessiz, sakin evlerine döndüler. Şimdi irtica bezirganlarına sesleniyorum; "Yazık değil mi bu vatandaşa ettikleriniz?... Bir kere onların arasına girseniz, anlayacaksınız ama siz de o kafa yok... Bölücülükten başka, milleti birbirine düşman etmekten başka hiçbir şey düşünmüyorsunuz. Bu milletin parçalanmak değil, bütünleşmeye ihtiyacı var..."

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır