kapat

25.04.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )


Pirincin irisi, yanağın dirisi..

Özet: Yazarınız; her zamanki gibi gafil avlandığından ve sosyetik kadınlar arasında bir salgın gibi yayılan modadan haberi olmadığından, telaşlandı.. Oturup "elmacık kemikleri çıkık" kadınların hallerini yazdı..

Dünkü yazımıza da "İşin aslını bilmiyordum.." diye başlamıştım.. Bugün de böylesi uygun geldi..

Sosyetemizin tipi kayıyor, zannediyordum.. Düne kadar elma yanaklı olan kadınların yüzlerindeki değişmeye bakıp, telaşlanıyordum.. Özellikle de şakak kemiklerinin birden bire belirgin hale gelmesi beni endişelendirdiğinden:

- "Acaba ince hastalığa mı tutuldular.." diye vehimleniyordum..

***

Neden derseniz "İnce hastalık" aşıklara musallat olur..

Eskiden "katibim" tipli bir Osmanlı delikanlısını evinin önünden geçerken gören kızların bir taktiği varmış.. Cumbanın arkasından gördüğü delikanlıya alakasını belli etmek için bir şekilde sesini duyurup, dikkatini çekmeye çalışırmış.. Mesela;

- "Ay dadıcığım, elime marulun dikeni battı.." diye bağırırmış..

Erkek kısmı da sersemce olduğundan bu sesi duyması ile "eline marulun dikeni batacak kadar" narin bir kızı hayalinde büyütür, durduk yerde yarattığı hayale âşık olurmuş..

Eğer kızı nikâhına alamazsa yandı.. Dertlenip yemeden içmeden kesildiğinden ince hastalık başlarmış.. Bilse ki kız toparlak suratlı, ramazan pidesi gibi birşey bunlar olmayacak..

Eh, bizim sosyetemiz de aşksız yapamadığından halleri uyar..

İlle de avurt çökecek..

Benim sosyetik tipleri, onların resmi yayın organı durumundaki aylık dergilerde "Avurtları çökmüş, sakakları fırlamış.." görünce telaşlanmam bundandır..

Meğer estetikçilerin marifetiymiş bu manzara..

Ben estetik denilince; burun kestirme, gerdan kaldırma, yağ çektirme, tüy ayıklama, göğüs şişirme faaliyetlerini anlardım..

Eh! Kadınlarımızın "Tüy güzelliği evden hamama, huy güzelliği Rumdan Şam'a.." lafına itibar etmediklerini bildiğimden bunu çok yadırgamazdım..

Sonra işin içine dudaklara silikon ekletme meselesi çıktı.. Ona da alıştık.. Şimdi de yanak estetiği başlatmışlar..

Haklı olarak "Yanağa estetik yaptırmanın faydası ne?" diye soracaksınız.. Cevabı ben vermiyorum, bizim Bazaar Dergisi'nin yazarı Betül Lavanta hanım veriyor..

- "Üçgen yüzler, yuvarlak ve basık yüzlerden daha çekici kabul ediliyor.. Güzel bulduğunuz ünlülerin yüzlerini dikkatle incelediğinizde sırlarının iki çıkık yanak olduğunu fark ediyorsunuz.." diyor..

***

Gerçekten de birçok yanak estetiği yaptıran ünlü hanımın eski fotoğrafları ile yeni fotoğraflarını yan yana basmışlar..

Durum aynen Betül Lavanta hanımın yazdığı gibi.. Cümlesinin tipi değişmiş.. "Ay doğar bakmak ister, cıgaram çakmak ister.." tarifine giren ne kadar ay yüzlü sosyetik hanım varsa bir gecede, Fransız kadınına dönmüş..

Peki bizim ay yüzlü hatunlar ne yaptılar da Avrupalı kadınlar gibi üçgen suratlı oldular? İşte araştırmacı gazetecilik olayı burada başlıyor..

Kafayı tornaya sokup, altını törpületecek halleri yok ya!

Çareyi suratlarının üst tarafını şişirmekte bulmuşlar.. Estetik cerrahlarına koşup, yanak nahiyesinde duran ve bizim elmacık kemiği dediğimiz bölgeye silikon enjekte ettirmişler..

Nasıl yapıldığını da merak ettim..

İki türlü uygulanıyor.. Doktor ya ağzın içinden girip şakak kemiklerinin üzerine "metpor" denilen sert bir maddeyi yerleştiriyor veya aynı yere silikon enjekte ediyor..

İşin riski de var tabii..

Her iki durumda da suratın üst kısmı, dayak yemiş gibi şişiyor.. Alt tarafı dar kaldığından yüz yukarıdan aşağıya doğru inceliyor.. Alın size Avrupai surat..

Betül Lavanta hanım zahmet edip uzun uzun anlatmış ama özüm iyi anlamadı.. O yüzden anladığım kadarını yazacağım..

Öğrendiğim kadarıyla slikonla birlikte hastanın başka bir yerinden, muhtemelen poposundan alınan yağ da buraya enjekte ediliyor..

Ancak bu zamanla sakınca yaratıyormuş.. Kendi poposundan alınan yağı, kendi yüzü yadırgamadığından aynen kabullenip dağıtabiliyor; müşteri, suratının üçgen olmasını beklerken surat hamam tasına dönüyormuş..

- "Döt suratlı.." lafı belki de buradan galat..

Enjekte edilen slikonun zaman içinde parça parça dağılıp yüze yayılma ihtimali de varmış..

Bu durumda o güzelim surat, bir sürü çıkıntıya sahip oluyor.. Bazen de topak topak baş verdiğinden, ameliyattan sonra o surat yeni yavrulamış dişi köpeğin karnına benziyormuş..

Bizde Hande Ataizi, Deniz Akkaya, Elif Germiyanoğlu, Ajda Pekkan, Figen Erman bu estetiği uygulayan ünlüler.. (Zaten Ajda Hanım uygulamasa şaşardım..)

Tabii bunlar deneye deneye tecrübe sahibi olduklarından hata yapmıyorlar.. Yani slikon enjekte ettirmeyip, "metpor" denilen sert maddeyi doğrudan doğruya elmacık kemiklerine yapıştırtıyorlar..

Bu sayede yanakları şişiyor, uzaktan bakıldığında ağızlarında akide şekeri varmış da avurtlarında saklıyormuş, gibi görünüyorlar..

***

Tabii bunu iyi beceremeyen estetikçiler de var..

Bu "metpor" denilen meret bazen kalın tutulduğunda yanak haddinden fazla Avrupai oluyor.. Şakak üzerinde kalan yüz derisi gerildiğinden; üst dudak biraz havada kalıyor..

Ağzını kapatmak istediğinde üst dudak inmiyor..

Makarası sıkışmış pencere pancuru gibi yarım hallerde.. Estetik cerrahlar bu durumun moral bozmaması gerektiğini anlatıyorlar.. Efendim, ben ille de ağzımı kapatmak istiyorum, diyen bir müşteri çıktığında:

- "Alt dudağınızı işaret parmağınızla yukarıya doğru itin, ağzınızın kolayca kapandığını göreceksiniz.." diyorlar..

Eğer ağzını sürekli kapalı tutmak isteyen varsa parmağını alt dudakta sabitleştirmek durumunda kalacaklar ki bu da tercihe bağlı..

Ben yazacağımı yazdım..

Mutlaka Avrupai sıfat, diyorsanız buyrun siz de yaptırın.. Faydası ne derseniz var işte.. Yanakları şişirip "İnci mercan lâlimiz var, dosta layık halimiz var.." diye gerine gerine gezersiniz..

Parası olmayana da çare var.. Ameliyat şart değil.. İki lokma ekmeği yarım çiğnedikten sonra avurdunuza yerleştirin..

Toparlak suratlı komşu kadınlar bu durumda "Ayağında donu yok, fesleğen ister başında" deyip, dedikodunuzu yapamaz..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır